Bir dönem altyapı, istikrar ve sosyal projelerle Türkiye’ye örnek gösterilen Altınordu, bugün başka bir yerde duruyor. Yabancısız kadro, uzun soluklu teknik direktör istikrarı, çocuk tribünü ve sosyal projeler. 9 Eylül TV’de moderatörlüğünü Zafer Ertem’in yaptığı Spor Yazarı ve Medya yöneticisi Ali Ergöçmez’in katıldığı ‘Spor Servisi’ programının bu haftaki konuğu Altınordu eski CEO’su, profesyonel yönetici Barış Orhunbilge idi. Orhunbilge Altınordu’nun şirketleşmeden altyapıya, sponsorluktan şehir desteğine uzanan, Seyit Mehmet Özkan döneminde kurulan altyapı modelinin nasıl sarsıldığını ve “camia geri çekilince düzenin neden çöktüğünü” yükselişten düşüşe giden süreci yani ‘yarım kalan hikayenin’ perde arkasını tüm boyutlarıyla değerlendirdi.
BAŞKA TÜRLÜ KULÜP OLDUK
Eski CEO Barış Orhunbilge söze şöyle başladı: ‘’Altınordu, Türk futbolunda bir dönem yalnızca aldığı sonuçlarla değil, ortaya koyduğu modelle de dikkat çekti. Altyapıya dayalı yapı, yabancısız kadro anlayışı ve uzun vadeli planlama, kulübü kısa sürede farklı bir noktaya taşıdı. “Başka türlü kulüp” iddiası, sahada olduğu kadar saha dışında da karşılık buldu. Altınordu, bir futbol takımından çok bir proje olarak anılmaya başladı. Bu yaklaşım, özellikle genç oyuncu yetiştirme konusunda Türkiye’de örnek gösterildi. Kulübün yükselişi, şehirde ve ülke genelinde sempatiyle izlendi. Seyit Mehmet Özkan’ın 2012 yılında futbol şubesini şirketleştirmesiyle başlayan yeni dönemde Altınordu, günü kurtaran değil, geleceği planlayan bir yapı kurmayı hedefledi. Yönetim dili ve finansal disiplin, modelin önemli ayakları oldu.’’

MODEL ÖNCE SAHADA KARŞILIK BULDU
‘’Teknik direktör Hüseyin Eroğlu ile 10 yıllara yayılan çalışma, Altınordu modelinin en dikkat çekici unsurlarından biri oldu. Türkiye futbolunda nadir görülen bu istikrar, saha içindeki kimliği belirledi. Sürekli teknik adam değiştiren anlayışa karşı, sabır ve süreklilik tercih edildi. Bu tercih, altyapıdan çıkan oyuncuların A takıma entegrasyonunu kolaylaştırdı. Altınordu, genç futbolcular için bir vitrin haline geldi. Bazı oyuncular, buradan yurt içine ve yurt dışına transfer oldu. Model, sahada karşılık buldu. Kulübün yükselişi yalnızca futbol sonuçlarıyla sınırlı kalmadı. Sosyal projeler, çocuk tribünü uygulaması ve uluslararası turnuvalar, çocuklar ve aileler tribünlerde daha görünür hale geldi. Bu yaklaşım, kulübün marka değerini artırdı.

GLOBAL MARKALAR KULÜP KAPISINDA
Orhunbilge Altınordu’nun yükseliş döneminde sponsorların kapıda sıraya girdiklerini de hatırlatarak sözlerini şöyle sürdürdü:’’Bubölümde, Altınordu’nun, “kurumsal” görünürlüğü yoğundu. Petrol Ofisi, Corendon Airlines, Kiğılı, AXA Sigorta gibi markalarla temaslar; oyuncuların sosyal gelişimine yönelik destekler kulübü her geçen gün güçlendiriyordu. Yani global markalar yerel bir kulübün kapısında kulübe değer katmak için yarışıyorlardı. Repütasyon ve kurumsal tecrübe Altınordu’yu Süper Lig kapısına kadar taşımıştı. Özellikle 2020’de oynanan Altay finali döneminde Altınordu “sempatik” bir kulüp algısına ulaştı ve Türkiye’nin farklı yerlerinden destek görmeye başladı.İnsanlar sadece golleri değil Altınordu hikayesini de merak ediyordu. Kulüp bir dönem “temiz sayfa” gibi okundu; altyapı, yerli oyuncu, çocuklar, disiplin ve sürdürülebilir bütçe başarının saç ayaklarıydı.’’

