Gazeteci, yazar, şair ve senarist Edgar Walleci, Güney Afrika'da savaş muhabirliği yaparken alacaklılarından kaçarak ülkesine dönmüştü. Bu kadarını ne kendisi ne de bir başkası tahmin edebilirdi. 67 yıllık hayatına bin 300 civarında yazılı eser sığdırdı. Geçen yüzyılın ünlü yazı canavarının iki polisiyesi, hem de Suat Derviş çevirisiyle peş peşe yayımlandı.
Sahiden de gerçek bir yazı canavarıydı. Sağlığında ne kadar yapıtı olduğunun cevabını kendisinin bile verebildiğini sanmıyorum. 12'sini sadece 1929'da yazdığı 170'in üzerinde romana imza attı. 957 kısa öykü, 18 sahne oyunu, şiirler, senaryo oyunları ve kurgu dışı kitaplar kaleme aldı. Onun çalışmalarından 160 civarında film çıktı. Polisiyeleri, bu türün ustalarınca övgülere boğuldu. Bu çok verimli, çok okunan her daim merak unsuru polisiye ustasının iki romanı, geçtiğimiz günlerde, hem de Suat Derviş çevirisiyle peş peşe yayımlandı. Esrarengiz Ev ve Ölümsüz Çiçekler'in, yazarın ve bu türün tutkunları kadar Suat Derviş okurları için ayrı bir önemi var.
Ekmek parası peşinde...
Richard Horatio Edgar Wallace 1875 - 1932 yılları arasında ömür sürmüş İngiliz romancı, oyun yazarı ve gazeteciydi. O dönemlerde ve daha sonrasında yaşamış G. K. Chesterton, Truman Capote, Norman Mailer en popüler örneğini verirsek Ernest Hemingway gibi gazetecilik yapıp aynı zamanda sayısız edebi esere imza atmıştı.
12 yaşında okulu bıraktığı için kendi kendini yetiştiren yazarlar kervanındandı. Afrika'daki İkinci Boer Savaşı sırasında Reuters ve Daily Mail için savaş muhabirliği yaparken borçları yüzünden açmaza düştü ve Güney Afrika'yı terk edip Londra'ya döndü.
Balzac ve Charles Dickens gibi ekmek parası için can havline sarılan yazarlardandı.
King Kong için ABD'ye gitmişti
Kongo'daki savaş muhabirliği deneyimleri, özellikle tanık olduğu Belçika vahşeti, birçok kısa öyküsü için esin kaynağı oldu.
Şöhret onu 35'ini geçtikten sonra buldu ve 1921'den sonra uluslararası şöhrete kavuştu. 1932'de ABD'den gelen senaryo yazarlığı teklifini geri çevirmedi ve Hollywood'a taşındı. İlk senaryo çalışması ünlü King Kong filmiydi. Diyabet hastası olan Wallace, senaryosunun taslak çalışmaları sırasında aniden hayata veda etti.
Tamam hep sığ sularda yüzdü ama!..
Edgar Wallace, pratik bir benzetmeyle söyleyecek olursak, istemediğiniz halde önünüze konan kuruyemiş gibidir. Önce bir iki atıştırır sonra tüm kabı bitirirsiniz. Birçok eleştirmen onu klişe bulmuş, onu suya sabuna dokunmamakla, iyi şeylerden uzaklaştırmakla suçlamıştır. Hatta nekahet döneminde onun romanını okuyan Stalin'in yorumu şöyle olmuştur:
"Zerre algı, yetenek veya hayal gücü olmayan biri. Sıradan, aşağılık ve hatta kaba!"
Laf aramızda bunları özellikle günümüzde pıtrak gibi biten pek çok yazar için de söyleyebiliriz. Lakin Wallace gibi yazarların sihri de zaten budur. O ve onun gibiler, ayrıntıcılığı, anlatı becerisi ve polis yöntemleri ile suç psikolojisine ilişkin içsel bilgileriyle kendilerini bir biçimde okutmayı başarırlar.
Bu türü ve bu tarzı sevenler için ne gam!
Para çaldığı için işinden kovulmuştu
* King Kong çalışmaları, J.G. Reeder dedektif hikâyeleri ve The Green Archer dizisiyle ününe ün kattı.
* Çalışmaları 50 milyondan fazla sattı.
