Bir sapık yüzünden siyasi rant devşirmeye çalışanlar olduğunu söylüyor sadrazamımız. Ensar Vakfı'nın insanlığa ve ülkeye hizmet ettiğine şahit olduğunu anlatıyor. Bir tanıkları daha var. Tayyip Erdoğan; “İmam Hatip nesli yetiştirilmesi için vakfın gayretlerinin en yakın şahidiyim” diyor.

Milli Eğitim Bakanı aşağı kalır mı? O da Vakfın çok verimli işbirliği yaptıkları sivil toplum kuruluşlarından biri olduğunu, bir kişinin işlediği bir suçtan ötürü topyekun bir camiayı töhmet altında bırakmamak gerektiğini öğütlüyor.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı ise içler acısı... “Bir defadan bir şey olmaz” demeye getiriyor. Ensar Vakfı'nın hizmetlerini de takdir ettiklerini belirtiyor.

Ne diyelim? Eğer liderlerinizden korktuğunuz kadar Allah'tan korksaydınız, vakfı koruduğunuz kadar çocuklarımızı korusaydınız, bu masum sabilerin başına bu felaketler gelir miydi?

Tam 45 çocuğa Ensar Vakfı'nın ve Karaman Anadolu İmam Hatip Lisesi Mezunları Derneği (KAİMDER)'in evlerinde uzun süredir tecavüz eden sapık öğretmen yakayı ele veriyor, şunların açıklamalarına bakın.

Ensar Vakfı, bunların Gülen Cemaati ile aralarının bozulması sonucu eğitimde cemaatin alternatifi olarak projelendirilmiş, laiklik düşmanı bir oluşum. Özellikle İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nce bağışlara boğulmuş. Eğitim gibi kutsal kurumun, hastalıklı mekanlara terk edilmesinin en canlı örneklerinden. Eğitimin ilimden, teknolojiden, pedagojiden uzak ortaçağ zihniyetine teslim edilmesi ibretle sahneleniyor.

Hal böyle olunca din kisvesi altında her türlü pislik de bu coğrafyada yaşanıyor. Yurdun bir köşesinde Halk Eğitim Merkezi'nde Kuran kursunda 7 yaşında bir çocuğa cinsel istismarda bulunan sapık öğretmen, mahkemesi devam ederken, Kuran kursunda öğretmenliğini sürdürüyor.

Artvin Yusufeli'nde Anadolu İmam Hatip Lisesi'nde 2002 yılında tecavüze uğrayan bir öğrenci, yıllar sonra üniversiteyi bitirip, meslek sahibi olduktan sonra döndüğü ilçede, aynı öğretmenin hala görevine devam ettiğini görüyor. Yaptığı araştırmada, öğrencilerin 14 yıldır aynı sapık tarafından tecavüze uğradığını ortaya çıkarıyor. Bu sapığın tutuklanması bu pisliği örter mi? Hangisini sayalım. Kayseri'de bir kreşte minicik çocukların her tarafını örterek Kabe maketi etrafında döndürülerek hacı (!) edilmesini mi? Yoksa milli maçta küçücük kız çocuklarının başlarının, kollarının örtülerek sahaya sürülmelerini mi?

Aslında bütün çabaları dindar kadro, İslamcı parti görüntüsü altında, her türlü yolsuzluk, ahlaksızlık, yalan, haksızlık eylemlerini gizlemeye çalışmak. Sahte ahlak, sahte özgürlük görüntülerini din maskesi ile taçlandırıyorlar.