Azgın fırtınada dev dalgalarıyla engin deniz mi, yoksa geçmişi ve ânıyla hesaplaşan ruhların yalnızlığı mı derin karanlıklara mahkûmdur?.. Peygamberin Şarkısı adlı Booker ödüllü kitabıyla tanıdığımız İrlandalı Paul Lynch'in Türkiye'de yeni yayımlanan romanı Denizin Ötesinde, epik anlatımıyla dev yazarlar ve klasikleşmiş yapıtlarıyla doğrudan bağlar kurmamızı sağlıyor!
Peygamberin Şarkısı ile 2023 Booker Ödülü'nü kazanan İrlandalı roman yazarı Paul Lynch, insanlığın halini ve öz olarak insanın ne olduğuna dair kozmik gözlemini yansıttığı kurgularıyla üne kavuşmuş, Avrupa ve ABD'de ciddi satış başarısı yakalamış bir isim.
48 yaşındaki yazarın geçtiğimiz günlerde yayımlanan Türkçedeki ikinci romanı Denizin Ötesinde, modern klasiklerin popüler yazarlarının kimi kitaplarına selam duran, bir biçimde Ernest Hemingway'in Yaşlı Adam ve Deniz'ini de (Bilgi Yayınları) hatırlatan minimalist bir roman. Bu romanı tanıtırken, henüz okumamış olanlar için Peygamberin Şarkısı'ndan da ana hatlarıyla söz etmek, yazarını tanımada yararlı olacaktır.
KAOS ORTAMINDA SAVAŞÇI BİR ANNE
İç savaşa sürüklenen Avrupa Birliği ülkesi İrlanda. Ülkeyi yönetenler, hamasi nutuklarla türlü ekonomik ve sosyal sıkıntılarla boğuşan halkın bir kısmını manipüle etmekte, bürokrasiden, askeriyeye tüm devlet kadrolarını yandaş kadrolarla doldurmaktadır. Yeni düzene direnenler ve muhalifler, 70'li yılların Latin Amerika faşizmi hatırlatan yöntemlerle tutuklanmaktadır. Tam bu kaotik ortamda Stack ailesiyle tanışırız. Sendikacı baba Larry ile bilim insanı eşi Eilish'in üç çocuğuna sürpriz bebek Ben eklenmiştir. Eilish'in bunama belirtileri gösteren babası Simon da bir başka hassas noktasıdır. Bir gün korkulan olur ve sendika yürüyüşü hazırlıkları sırasında Larry tutuklanır. Ardından büyük oğlu Mark direnişçilere katılınca Eilish üç çocuğuyla bir başına kalır. İşinden kovulan, maddi sıkıntılarla boğuşan annenin önünde iki seçenek vardır. Ya Kanada'daki kızkardeşinin önerisine uyup kaçak yollardan babası ve üç çocuğuyla birlikte Kanada'ya kaçacak ya da eşi ve oğlunu beklemeye devam edecektir.
'BEKLEYİŞLE GEÇEN HER AN BİR SONSUZLUK'
2024 Eylül'ünden bu yana, bir yıl içinde altıncı baskıya ulaşan ödüllü Peygamberin Şarkısı'ndan sonra yayımlanan yazarın dördüncü romanı Denizin Ötesinde belli ki ömrü sahil ve uçurum kurtarma servisinde (daha sonra bu servis sahil güvenlik olacaktır) çalışarak geçmiş denizci bir babadan esinlenerek yazılmış. Belki bu yüzden değişik bir kader tayin ettiği hikayesini soğuk kuzey denizlerinde değil de Hispaniklerin yaşadığı tropik iklimlerde kurmuş.
Bir hayatta kalma savaşı olan roman, aynı zamanda mahsur kaldıkları teknede, biri usta ama lakayt diğeri çaylak ve umursamaz iki denizcinin birbirlerine karşı açtığı kişilik savaşını, kendi içlerine yönelik nefis muhasebeleri eşliğinde anlatıyor. Denizcilerin ustası olan Bolivar'ın "Bekleyişle geçen her an bir sonsuzluk" ifadesiyle tarif ettiği insanlık durumu, farklı bir katman olarak dikkat çekiyor.
