Ekonomik kriz, çarşı-pazar edebiyatı, siyasi istikrarsızlık, Yüce Meclis çatısı altında sarf edilen “ayarı düşük sözler” hepimizin kafasının tasını arttırmış vaziyette! Freni boşalmış TIR gibi bir yerlere savrulmaya başladık! Tabii ki, can havliyle herkes ağzına geleni söylüyor ve sonunda gerinerek “Oh be, rahatladım!” diyor!

Siyasilerin, basının telefonları zaten dinleniyor… Kim dinliyor? Niçin dinliyor? O da ayrı bir konu!

Olacağı buydu! Elazığ’da Beynimde çip var; Amerika beni dinliyor” diyen hasta silahını çekip doktora bunu çıkarmasını istiyor. Ortalık karışıyor! Maalesef kiminin elinde silah, toplumun dertlerine neşter vuran cerrahlarımızı da fazlası ile üzmeye başladı. Memlekette o kadar 'çakallar' türedi ki, haddi hesabı yok! Haliyle tam neşter atılacak vaziyetler de çoğaldı.

* * *

Pek çok kişi gibi ben de koronavirüsle mücadele ederken, yakın bir dostumdan telefon geldi. Konu telefon dolandırıcılığı” ile ilgiliydi. Ülkemizin, bölgemiz ve İzmir’imizin ünlü hekimi, genel cerrah-operatör Prof. Dr. Ali Doğan Bozdağ’dan geliyordu bu önemli toplumsal uyarı! Ünlü hekim, aslında toplumun kanayan yarasına da bir neşter atmıştı. Evet, tele çakallar” ile ilgili vakalar günde 60’ın üzerine çıkınca özel savıcılar görevlendirilmeye başlandı. İşte ünlü genel cerrah dostum Prof. Dr. Ali Doğan Bozdağ, kendisine has duyarlılıkla bu tele çakalların peşine düşüp, emniyet güçlerinin yakalamasına yardımcı olmuş. Hatta bir de konuyu özel çizimler yaptırarak Youtube’dan “Bir telefon dolandırıcılığı” şeklinde yayınlamaya başlamış. Sizler de girip bu ibret verici videoları inceleyebilirsiniz.

* * *

İşte dostumun bana bire bir anlattıkları şöyle: “Konu, emeklilerin tüm birikimlerinin kirli bir telefonla ellerinden alınması. Ne ilginç; bu yöntem yıllardır toplumun başına bela! Ana tema: kimliğiniz ele geçirildi, ben filanca karakolun komiseri, size yardımcı olacağız.’

Sonuçlar vahim! Emekli insanlar birikimlerini kaybediyor, hatta borçlandırılıyor. Maddi kaybın yanı sıra moralleri bozuluyor, kendilerine gelemiyor, depresyona giriyorlar, hayatları zehir oluyor.

Bir yakınımı birkaç ay önce arayan dolandırıcılar onunla dört saat konuşmuş. Dört saat boyunca devletine bağlılığı yanı sıra çocukları ve torunlarının da tehlikede olduğunu işleyerek sonunda kandırmışlar. Yakınım emniyet güçlerine yardım edeceğini düşünmüş. Ne kadar ironik, bir yandan emniyet güçlerine yardım ettiğini, diğer yandan da aynı güçlere karşı çocuklarını korumak zorunda olduğunu düşündürtmüşler! Bankaya giden yakınım tüm birikimini tanımadığı bir hesaba göndermek istemiş; neyse ki, onu uzun zamandır tanıyan banka çalışanı havaleyi yapmamış. Yakınım adeta hipnotize olmuş gibiydi, dolandırıcılık olduğuna uzun süre inanamadı.”

Sonrasında savcılığa suç duyurusunda bulunulmuş. Bu olaydan söz ettiği arkadaşlarının hemen hepsi kendilerinin veya yakınlarının da başına buna benzer olaylar geldiğini söylemişler.. Parasını ve değerli eşyasını kaptıranlar çoğunluktaymış!. Hepsi aynı şeyi söylemiş yakınıma: “Ucuz kurtulmuşsunuz!”

***

Prof. Dr. Ali Doğan Bozdağ’ın son sözleri: “Araştırdığımda gördüm ki, dolandırıcıların söze girişi, soru ve cevapları, taktikleri yıllardır hiç değişmemiş. Buradan yola çıkarak taktikleri sergileyen bir çizgi film hazırlattım. Filmin sonunda İzmir Emniyet Müdürlüğü’nün (onay verdiler) de adı geçiyor, böylece daha ciddiye alınır diye düşünüyorum. Amacım benzer durumlar yaşanmasın, insanlarımız kanmasın, yaşlılıklarını huzur içinde geçirsinler, çünkü bunu çoktan hak ettiler. Bu kirliliğe köşenizde değinirseniz, insanlarımızın emekli yaşamlarını huzur içinde geçirmelerine ve birikimlerini korumalarına yardım edebilirsiniz.”

Not: Çizgi filmi izlemek isterseniz Youtube’da bulabilirsiniz.