Sosyal medyada herkesin ana sayfa akışı kendi ilgi alanlarına göre şekilleniyor. Benim akış kedi köpekten geçilmiyor. Yapay zeka sağ olsun neyi beğeneceğimi çok iyi biliyor. Hiç de şikayet etmiyorum. Geçen gün yine çok sevimli bir videoya denk geldim. Biri büyük diğeri küçük cins iki sokak köpeği, plajda dalgalarla yarışıp; arada da kıyıya vurmadan önce dalgaların üzerine atlayıp eğleniyorlar. Nasıl masumlar, nasıl güzeller, anlatamam. Paylaşan kişi “Küçücük şeylerle mutlu olan sokak hayvanlarını üzmeyiniz” notunu paylaşmış. Beni çok etkiledi bu mesaj.

Bizzat şahit olduğum yüzlerce küçük mutluluk anı geldi aklıma. Mesela mama verdiğim kedinin, yemekle ilgilenmeyip, onun yerine kucağıma atlayıp kafasıyla elime tos atışını anımsadım. Bostanlı sahilinde kayalıklarda oturup kuyruğunu keyifle sallayarak gün batımını seyreden kediyi düşündüm. Esnafın verdiği balonla oynayan sokak köpeğinin mutluluğunu ve hevesini; bir evden çöpe atılan kedi tırmanma setinde gönlünce eğlenen sokak kedisini hatırladım.

***

Hakikaten de küçücük şeylerle mutlu olabilen, bu hayatta minicik bir alan kaplayan canlıları çok üzüyoruz biz. Hayvan seven insanlardan bolca sevgi gören sokak canları da var elbet. Onlar kelimelere dökemese de bizler onların mutluluğunu zaten hissedebiliyoruz. Ama bir de üzdüklerimiz var. Canını yaktıklarımız, türlü şekillerde öldürdüklerimiz, yaşam hakkını çok gördüklerimiz… Sokakta kedilerin, köpeklerin sizi görünce yolunu değiştirmesi, yaklaştığınızda kaçması, sevmek istediğinizde irkilmesi çok şey anlatır. O hayvanların insanlarla ilgili mutsuz, kötü, korku dolu anıları olduğunu gösterir. Veya annelerinin, insanın korkulacak bir canlı olduğunu öğrettiği anlamına gelir ki, bu da annenin kötü deneyimlerinden öğrendiğidir.

***

Ünlü Alman yazar Goethe çok doğru söylemiş: “Bir semtin sokak hayvanları sizden kaçmıyorsa orada yaşayın; çünkü komşularınız güzel insanlardır.”

Bu sözün tam tersi de şöyle olabilir: Bir semtin sokak hayvanları sizden kaçıyorsa, orada yaşamayı düşünmeyin; çünkü komşularınız pek de iyi insanlar değildir.

İnsan tabii ki insanı sever. Bunda özel bir şey var mı ki? Menfaat ilişkilerini saymıyorum; her ‘normal’ insan ailesini, arkadaşlarını, kendisine yakın bulduğu, görüşlerini beğendiği, yeteneklerine hayran kaldığı türdaşlarını sever. Önemli olan kendi türünün dışındaki canlılara karşı da sevgi besleyebilmek. Menfaatsiz, karşılıksız, sırf bu dünyayı paylaştığımız, yaşam haklarına saygı duyduğumuz için sevmek önemli. Küçücük mutlulukları onlara çok görmeyelim, hayvanları üzmeyelim.