Romandaki Bolivar ve Hector'un diyalogları, İrlanda'nın gelmiş geçmiş en ünlü yazarlarından Samuel Beckett'in Godot'yu Beklerken oyunundaki Vladimir ile Estragon'u hatırlatıyor. Bilindiği gibi oyunda iki arkadaşın beyhude iletişim çabaları eylemsizliğe evrilince gerçeklik kesinliğinden uzaklaşıyor ve olanca müphemliğiyle kavramaya çalıştıkları bir durumu bekleyen bireylere dönüşüyorlardı. Bu anlamda acemi denizce Hector, sinik tavrı ve boşvermişliği ile kendi Godot'sunu bekleyen Beckett kahramanına benzetilebilir. Herkes teknelerini barınağa çekmeye çalışırken fırtına kopacağını bilerek sefere çıkan Bolivar'ın da Vladimir ya da Estragon'dan pek farkı yoktur. Bir yerlerde bir şeyin aniden hayatına dokunup her şeyi yoluna koyacağını umsa da Bolivar'ın ruh hali, romanın sonuna kadar hiç değişmiyor.
BENİM TARZIM 'KOZMİK KURGU'
Paul Lynch, ülkesinin çağdaş romancılığına katkısını küçük anların ve ancak kavradığımız, üzerinde daha çok düşünmemiz gereken belli belirsiz durumların tasvirini lirik ve yoğun bir güzellikle ifade edebildiği için verebilmiş bir yazar. Cormac McCarthy ve William Faulkner'a benzetilse de o bunu reddediyor ve kendisiyle yapılan bir söyleşide tarzını şöyle açıklıyor:
"Yazım biçimime 'kozmik kurgu' diyebiliriz. Kozmik kurguyu Hermann Melville, Dostoyevski, Joseph Conrad, William Faulkner gibi yazarlar üzerinden tarif edebilirim. Sanki gökyüzünde kozmik bir gözü varmış gibi kurgular yaratabilen, insanlığın halini ve insanın özünde ne olduğunu ufuk çizgisinden gözlemleyebilen yazarlar bunlar.
Peki insanlık hali nedir? Göklerden yeryüzünü izlerken aynı zamanda, odadaki eşyalara kadar inebilen, masadaki ahşabın dokusunu okura hissettirebilen, insan ruhunu olağanüstü ayrıntılarla tasvir edebilen bir kurgu bu... İnsanlık halinin, yabancılaşmamızın, bu uçsuz bucaksız evrendeki konumumuzu hissedebilmek; aynı zamanda hayatın sıcaklığını, istekleri, arzuları ve ihtiyaçları, bizi birbirine bağlayan aptalca özlemleri ve duyguları yakalayıp tek bir yerde toplamaktan söz ediyorum. Bu tür bir kurgu her zaman ulaşılabilir bir sonsuzluk hissine sahiptir... Kimse bunu derli toplu bir biçimde dile getirmedi ama ben yapmaya çalışıyorum."
İki romanı üzerinden Paul Lynch'i bir nebze olsun tanıttıktan sonra çevirmen Mert Doğruer'in hakkını da teslim edelim. Peygamberin Şarkısı ve Denizin Ötesinde'deki şiirsel üslubu dilimize başarıyla aktardığı için yazarın bir diğer romanı Grace de (≈Lütuf) bu çevirmene emanet edilmiş. Lynch'in tüm romanlarının Türkçe yayın haklarını alan Deli Dolu, Grace'i bu yayın dönemine yetiştirmeyi umuyor.
Denizin Ötesinde, Peygamberin Şarkısı / Paul Lynch / Deli Dolu
Üzerine kritap kokusu sinmiş otuz yıllık dostluk
İnternet öncesi zamanlarda Londra'da yaşayan bir sahaf ile, New Yorklu kitap kurdu kadının sıra dışı dostluğunu anlatan tiyatro oyunu, yüreğe dokunan sıcacık hikayesiyle zamanının ötesine geçen eserlerdendir.
Birçok dile çevrilen 84, Charing Cross Road, kitapseverlerin ruhuna hitap eden güzel diyalog ve sekanslarıyla kült kitaplar arasında yer almıştır.
Bazı öyküler, bazı oyuncular sinemaya çok yakışıyor. 84, Charing Cross Road da bunlardan biridir. David Hugh Jones, 1987'de çektiği filmiyle kitabın şöhretine büyük katkı yapmıştır. Bu filmin başrolünde oynayan Anthony Hopkins, Richard Attenborough'un 1993'te çektiği ve Kazuo Ishiguro'nun Günden Kalanlar / Remains of the Day romanından uyarladığı filmin başrolündeki unutulmaz uşak rolüyle benzer bir katkı yapmıştır roman ve yazarına.
84, Charing Cross Road'a gelince...
NewYorklu Helene Hanff adlı kitapsever, 2. Dünya Savaşı yıllarında İngiltere kökenli bir sahafın baskısı tükenmiş kitaplar konusundaki iddiasını dile getiren bir gazete ilanıyla karşılaşır. Bunun üzerine Helene Hanff, Londra’da bulunan Marks & Co. Kitapçısı’nın çalışanlarına yazdığı mektup ile iletişim kurar. Kıtalararası bu yazışma, siparişler, teşekkürler ve karşılıklı hediyeleşmelerle tam otuz yıl boyunca devam eder.
