Yakın zamanda İzmirli Araştırmacı Yazar Bedri Cumhur Doğu, İzmir Futbol Tarihi'nin seyrini değiştirecek çok önemli, bilgi ve belgelere ulaşmıştı. Doğu, İzmir'in en eski kulübünün 1912'de kurulan Karşıyaka (Türk Mümarese-i Bedeniyye Terakki) olduğunu, onun ardından da 28 Ocak 1913'te İzmir İdman Yurdu adında bir kulübün kurulduğunu belgeledi. Talat Paşa'nın önderliğinde kurulan kulüp İstanbul'daki Anadolu Hisarı Kulübü'nün bir uzantısıydı. Osmanlı İmparatorluğu o dönemde Dünya Savaşı'na doğru sürükleniyordu. İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin spor sahasında gençleri yetiştirmek ve sıhhatli bir bedene sahip olmasını istemekteki asıl amaç ise ülkenin gençlerini kulüp adı altında savaşa hazırlamaktı. İzmir'deki İttihat ve Terakki'nin yayın organı konumundaki Anadolu Gazetesi'nin kurucusu Haydar Rüşdü bey de cemiyetin bir üyesiydi. Belgelere göre İzmir İdman Yurdu'nın kuruluşu 15 Kanunisani sene 328 (28 Ocak 1913 miladi) tarihinde gerçekleşti. Adı ise "Terbiye-i Bedeniyye ve Hıfzıssıhha Cemiyeti" olarak teşkil edilmişti. Kulübün kurucuları ise Müdafaa-i Milliye Cemiyeti Başkanı Cemil Bey, Mebus Sudi Bey, Polis Müdürü Cem Bey, Taip Servet, Ahmet ve Abdurrahman Robenson'du.

Üye kayıtlarına 1914 yılında Anadolu Gazetesi Matbaası'nda başlayan İzmir İdmanyurdu Kulübü'nün tek şartı Osmanlı vatandaşı olmaktı. Futbolcuları, yöneticileri ve kulüp üyeleri gerçekten de nizamnamesinde belirtildiği gibi ülkenin içine sürüklendiği savaşlarda mücadele içinde yer almış birçok şehitler vermiş, yaralı gazilerin ocağı olmuştur. Tüm futbolcularını askere savaşa gönderen İzmir'deki İdmanyurdu birçok şehit verdi. Kulüp üyeleri ise kulüp çatısı altında Kurtuluş mücadelesine destek verdi. Savaş sonunda ise kulüp sportif alanda faaliyetlerine devam etti.

SEHİTLER ARASINDA ABDURRAHMAN ROBENSON DA VARDI
 

İzciliğin getirilmesinde kardeşi Ahmet Robenson ile öncülük yapan Abdurrahman Robenson, Osmanlı askeri olarak katıldığı I. Dünya Savaşı'nda şehit düşmüştür. Erzurum'da tek bir kurşun atmadan, atamadan soğuğa yenik düşen askerler arasında olan Abdurrahman Robenson'ın vefatı Spor Alemi dergisinde şöyle duyuruluyordu "...Bayburt'un hastahanesinde her gün akın halinde giden mevta silsilesine 331 yılının 29. günü bu arkadaşımız da iltihak etti...

izmir idman yurdu (4)

ALTINORDU KULÜBÜ İLE BiRLEŞTİLER
Kurtuluş Savaşı sonrasında İzmir'de sportif faaliyetlerini sürdüren İzmir İdman Yurdu, Altay'dan Hamit Bey'in yönettiği 7 Ekim 1923 tarihindeki maçta Karşıyaka Gençler Birliği'ni 2-1 mağlup etmiştir. Ve son olarak, 11 Ocak 1924 tarihli haberde 1923'te kurulan Altınordu kulübü ile İdman Yurdu kulüplerinin birleştiği haberi ortaya çıktı.Haberde, İdman Yurdu'nun önce Tilkilik Türk Gençler Birliği kulübüne katıldığı haberini alan Sada-yı Hak gazetesi, bu defa bu birlikten ayrılarak yeni kurulan Altınordu kulübüyle birleştiğini aktarıyordu.

Metin Oktay’ı keşfeden adam Adnan Süvari

Adnan Süvari’yi herkes Göztepe ve Milli Tcakım’dan tanır. Efsane takımın kurucusudur, Milli Takım’da Rusya Desta’nı yazan adamdır, efsanelerin babasıdır. Peki size Adnan Süvari’nin Metin Oktay’ı da keşfeden adam olduğunu söylesem ne dersiniz? Bunu ben değil, Metin Oktay’ın kendi ifadeleriyle aktarıyorum: Metin Oktay Dünya Gençler Şampiyonasına gidemese de artık dikkat çeken bir oyuncuydu. İzmir’e döndükten sonra Yün Mensucat takımına transfer oldu. Bu takıma nasıl girdiğini ve buradaki günlerini yine anılarından okuyalım: “Genç milli takıma çağrıldıktan sonra birkaç kulüp bana gözünü dikmişti. Bunların arasında Yün Mensucat da vardı. O zaman Yün Mensucat’ta Adnan Süvari hem futbolcu hem de antrenördü. Teklifleri bana cazip geldi. Ayda 300 lira vereceklerdi. Kabul ettim. “Damlacık’ta oynuyordum. Yün Mensucat’a 300 lira maaşla transfer olunca dünyam değişmişti. İşçi kadrosunda gösteriyorlardı beni. Artık bir an önce büyümek istiyordum. Bir anda herkesin sevgilisi olmak, futbolda büyük mesafeler kat etmek istiyordum. O yüzden lise birinci sınıfın sonunda okulumu terk ettim. Çünkü futbolla okulun bir arada yürüyemeyeceğini anlamıştım. Adnan Süvari Affan ile beni çift santrfor oynatırdı. Kendisi de oyun kurucu olarak sahada görev yapardı. O sezon yeni formamla 14 gol attım ve o yılın sonunda Yün Mensucatlı Metin olarak tekrar genç milli takım aday kadrosuna davet edildim. Artık kişiliğimi bulmaya başlamıştım. Gün geçtikçe futbolum olgunlaşıyordu. O yüzden genç milli takım kampına giderken ‘harcanma’ korkusunu üstümden atmıştım.” (Kaynak: Fethi Aytuna-Dinyakos)