FUTBOL SADECE FUTBOL DEĞİLDİR MOTTOSU
Orhunbilge, Altınordu’nun başarılı sürecinde SimonKuper’in “futbol sadece futbol değildir” yaklaşımını referans alındığını da hatırlatarak, ‘’Kulübün sosyal faaliyetleri de üst düzeydeydi. Bu dönemde bütçeden “sosyal işler” için pay ayrılmıştı. Toplumun farklı kesimlerine temas eden etkinlikler yapıldı, kadınlar ve çocuklarla güçlü bir bağ kurulmaya çalışıldı. Somut örneklerden biri olarak, Passolig ile yapılan görüşmeler sonucunda Türkiye’de ilk kez bir çocuk tribünü oluşturuldu. Maçların oynandığı dönemdeki stadyum olarak Bornova Aziz Kocaoğlu Stadı anıldı. Bu detay, kulübün “geleceğin taraftarı” fikrini yalnız sözle değil uygulamayla da benimsediğini göstermişti.

BAŞARI GELDİKÇE CAMİA GERİ ÇEKİLDİ
Zaman içinde başarı geldikçe camianın geri çekilmesi, düzenin kırılganlaşmasına yol açtığını söyleyen Orhunbilge sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Destek azalırken, yük giderek dar bir kadronun omuzlarına bindi. Bu durum, yönetimsel boşlukları ve fikir ayrılıklarını beraberinde getirdi. Sahadaki sonuçlardan bağımsız olarak, yapının sürdürülebilirliği tartışılmaya başlandı. Kulüp içindeki organizasyon zayıfladı. İstikrar, yerini belirsizliğe bıraktı. Altınordu için asıl kırılma noktası da bu süreçte yaşandı. Bugün Altınordu’nun hikâyesi, yarım kalan bir model olarak anılıyor. Borcu olmayan ve tesisleri bulunan kulüp için yeniden güçlü bir sahiplenme çağrısı yapılıyor. Yeniden ayağa kalkmanın yolu, ortak iradeden geçiyor. Gözler, eski günler adına Altınordu’nun atacağı yeni adımlara çevrilmiş durumda.’’

SÜPER LİGE ÇIKMAK İSTEMİYORLAR EFSANESİ
Barış Orhunbilge Altınordu’nun geçmişine dair en çok konuşulan iddialardan biri olan, “Süper Lig’e çıkmak istemediler” söylemine de şu yanıtı verdi: ‘’Kulüp içimde zaman zaman “çıkmak istemiyoruz” mesajları dolaşıyordu. Ama kulüp içinde oyunculara maçlar öncesinde hedef ve prim motivasyonu konuyordu. Bana göre bu mesajları bizler o zaman “ters motivasyon” gibi okuyorduk fakat nihayetinde üst ligin şartlarının zorluğu da yönetimde gerçek bir tartışma konusuydu. Altınordu Altay maçını hatırlayın kaçan pozisyonlar dişe diş futbol çıkan efsanenin gerçek olmadığını kanıtlıyordu. O süreç bence Süper Lig kapısı, sadece sportif bir eşik değil; kulübün modelini riske atacak bir kırılma ihtimali olarak da görülmüştü.’’

ŞİRKETLEŞME YETMİYOR
‘’Profesyonel yönetici Orhunbilge Seyit Mehmet Özkan’ın stratejik düşündüğünü, ancak geri çekilme isteğinin kamuoyuna yansımasının işi zora soktuğunu belirtti ve sözlerini şöyle tamamladı: ‘’Altınordu’nun yaşadığı süreç Türk futbolu için ders niteliği taşımalıdır. Şirketleşmenin tek başına çözüm olmadığı gerçektir. Kurulan düzenin, tek bir omuzda uzun süre taşınamayacağı ortaya çıktı. Başarının sürekliliği için camia desteğinin şarttı. İşte bunun için şimdi Altınordu’nun hikâyesi bugün, “yarım kalan bir model” ve yeniden sahiplenme olarak anılmaya başlandı. İşte dünden bugüne süreç böyle gelişti. Bugün Altınordu o günleri mumla arıyor. Aranan sadece puan tablosu değil, bir modelin yitirilişi de bu renklere gönül verenlerin canını yakıyor.’’





