Bir zamanlar “Sa bile”ci idik! Eski başbakanlarımızdan Yıldırım Akbulut bir konserde Emel Sayın’dan “sa bile”yi (!) okumasını ister. Sayın, bilemez, “sen söyle ben devam edeyim” der. Başbakan ''peki'' der ve başlar: “Eller ayırsabile/Yollar ayırsabile/Yıllar ayırsabile/Biz ayrılamayız...” diye mırıldanarak yol gösterir!

Malum; başbakansız bir dönem yaşıyoruz ya! Şarkıları bırakıp gazel okumaya başladık! Tıpkı Abdülhak Hâmid’in tanınmış manzumesini dinleyicilerine sunan meşhur Hafız Burhan misali şimdi “Her yer karanlık”çı olduk! Boşuna söylememişler; “Zaman sana uymazsa sen zamana uy” diye…

Eh! Biz de öyle yaptık; şarkıyı bırakıp gazel okumaya başladık: “Her yer karanlık!”…

Malum enerji ağalarının önemli toplantısında elektrikler kesilirse, gazel okumayıp da ne yapacaktık yani! Faturalar yüksek geliyor; elektriği kullanmıyoruz, doğalgazı açmıyoruz, çarşı-pazar gezemiyoruz! Çünkü; ipin ucu kaçtı! Bileni de arayıp bulamıyoruz! Öyle ya, Yüce Meclisimizde milletin soru ve sorunlardan başı dönen (!) sayın mebuslarımız da tatile çıkmazlar mı! Sonunda dünyamıza uyup boşlukta (!) dönüyoruz; Dön Allah, dön! Mebus dedim de, 1900’lü yıllarda arşivime iliştirdiğim “Başarı” adlı bir fıkrayı aydınlıktan, gün ışığına çıkarmak istiyorum:

“Kadir amcaya sormuşlar, 'Yahu, senin şu Uzun Selim adlı oğlun ne oldu?'

'Bir süre çiftçilik yapmayı denedi, beceremedi. Sonra İstanbul’da avukatlık yapmak istedi, o da olmadı…'

'Vah Vah, iyi çocuktu. Selim beye üzüldük.'

'Üzülmeyin canım, şimdi mebus oldu!'

***

Üç aylar içindeyiz. Recep, Şaban, Ramazan… Ve çocukların sevinci ile seslenelim: “Hoppala bayram” …

Bazı mebusların “içi boş” sözleri gibi, piyasada içi boş baklava, köfte, gözleme tost ürünler satılıyor. Cüzdan boş olunca içi dolu ürünü kim alır! Diyelim ki; Recep, Şaban, Ramazan’ı atlayıp çocuklar gibi “Hoppala geldi Bayram” desek ne yazar! O gün geldiğinde de diyece

ceğimiz şu olur diye düşünüyorum: “Bayram geldi, hoş geldi, Baklava tepsisi boş geldi!”

***

Peki ne oldu bize!

Bu konuya cevap aramak ve dertleşmek için insan kaynakları, vergi danışmanlık firmaları, ombudsman, ağabey ve mentorluk firmalarındaki deneyimli dostlarımı gözden geçirdim. Dolayısı ile uzman dostum Mustafa Derici ile dertleştik ve “Ne oldu bize?” diye sordum.

İşte ondan özet olarak dinlediklerim: “Kuşaklar x,y,z gibi değişimler yaşamakta, dünya ve ülkemizde bu değişimlerden insan ilişkileri olarak gerekli payını almaktadır. Aynı dünyadayız, aynı gemideyiz felsefesi birey olarak bizleri, dünyadaki küresel ısınma, kirlilik, savaşlar , hastalıklar, siyasi ve ekonomik krizler derinden etkilemektedir. İşte bu aşamada ben insan kaynaklı, Endüstri İlişkilerimizden bahsetmek isterim. Ne bizler eskisi gibiyiz, ne de ekonomimiz, endüstri ilişkilerimiz, siyasetimiz, sporumuz, hukuk sistemimiz ve diğer bir çok değerimiz eskisi gibi değil… Artık ezberlerimiz de bozuldu. Ben enerjimi özellikle işçi-işveren barışı, genç nesillere, meslektaşlarımıza yol arkadaşlığı, mentorluk ve enerjilerini kendilerine, ailelerine, ülkemize ve insanlığa katkı sağlamalarında vermekteyim. Başarabilirsek ne mutlu bize…

Son günlerde haber sitelerinde sizlerin de dikkatinizi çektiğini düşündüğüm endüstri çalışanlarının istemlerini farklı protestolarla dile getirdiklerini görmüşsünüzdür. Bunun nedeni bence siyasi krizlerden etkilenen, objektif kurallara bağlı olmayan enflasyon oranları, asgari ücret belirlemeleri, vergi düzenlemeleri, hukukun uygulanmasındaki adaletsizlikler... Genel tabloya bakarsanız herkes mutsuz... Ekonominin bozulması bakın sporumuzu da bozdu. Döviz endeksli yabancı oyuncularımız ile ligimiz nasıl değer kaybetti! Sporda da, sanatta da, siyasette de, endüstri ilişkilerinde de bizim genç, akıllı insanlarımıza sizlerin bizlere öğrettiğiniz gibi ağabeylik, ustalık, mentorluk yapmalı, onlara kendi yeteneklerini beceri olarak göstermelerine yardımcı olmalıyız. İşte ben bir İzmir sevdalısı olarak, 35 yıllık profesyonel yaşantım sonrasında yine İzmir merkezli olarak, başta Altay ve ilimiz diğer spor takımlarına ve Ülkemiz Endüstri çalışanlarına adaletli, hukuk kurallarını odağına alan ombudsman, ağabey ve mentor idealiyle son nefesime kadar katkı sağlayacağım. Size ve gazetemiz 9 Eylül’e bizlere olan inanç ve destekleriniz için teşekkür ederiz.”