Mustafa Kemal'in Samsun'a ayak bastığının ertesi günü...
Samsun limanına bir İngiliz torpidosu demir atar. Motorla karaya çıkan İngiliz binbaşı, Tümen Kumandanlığında Refet Bey'in karşısına dikilir. Mustafa Kemal'in Anadolu'ya neden geçtiği artık İngilizler tarafından bilinmektedir. Geleceği görmüşler, büyük bir endişe ve korku içindedirler.
İngiliz binbaşı, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının İstanbul'a dönmelerinin doğru olacağını, torpidonun kendilerini götürmeye hazır olduğunu söyler. Refet Bey tebessüm eder, cevabı alay doludur;
"Gösterdiğiniz alakaya çok teşekkür ederim, ama ben deniz yolculuğunu hiç sevmem ve rahatsız olurum. Zira biliyorum ki, evvela İstanbul' a, oradan da Malta'ya göndereceksiniz!"
İngiliz binbaşı, Türk albayın verdiği bu karşılığa çok şaşırır;
"Galiba siz benimle alay ediyorsunuz!"
Refet Bey ayak ayak üstüne atar. Yüzü ciddileşir;
"Ne sandın, tabii alay ediyorum! Bana bak binbaşı, derhal burayı terk edecek ve gemine binerek, geldiğin yere gideceksin! Yoksa seni hemen tevkif eder ve asarım! "
İngiliz binbaşı ağzını payını almış, süklüm-püklüm Samsun'u terk eder...
İngilizler geleceği görmüşler, Atatürk'ün başlatacağı bağımsızlık mücadelesini engellemeye çalışıyorlardı. Korkuları bundandı.
Bağımsızlık mücadelesinin başlamasından tam 98 yıl sonra, şimdi de kutlamalardan korkuyorlar. Önce İstanbul'da, sonra İzmir'de sudan sebeplerle kutlamaları yasaklamak istediler. İstanbul'da güvenlik gerekçesiyle, İzmir'de de trafik kazası sonucu yas gerekçesiyle gençlik kutlamalarına yasak koymak istediler. Sevsinler gerekçelerinizi. Çıkın mertçe söyleyin. (Atatürkçü gençlerin bir araya gelmesinden korkuyoruz) deyin. (İzmir Marşı'ndan rahatsızız) deyin. (Mustafa Kemal'in askerleri olmanızı istemiyoruz, korkumuz bundan) deyin. Hiç inandırıcı değilsiniz...

***

16 Nisan şaibeli referandumunun meyvelerini toplamaya başladılar. Mustafa Kemal'in bağımsızlık mücadelesini başlattığı günün yıldönümünde, basın özgürlüğünde, hukukta, adalette kapkara bir güne imza attılar.
Ataturkçülüğüyle, demokratliğıyla, laik görüşüyle ve muhalif tutumuyla Turkiye'nin en önemli, en yüksek tirajlı gazetesi Sözcü'ye operasyon düzenlediler. Hem de yıllardır Fetullah Terör örgütüyle mücadele eden, bunların ipliğini pazara çıkaran bu gazeteyi "Fetö' cülükle suçlayarak.
İçlerinde dostum, kardeşim Gökmen Ulu'nun da bulunduğu dört kişi için gözaltı kararı verdiler. Gökmen'in suçu, 15 Temmuz günü Erdoğan'ın Marmaris'te tatil yaptığını haber vermesi. Dünyanın her yerinde haber olacak bu olayı verdiği için muhabiri suçluyorlar. On yıla yakın Ege Üniversitesi İletişim Fakültesinde 'Habercilik' dersleri verdim. Cumhurbaskanı'nın gizli tatilini öğrenip, haber yapmayan gazeteci adayını dahi sınıfta bırakırım.
Şimdi böylesine uydurma suçlardan dolayı bir sindirme harekatı başlatıyorlar. Amaçları muhalif basını, aykırı görüşleri susturmak. Başaramayacaklar. Geçtiğimiz yıllarda ortaklarıyla birlikte sahneye koydukları Ergenekon tiyatrosunu bu kez sahneleyemeyecekler...