* The Economist, onu "20. yüzyılın en üretken gerilim yazarlarından biri" olarak tanımladı.
* Tuhaf ama gerçek; Ülkesinde değil ama Almanya'da daima çok okundu, hâlâ da okunmakta.
* Bakıcı annelerin elinde ve bakımevlerinde büyüdü.
* Çalkantılı bir ergenlik geçirdi. Gazete sattı, süt dağıtım elemanlığı yaptı, kauçuk fabrikasında, ayakkabıcı dükkanında çalıştı. Gemilerde aşçılık yaptı. Süt dağıtımı işinden para çaldığı için kovuldu.
* Zayıf fiziki yapısı yüzünden askerlik hayatını savaş muhabiri olarak noktaladı.
* Cape Town'da tanıştığı Rudyard Kipling'ten etkilenerek edebiyata ilgi duydu.
* İlk kitabı için destek bulamayan Wallace, kendi yayın şirketi Tallis Press'i kurdu ve ilk kitabı The Four Just Men'i (1905) kendisi bastı.
* Müzmin parasızlığı yüzünden 28 kitabının yayın hakkını cep harçlığı denebilecek paralara sattı.
* Bazı kitapları ırkçı bulundu.
* Dostoyevski gibi iflah olmaz bir kumarbazdı.
* 1928 yılında İngiltere'de okunan her dört kitaptan birinin Wallace'ın kaleminden çıktığı iddia edildi.
* En büyük oğlu Bryan Edgar Wallace (1904-1971) da babası gibi ünlü bir gizem ve suç romanları yazarıydı.
* Yazılarını döneminin diktafonuna okur, sekreterleri metne geçirirdi. Bu kadar çok kitap yazabilmiş olmanın sırrı da buydu zaten. Bir romanı bitirene kadar ki bu ortalama üç güne tekabül eder, kartonlarca sigara ve çay içilirdi.
Hayatımızın şu ufak tefek sıkıntıları
Kanada edebiyatının bol ödüllü yazarı Miriam Toews'un on yıl önce yayımladığı Bütün Ufak Tefek Sıkıntılarım, içtenlikli yaklaşımı, rahat, sade ve yüreğe dokunan öyküsüyle bu türü, yani insan ilişkilerinin ardındaki tatlı - acı gizemlerin örtülerini kaldıran yapıtları seven, elinde kahvesiyle köşesinde bir başına kalmaya hazır okurlar için ideal bir seçim.
İki nedenle; Birincisi romanın kahramanları iki kızkardeşin çapraz hayatlarındaki sahicilik ve yarattığı empati duygusu. İkincisi ise hayat yolculuğunun iki farklı yüzünü anlatırken yazarın kullandığı rahat anlatım. Öte yandan çevirmen Gül Korkmaz'ın yazarın o duru dil ve anlatımını yansıtmadaki başarısı.
Romanın konusuna gelince...
Kızkardeşlerden piyanist Elf, mutlu evliliğine, bir sanatçı olarak elde ettiği dünya çapındaki şöhretine, yakınlarının onu sevgi halesiyle çevrelemiş olmasına rağmen, içindeki yaşama isteğinin tüm kaynağını kurutmuş ve intiharın eşiğinde yaşamaktadır. Diğer kardeş yanlış duygusal ilişkilerin darbesini yemiş, yazarlık yolundaki başarısız denemelerle örselenmiş hayat yorgunu Yoli. İki kardeşten mutluluk ve başarıya aç olan kardeş Yoli'nin artık tek bir amacı vardır; Ne yapıp edip Elf'i hayatta tutmak, mümkünse onu mutluluğun sığ ama güvenli sularına çekebilmek. Bir yandan da mümkünse kendi hayatını kabul edilebilir sınırların içinde tutabilmek.
Bütün Ufak Tefek Sıkıntılarım / Miriam Toews / Kafka Kitap
Korkuları ve düşleriyle bir orta sınıf hikayesi
Orta sınıf, güven içinde, korunaklı bir hayat düşleri görürken yakalanır korkularına. O süreçte hem duygusal açıdan yozlaşır hem de zayıf düşer. Bir orta sınıf hicvi içeren bu hikaye ünlü yönetmen tarafından önce dizi olarak çekilmişti. Uluslararası alanda başarı elde eden dizinin kısaltılmış versiyonu da Bergman'ın en çok seyredilen filmi oldu. Ve bu hikayeyi tiyatro sahnesine de taşıdı yönetmen. Strindberg ve Ibsen geleneğinin bir devamı olarak okunup izlenebilecek Bir Evlilikten Sahneler, ayrıcalıklı bir burjuva ailesinin on yıla uzanan boşanma sürecini anlatıyor.