metin oktay adnan suvari-1

İzmir Ligi 1953-54 sezonunun ilk maçında başlama vuruşunu dönemin NATO İzmir karargahı komutanı General Wyman yapıyor. Generalin bize göre sağında Yün Mensucat takımının antrenör-oyuncusu Adnan Süvari, solunda takımdaki ilk resmi maçını oynayan Metin Oktay var.  

Bir baba hindi hey Allah

bir baba hindi 3-1

19 Mayıs 2019’da vefat eden İzmir’in unutulmaz amigosu Sarı Yaşar (Yaşar Tunçses) Fethi Aytuna ile yaptığı bir söyleşide en meşhur tezahürat olan “Bir Baba Hindi”nin nasıl doğduğunu şöyle anlatmıştı: “Sait (Altınordu) Abi’ye ellili senelerde yılbaşına yakın bir maçta, bir taraftar hindi hediye etmişti. Biz de o sırada ‘Şu hindiye bak, ne baba hindi,’ filan diye konuştuk. Bir baba hindi – Olaydı şimdi – Pilavla zerde – Kaşıkları bende şeklindeki o meşhur tezahürat öyle doğdu. Ben bunları söyledikçe seyirci de arada ‘Hey Allah!’ diye bağırırdı.Bu durum ise bizim takımı keyiflendirir olumsuz skor bile olsa sahadaki motivasyon artardı. Sonra bu tezahürat birçok kulüp tarafından da benimsenince yıllarca söylendi”Sarı Yaşar ve tezahürata konu olan Altınordu’nun efsanesi Sait Altınordu’yu özlemle, sevgiyle ve rahmetle anıyoruz.

Göztepe futbol değil, spor kulübü

atletizm (2)

Pek bilinmese de Göztepe kurulduğu ilk yıllarda sadece futbolda değil, deniz ve kara sporlarında da tarihi zaferlere imza atmış bir kulüptür. 1926 yılında Denizcilik Şubesi’ni kuran Göztepe Türk yelken ve yüzme tarihinde birçok efsane ismi bünyesinden çıkarmış, bisiklette ise ilk resmi müsabakaları düzenleyen kulüp olmuştur. Atletizmde ise olimpiyatlara sporcu gönderen Göztepe 1928 yılında atletizmde büyük başarılara imza atmıştır. 100 metrede Agah bey, gülle atmada Refik bey, 800 metre koşu yarışında ise Ahmet Bey Türkiye çapında dereceler elde etmiştir. Göztepe’nin efsane futbolcularından Alaaddin Güzelaydın (Arap Aladdin) ise bir çok Türkiye rekoru kırmış atletti. Alaaddin bey aynı zamanda yelkende de büyük başarılara imza atmış komple bir sporcuydu. 1930’lu yıllarda Muzaffer bey güllede, Mehmet bey 4x100’de, Refik bey 100 metre manialı (engelli) yarışta, Süreyya yüksek atlamada Türkiye şampiyonu olmuştu. 1940 yılında 200 metrede Göztepeli Ferit Bey’in 11.3’lük Türkiye rekoru üç yıl kırılamadı.1943 yılında yapılan Türkiye Şampiyonası’nda 110 metrede Erdal Barkay (15.9) Türkiye rekoru kırarken, 200 metrede Ferit bey birinci, yüksek atlamada Mahir Aras (1.75) dördüncü, sırıkla yüksek atlamada Vedat Dinler (3.25 ile beşinci oldu. 24 Nisan 1945 yapılan 30 kilometrelik maraton koşusuna Göztepe’den Sabahattin Bey katıldı ve bu yarışta birincilik kazandı. İkinci ve üçüncü Şark Sanayi’den Hüseyin Bey ve Yakup Bey oldu.2924 Aynı yıl Altın Çivili Atletizm müsabakaları yapıldı. Göztepe, bu organizasyonda ilk olarak 100 metre koşu müsabakasında Erdal Barkay ile ikincilik kazandı. 400 metre koşuda ise Ali Türküsal ile Göztepe ikincilik kazandı. Gülle atma müsabakasında Alaettin Güzelaydın ile Göztepe birinci olurken, disk atmada üçüncü oldu. 110 metre engelli, üç adım atlama müsabakasında 400 metre engellide Erdal Barkay ile yine birincilik elde edildi.Erdal Barkay 1948 Londra ve 1952 yılında Helsinki Olimpiyatları’nda temsil ederken bu branşta olimpiyatlara giden ilk Göztepeli atlet oldu. Erdal Barkay Londrada seride beşinci, Helsinki’de ise dördüncü olarak elendi.