COVID-19 enfeksiyonunun tedavisinde başarılıyız. Ölüm oranlarımızın düşüklüğünde, bilgili ve donanımlı sağlık ekibimizin, hidroksiklorokin ve favipiravirin erken dönemde kullanımının etkisi var. Bu tedaviye ek olarak uygulanmaya başlanan plazma tedavisinin geliştirilmesi ve standart hale getirilmesi ile sonuçların daha da iyi olacağını düşünüyorum. Karmaşık olan tedavi konusunda bu denli iyiyken, korunmanın temelini oluşturan, İngiltere'ye hediye ettiğimiz basit maskenin Türkiye'de elde edilemez oluşu ne büyük çelişki!

Prof. Dr. Ercüment Ovalı Kimdir?

20 yıldır biyoteknoloji, doku nakli ve son yıllarda genetiği değiştirilmiş virüsler ile uğraşan, aslında hematolog olan Prof. Dr. Ercüment Ovalı, Acıbadem Üniversitesi’ndeki bir laboratuvarın direktörü olarak çalışıyor. Türk Toraks Derneği’nin Ovalı ile yaptığı röportajı izleyince, özellikle plazmanın standardizasyon işlemini bu başarılı bilim insanının çok iyi yapacağını düşünmüştüm.

2017’de kan ve kök hücreden ürettiği ‘Yapay Deri’ çalışması ile ABD Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Derneği’nin ‘En İyi Deneysel Araştırma Ödülü’nü kazanan Prof. Ovalı’nın 16 Nisan’da twitter’dan attığı ‘dornaz alfa adlı kistik fibrozda kullanılan ilacın COVID-19’da etkili göründüğüne’ ilişkin mesajının bazı açılardan hatalı olduğunu düşünüyorum. Laboratuvar koşullarında başarılı olan bir ilacı halka bir müjde olarak duyurmak, aşırı beklentilere ve hayal kırıklığına yol açabilir; bu ivermektinde de yaşandı. Umarım ilacın klinik çalışmalarına başlanır, başarılı olur ve hep birlikte seviniriz.

Prof. Ovalı Plazma Tedavisini Anlatıyor

Plazma tedavisi, tıpkı aşı gibi çok eski bir yöntem. 100 yılı aşkın süredir İspanyol grip salgınında, MERS, SARS, Deng, Ebola, H1N1 gibi enfeksiyonlarda başarıyla kullanılmış. Özellikle SARS’ta erken dönemde kullanıldığında daha etkili olmuş.

Prof. Ovalı COVID-19’da kullanılan hiçbir ilacın tam etkili olmadığını, birçok yan etkilerinin bulunduğunu; çok daha güvenli olan plazma tedavisinde nötralizan antikorların vücuttaki virüslere yapışarak, onları bloke ettiğini, böylece hastaya enfeksiyona karşı bağışıklık geliştirene kadar zaman kazandırdığını söylüyor.

Kimler Plazma Tedavisi için Kan Verebilir?

Sağlık Bakanlığının genelgesine göre, 18 yaşından büyük olmak gibi, tam kan bağışçısı olma koşullarını yerine getirme; hastanın onay vermesi, mutlaka PCR ile tanı konmuş olması, sonradan PCR ile negatif bulunmuş olması, immun globülin G’sinin pozitif olması, kadınsa önceden hamile kalmamış olması (anne-bebek arası oluşabilecek olası antikorlar nedeniyle) gibi koşullar var.

Prof. Ovalı uygun koşullara sahip olanlardan kan bağışı kabulüne başlayan Kızılay ile işbirliği kurarak, bir havuz oluşturulmasını; sorunları çözülmüş, yan etki ve hastalık bulaştırma riski kalmamış, yeni bir plazma ürünü geliştirilmesini planlıyor.

Plazma ile Tedavi ve Korunma Nasıl Sağlanacak?

Şu an uygulanan plazma, ancak ağır hastalarda, başka bir tedavi seçeneği yoksa uygulanabiliyor. Oysa geliştirilecek yeni plazma, farklı suşlara yönelik belli miktarda nötralizan antikor içerecek ve korunma amacıyla da kullanılabilecek. Benzer plazmanın SARS’ta tek dozla sağlık çalışanlarını 20 gün koruduğu gösterilmiş. Plazmanın hem hafif (erken dönem), hem ağır (geç dönem) hastalarda denenmesi ve ardından sonuçların açıklanması planlanıyor. Prof. Ovalı, Kızılay’ın desteğiyle Türkiye’nin ihtiyacı olan ayda 5000 plazma ünitesi ürünü hazırlayabileceklerini düşünüyor.

Erken Dönem Antienflamatuar Tedavi

‘COVID zatürresi’ denen tablonun aslında COVID’in yol açtığı bağışık yanıta bağlı olduğunu, ölüme yol açan sitokin fırtınasına karşı etkili tosilizumab adlı ilacın Türkiye’de çok geç kullanıldığını, bağışık tepkime tanındığı anda kullanılması gerektiğini vurgulayan Prof. Ovalı, geçen hafta yazdığım İspanya deneyimini desteklemiş oluyor.

Sonuç

19. yüzyıl teknolojisi ile, Koch ve Pasteur gibi üretim yaptıkları için plazmalarının hızla üretilebileceğini ve güvenli olacağını ifade eden Prof. Ovalı, ürünlerinin öncelikle sağlık personeli ile yüksek riskli gruba uygulanacağını, endüstriyel aşı gelişene kadar toplumun nefes almasını sağlayacaklarını, tek dezavantajın kitlesel üretim yapılamaması olduğunu dile getiriyor.

Sonuçta, Prof. Ovalı ve ekibinin desteğiyle elde edilecek yüksek düzeyde nötralizan antikor içeren standart bir plazmanın, riskli kişilerin korunmasında ve hastaların tedavisinde çok yararlı olacağı kanısındayım. Umarım Prof. Ovalı önceliği bu projeye verir ve Kızılay ile işbirliği sağlanır.

Bağışlarınız

Geçtiğimiz hafta içinde Celal Bayar Üniversitesi ve Ayvalık Devlet Hastanelerine çok miktarda koruyucu tulum ve maske bağışlayan Boyner Grubu’na; Ayvalık Devlet Hastanesi’ne 500 maske, 50 koruyucu tulum, 15 yıkanabilir koruyucu elbise, oksimetre ve temassız ateş ölçer bağışı yapan iki iş adamına; Celal Bayar Üniversitesi’ne bağışladığı 5 yatağı teslim eden EN Mutfak adına Onurhan Çay’a; Manisa ve İzmir hastaneleri için üç boyutlu yazıcılarla günde 1000 adete kadar siperlik üretimini sürdüren İnci Holding’e çok teşekkürler…