Bir Evlilikten Sahneler / Ingmar Bergman / Yapı Kredi Yayınları
Umuda ve yeniden başlamaya dair
Gece Yarısı Kütüphanesi yazarından yine çok okunmaya aday bir roman: Depresyonun eşiğindeki Emekli öğretmen Grace Winters, günlerini televizyon izleyip kitap okuyarak, erken bunama korkusuyla bulmaca çözerek geçirmektedir. Bu rutin kendisine bir İbiza Adasında miras kalan ev haberiyle değişir. Miras, ev, ada ve tüm bunların çağrıştırdığı şeyler derken Grace geçmişiyle yüzleşmeye başlar.
Gece Yarısı Kütüphanesi'nin başarısını tekrarlayabilir mi bilmiyorum ama Matt Haig hayranlarını hayal kırıklığına uğratmayacak umuda ve yeniden başlamaya dair bir roman Hayat İmkansız.
Hayat İmkansız / Matt Haig / Domingo Yayınevi
Sanat, estetik ve endüstriyel tasarım
İlk baskısı 1966’da yapılan bu kitap, endüstriyel tasarım, reklamcılık, grafik tasarım, gündelik nesnelerin estetiği, kullanım nesneleri ve sanat, görsel iletişim alanlarında yararlı bir başvuru kaynağı. Bruno Munari'nin bu kitaptaki yazıların bir kısmı yazarın Il Giorno gazetesinde yayımlanmış makalelerinden derlenmiştir.
Meslek Olarak Sanat / Bruno Munari / Ayrıntı Yayınları
Yoksul ülkelerin tarihi birbirine benzer
Siyasi görüşleri ile değilse bile edebi gücüyle çağdaş dünya edebiyatının en büyük isimlerinden Nobel ödüllü yazar Llosa'dan müthiş bir roman daha...
Eisenhower hükümeti, ABD’nin çıkarlarına uygun hareket etmeyen Guetamala Devlet Başkanı'ı Árbenz’e karşı itibar cellatlığı yapar. Ardından da bir askeri darbe düzenleyerek devletin başına Albay Carlos Castillo Armas’ın geçmesini sağlar. Tüm bu siyasi gelişmeler ülkeyi, hatta bütün Orta Amireka'yı kan gölüne çevirmeye yetip artacaktır.
Küçük ve yoksul Guatemala’nın tarihindeki en acılı dönemin öyküsünü okurken bizim siyasi tarihimizle ilgili benzerlikler kurabilirsiniz. Çünkü yoksul ülkelerin tarihi de bahtı da hep birbirine benzer. Enselerinde hep bir emperyalist ülkelerin nefesini hissederler.
Zor Zamanlar / Mario Vargas Llosa / Can Yayınları
Bir veda romanı
Bahtı kara Afrika'da yüzyıllar boyunca sayısız örneği yaşanmış kölelik ve o kölelikten kurtulma öyküsü...
Ajayi henüz on üç yaşındayken Malili köle tacirleri tarafından kaçırılır. Hayat onu Lagos’tan Sierra Leone’a, uçsuz bucaksız çöllerden Kraliçe Viktorya’nın toplantı salonlarına kadar savuracaktır.
Àjàyí'nin Yolculuğu, iki yıl önce hayata vedan eden Nijeryalı Biyi Bándélé’nin son kitabı, Türkçeye çevrilmiş ilk romanıdır.
Ajayi'nin Yolculuğu / Biyi Bandele / Ayrıntı Yayınları
Ustaların izinden...
Mariana Enriquez, on iki öyküden oluşan Yangında Yitirdiklerimiz ile ulaştığı edebi yetkinliğiyle Julio Cortázar, Shirley Jackson ve Roberto Bolaño gibi ustalara benzetiliyor. Gerilim, korku ve fantazyanın sınırlarında gezinen öyküleri okurken yazarın ustaların peşinden başlattığı uzun yürüyüşünün ayak izlerine rastlayabilirsiniz.
Yangında Yitirdiklerimiz / Mariana Enriquez / Domingo Kitap