Sezar’ın hakkı Sezar’a.
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, yerel yönetimlerin ana görevi olmadığı halde tarımda ne denli etkili olabileceğini gösterdi.
Ne yaptı Büyükşehir?
Ne sihir, ne keramet!
Sadece birkaç akıllı stratejik adım.
Tire Süt Kooperatif’inden alınan sütler çocuklara, Seferihisar Kalkınma Kooperati’nin mandalinaları okullara dağıtıldı.
Bayındır’ın çiçekleriyle yollar, Ödemiş Bademli’nin fidanlarıyla caddeler süslendi.
Dağıtılan koyun ve keçiler küçük üretici için soluk oldu.
Ve sonuç geldi...
Şaka değil, İzmir’de kırsaldan kente göç, tersine çevrildi.
10 yılda Türkiye genelinde tarımsal gelişme oranı yüzde 2.1 iken, İzmir’de yüzde 5.3 olarak gerçekleşti.

“DAĞITACAK KOYUN BULAMIYORUZ”


Büyükşehir Belediyesi’nde tarım politikalarını yürüten ise Başkan Kocaoğlu’na bağlı bir ekip.
Tarımsal Hizmetler Daire Başkanı Ertuğrul Tugay, Projeler Şube Müdürü Ahmet Tomar’ın yanı sıra özveriyle çalışan ekibin başında bir kadın var; Genel Sekreter Yardımcısı Aysel Özkan.
İşini severek yaptığı yüzünden belli ender insanlardan.
Özkan “Amacımız aile işletmelerinin yerinde yaşamasını sağlamak. Kırsalda üreticinin halini herkes görmeli. 3 ineği ile çoluğuna çocuğuna bakan binlerce aile var. Ailesini geçindiren besiciler büyük zorluk içinde” diyor.
Bugüne değin, 3 milyon 600 bin fidan ve 2 bin 124 üreticiye 8 bin 282 adet damızlık koyun keçi dağıttıklarını söyleyen Özkan dağıtımların bir bayram sevincine dönüştüğünü, o gün evine bile ayrı bir keyifle gittiğini anlatıyor.
Ama bu keyif son zamanlarda bir parça sıkıntıda.
Çünkü kimi zaman üreticiye dağıtacak fidan ya da koyun keçi bulmakta zorlanıyorlar.
İzmir Büyükşehir Belediyesi dağıttığı hayvanları İzmir İli Damızlık Koyun ve Keçi Yetiştiricileri Birliği'nden temin ediyor. Yöreye göre en verimli koyun cinsi olan Tahirova, Kıvırcık, Sakız cinsi koyunları dağıtmaya çalışırken, devlet üretme çiftliklerinde bu koyunlar bulunamaz hale geldi.
Ne işletmelerde ne piyasada koyun kaldı.
Dünyanın en pahalı etini yediğimiz halde, küçükbaş da hayvan varlığımızın ne kadar sınırlı olduğuna bakar mısınız?
Aysel Özkan, şimdilik mecburen bulabildikleri Sakız ve Kıvırcık cinsi koyunları dağıttıklarını ancak bir süre sonra Sakız cinsinde de benzer sorunla karşılaşacaklarını, Devlet Üretme Çiftlikleri'nin ve büyük işletmelerin damızlık hayvan yetiştirmedikçe, dışarıdan ithalatla bu sorunun çözülemeyeceğini söylüyor.
Kendisini konuya o kadar kaptırmış ki, Özkan birkaç kez “Tahirova* cinsi bulamıyoruz” diye yakınınca aramızda gülüşüyoruz.
Herkesin derdi başka, üreticinin Aysel Ablası’nın derdi de Tahirova!
Her çabaya saygımız var ama söz konusu topraksa, üreticinin alın terinin karşılığı ise, doğanın korunmasıysa emek harcayanları ayrıca kutlamak gerekli.
Ha eğer, yerel yönetimler, tarım politikalarının bu kadar içinde olmalı mı, diye soran varsa, vallahi buyursunlar et yerine, domates yerine o aç gözlülükle diktikleri betonlarını yiyebilirler!

TAHİROVA KOYUNU *


Tahirova koyunu, süt verimi yüksek bir koyun ırkı olarak yetiştirilmiştir. Trakya, Marmara ve Ege Bölgeleri’nde yetiştirilen Kıvırcık koyunu ile Alman süt koyunu Doğu Friz’in melezlenmesi ile elde edilmiştir. Bu çalışma, Tigem’e bağlı Tahirova Tarım İşletmesi Müdürlüğü tarafından gerçekleştirildiği için yetiştirilen melez koyuna Tahirova koyun ırkı ismi verilmiştir.

İlk hareket Dış Ticaret Üniversitesi


Ege İhracatçılar Birliği, yeni birlik başkanlarını seçti ve koordinatör başkanlık Sabri Ünlütürk’ten Jak Eskinazi’ye geçti.
Uyumlu, projelerle dolu süreci ardından bırakan Ünlütürk, koltuğunu gönül rahatlıyla teslim etti.
Burada uyum kelimesi bilhassa mühim.
Çünkü uzun aradan sonra ilk kez İzmir’in önde gelen oda ve birliklerinin yöneticileri arasında da uyumlu bir dönem oluşacağa benziyor.
Ender Yorgancılar, Mahmut Özgener, Işınsu Kestelli, Yusuf Öztürk, Zekeriya Mutlu ve şimdi de Jak Başkan kavgadan, çekişmeden uzak, diyaloğa açık isimler.
Umarız özlenen güç birliğini ortaya koyar, kente idare eden değil, vizyon oluşturacak çalışmalar kazandırırlar.
İhracatçıların çiçeği burnunda başkanı hemen ilk müjdeyi verdi mesela.
İzmir’e EİB Dış Ticaret Üniversitesi kuruluyor.
Son zamanlarda kurulan/kurulacak içi boş üniversitelerin aksine, doğru bir karar, başarılı bir format olacağı açık.
Dış ticareti bilen insanların öncülük edeceği bu üniversite doğrudan yaratacağı istihdamla bir boşluğu dolduracağa benziyor.
İzmir nihayet güzel gelişmeler yaşıyor.
Evet her değişim iyidir bazen ya isimler değişmeli ya da anlayışlar!