Mustafa Kemal Atatürk’ün, Türk Milletine armağan ettiği  Cumhuriyetimizin 100. Yılını inşallah 29 Ekim’ de kutlayacağız…

Tabii ki, Cumhuriyet’in sağlam kadroları, sağlam karakterli gençleri ve evlatları dünyanın takdirle
andığı ve de takip ettiği bu “Cumhuriyet ve Demokrasi şölenini” bizler de 5 gün önce yani 14  
Mayıs Pazar günü bir test etme imkanını bulduk. Gerçi buna “gerek yoktu” diyebilirsiniz; biz, bizi biliyoruz ama Atatürk alerjisi! olanları, adını Anıtkabir’de bile anmamak için türlü şovlar yapanları, Türk Bayrağı, Türk adı ve gençlerin “Andını” kaldıranları, Anayasa’nın değişmez denilen maddelerini kaldırmak için işbirlikçilerinin koltukları altında Yüce Meclise sızma teşebbüslerini işte 14 Mayıs’ta bir kere daha görüp takip altına almak için bu test iyi oldu…
İşte bugün, yani 19 MAYIS ATATÜRK’Ü ANMA, GENÇLİK VE SPOR BAYRAMIMIZI
aynı heyecanla kutlarken kimlerin “aba altından sopa göstereceklerini de çok iyi biliyoruz!” diyenler var!
Evet, 14 Mayıs’ta yapacağımız “Cumhuriyet ve Demokrasi şölenimiz” YSK tarafından 28 Mayıs’a ertelendi…
Olsun be!
Bu rötarlı Demokrasi Şöleni (!) için o gün sandığa gidemeyen ya da şu veya bu sebeplerden (!) iptal edilen oylar, yeni oy kullanacak gençlerle “Gençlik aşısı” ile filizlenip karşımıza içi-dışı bir olan Demokrasi aşığı, gençlerin umudu, “sözüm söz” diyen bir lider ve onu destekleyen milyonlar
filizlenip dal-budak salmasını sağlayacak.
Yani; “Yeni Baharlar” gelecek…
* * *
Bu rötarlı demokrasi şöleni öncesi parlamentomuzun sayısal çoğunluğu ve de güçlü bir Cumhurbaşkanı olarak halkın güvenini sağlayan Kemal Kılıçdaroğlu, ülkeyi Başbakansız ve de Tek Adam Sistemi (!) ile yöneten Bay Recep Erdoğan’la adeta kıran kırana bir güreş (!) tutacak…
Bu kıran kırana güreş tutma tabiri, orijinim spor yazarı olduğu için bana Edirne’nin meşhur Er Meydanı Sarayiçi’ni çağrıştırdı!
Hani seçimlerde Edirne ve Kırklareli’den bayağı oy alan (% 55.44) Kemal Kılıçdaroğlu, bu defa er meydanına öyle bir peşrev yaparak çıkacak ki, sormayın! Cazgır “İki lider çıktı meydane, ikisi de birbirinden merdane” mi diyecek? Merak ediyorum!
Ama bunu cazgıra (hakeme) bırakıp ben er meydanı deyişi ile sözü devam ettireyim: “Pehlivan,
Pehlivan, alta düştüm diye üzülme, üste çıktım diye sevinme, haydi hak eden kazansın” …
* * *
Sevgili okurlarım, değerli dostlarım, bakın Demokrasi Şölenimiz için “14 günlük rötarla” gideceğimiz siyaset meydanında sizler de oy sandıklarına işte böyle Tarihi Kırkpınar güreşlerine gidercesine eksiksiz koşup, baş pehlivanınıza “altın kemerini” takın…
Çünkü 19 Mayıs, 29 Ekimleri gelecek kuşaklara işte bu kemer misali “altın oylarınız” ile cihana ilan edin…
* * *
Artık takke düştü ve kel göründü !
Görülen çıplak tepeleri kapatmak için cami avlularından toplanan takkeler mi dersiniz, sonradan devşirilenle kurulan partiler mi dersiniz? Bilemiyorum!
Yeni yeni kurulan partiler ve ittifaklar 21 yıldır sallantıda olan bir düzeni güya restore etmeye çalışaçaklar!
Değerli okurlarım bakın “yeni parti kurma” ve gitmekte olana payanda olma gayretleri 80’li yıllardan arşivime iliştirdiğim şu fıkrayı aklıma getirdi;
 
ŞUARA PARTİSİ 
Kuruyorum
Kuruyorum
Kuruyor
Kuru
Kur…
“Ne o sen de mi parti kuruyorsun?”
“Yok abi, ben şairim, sadece hayal kuruyorum”
*
Ha sahi! 
Dünya Türkiye’deki seçimleri takibe aldı ya; sonuçların “iyimserleri” ile “kötümserlerini” ekranlarına taşıyıp yorumlar yapıyorlar…
Onun için de sizlerle şu fıkrayı da paylaşarak yazıma noktayı koymak istiyorum:
İYİMSERLER KÖTÜMSERLER
Bir Alman, bir Fransız psikoloğu konuşuyorlardı:
Alman: “Fransa’da iyimserlerle kötümserler ne haldeler?”  diye sordu.
Fransız: “İyimserler çalışıyor, kötümserler grev ilan ediyor, ya Almanya’da durum nasıl?”
Alman: “Ne yapacaklar, iyimserler İngilizce öğreniyor, kötümserler Rusça…”