Eğer insanlar dostluk ve sevgilerini karşısındakine iletmek isterse mesafelerin, sıkıntıların ve imkansızlıkların buna engel olamayacağı mesajını veren romanın film versiyonunda Londralı sahafı Anthony Hopkins, NewYorklu kitapsever kadını ise döneminin önemli Hollywood yıldızlarından Anne Bancroft canlandırmıştı.
84, Charing Cross Road / Helene Hanff / Everest Yayınları
Boğaziçi kabarırken!
Sus Barbatus! üçlemesi, egzantrik kitap isimleri ve kendine has üslubuyla bilinen Faruk Duman, yeni romanı Balıklarla İlgili Rivayet'te okurunu yeni bir masal dünyasına davet ediyor. Tıpkı İncir Tarihi'nde olduğu gibi.
"İstanbul’un üzerinden büyük bir dev, bir dev sürüsü, sanki hunharca yıkıp yakarak geçmişti. Vah yazık vah, diye hayıflandı, ne de olsa İstanbul İstanbul’dur, böyle bir mamur mülke bunca eziyet ve de bunca insafsızlık edilir mi? Evleri yıkılsın. Evi dini dikilsin. Karaköyü’nün balçık suyundan yine sahile yosunlu küflü çamur akıyordu. Balçık sıçrıyordu. Denizin sırtında kabarcıklar çıkmıştı. Boğaz’ın ortasında, daha önce görmediği bir yükselti vardı. Sivri bir ada gibi yükseliyordu."
Romandan yapılmış bu alıntıdan anlaşılacağı üzeri, Duman'ın bu romanında yarattığı iklimde Binbir Gece Masalları'nın büyülü esintilerini, peygamber kıssalarının sürrealist havasını hatırlattığı gibi, halk masallarımızın fantastik dünyasından bildik arketipleri de barındırıyor.
Balıklarla İlgili Rivayet / Faruk Duman / Yapı Kredi Yayınları
Nasıl unutur, neden hatırlarız?
Özellikle yaş ilerledikçe unutmak sinsi bir düşman gibi hafıza kalesine yaklaştıkça bu konulara ilgimiz de artıyor. Sürekli öğreniyor, görüyor, işitiyor, okuyor, dinliyor ve bir yandan da hafızamıza gerekli gereksiz tıkıştırdığımız sayısız şeyi unutmaktan şikayetçiyiz.
Öte yandan belleğimiz yalnızca bu saydığımız eylemlerimizden kalan tortuları saklayan arşiv değil; kim olduğumuzu, bizi şekillendiren yapan seçimlerimizi, duygularımızı ve dünyayla ilişkimizi ifade eden önemli güçlü bir zihinsel araçtır.
Popüler bir sinirbilimci ve psikolog olan, Kaliforniya Üniversitesi Davis'te Sinirbilim Merkezi ve Psikoloji Bölümü öğretim üyelerinden Hint asıllı ABD'li Charan Ranganath, bu çalışmasında anıları nasıl oluşturduğumuzu, neden bazılarını canlı tutarken diğerlerini unuttuğumuzu inceliyor, dikkat, duygu ve bağlam gibi faktörlerin hatırlama üzerindeki etkilerini açıklıyor.
Yazar, travmalarla başa çıkmaktan önyargılarımızı aşmaya kadar belleğin dönüştürücü gücünü gözler önüne seren bu çalışmasını, güncel araştırmalar sonuçları, popüler kültürden örnekler ve kişisel hikâyelerle daha da ilginç bir hale getirmiş.
Hatırlamanın Bilimi ve Unutmanın Gerekliliği / Charan Ranganath / Timaş Yayınları
Bir mutsuz aile panoraması
Bir Aşk romanıyla tanıdığımız İspanyol yazar Sara Mesa, bu kitabında bir aileye hikayesine odaklanıyor.
Bağnaz, otoriter ve köhne düşünce yapısıyla bir baba, kendince çözümü 'evin erkeğine' boyun eğmiş bir anne ve dört çocuk.
Her mutsuz ailede rastlandığı üzere yalanlar, sırlar ve utançlar, bu ailenin bireyleri arasındaki ilişkileri belirleyen şeyler. Birbirinden kopuk, sevgisiz ilişkileri yürüten aile fertlerinden kimisi susuyor, kimisi kaçma planları yapıyor. Ama aileden her daim yükselen ses, mutsuzluk üreten sabit fikirli babaya ait. Ancak en gürültülü çöküşler de bu suskun ortamlarda yaşanıyor.
Aile / Sara Mesa / Sel Yayıncılık