Günaydın değerli okurlarım ve de dost bildiklerim… Bilirsiniz, sizlere hiç yalan söylemedim; söyleyecek bir halim de yok! Ama günün ne getirip, neleri götüreceğini kestiremediğim için, daha gözlerimi yıkamadan kitaplığımın raflarına saldırdım; ne olur, ne olmaz diye! Yıllarca önce basılmış Walter B. Gibson’un “SİHİRBAZLARIN EL KİTABI”nı bulup, can kurtaranım (!) olarak cebime yerleştirdim! Sadece “sihirbazlık“ yetmez diyerek, dostum Nihat Demirkol’un 18 Nisan 2000 tarihinde imzalayarak bana verdiği “NASIL DİNOZOR OLUNUR?” adalı kitabını da ekstra savunma tedbiri (!) olarak yanıma almayı ihmal etmedim! Öyle ya, siyasetçilerin bugünlerde sıkça kullandığı “CIK” edebiyatına karşı belki benim de “sihirbazlığa ihtiyacım olur” diye düşünüyorum! Benim düşüncelerimi bırakın! TV ekranları ile gazetelerin günlerdir atıkları manşetlerde hep bu “CIK-CIK”lar yok mu?

İşte bir tanesi: 18 Mart Çanakkale Köprüsü Bismillah deyip, '200 Liracık'a geçilecekmiş. Bu 'CIK'ları çoğaltmak mümkün! Sözcü Gazetesi’nin attığı manşete göre “Tedavüldeki en büyük paramız CIK oldu! Gazete TL’nin alım gücünün azaldığını en üst perdeden itiraf olarak söylendiğini belgeliyor.

Yıl: 2000… 200 Lira, 125 dolar ediyordu… Yıl: 2022… 200 Lira, 13.5 dolar ediyor…

O günden bu yana elektrik, doğalgaz, zeytin-ay çiçek yağı, şeker, makarna, pirince kadar bir “CIK” ekonomisi almış başına gidiyor. Cık… Cık… Cık… Evet Aşık Veysel’in “Uzun ince bir yoldayım/Gidiyorum gündüz gece /Bilmiyorum ne haldeyim/ Gidiyorum gündüz gece” dediği gibi

Bizler de bir “Cık- Cık“ edebiyatına kapılmış, gidiyoruz bahtımızın rüzgarına…

***

Bakın ben, bahtımın rüzgarına kapılıp gitme yerine, değerli dostum Nihat Demirkol’un, yine değerli dostlarımdan Muzaffer Tağıl’ın işletmeye açtığı Atlas Otel’de verdiği piyona resitaline eşimle gittim. Salı geceleri verilen bu resitallerin sonuncusunda aile dostum gazeteci- yazar Öcal Uluç ve eşi Özay Hanım'ın yanı sıra İGC Başkanı Dilek Gappi, eski başkanlardan Misket Dikmen, Milletvekili Atilla Sertel ile şair- yazar Ünal Ersözlü de vardı. İzmir’in eski fotoğraf stüdyo sahibi Zeki Pordoğan da geceyi ölümsüzleştiren fotoğraflarına imzasını attı…  Piyona virtüözü sevgili Nihat Demirkol’ da Nihavent makamı eserleri ile gönlümüzün pasını aldı. Geceden ayrılırken Sevgili Nihat Demirkol’un kulağına eğilip, bu “Cık ların (!) devler ülkesinde cüce olmaya gerek yok! Nasıl Dinozor Olunur? kitabınız cebimde” demeyi de ihmal etmedim… Ve de bu “Cık” edebiyatına karşı, sihirbaz olup, “cik, cik” öten kuşun kafesinden nasıl çıkacağını merak ediyorum!

Ama yine de tedavüldeki en büyük paramızın “200 liracık” olmaması için Walter B. Gibson’ un “Sihirbazlık el kitabı” nın 75’nci sayfa bölüm 4’ deki paralarla yapılan gösterilerindeki “popüler para numaraları”na bir göz attım! Dolayısı ile paramızın daha fazla değer kaybetmemesi için dua ettim…

***

TURKEY değil TÜRKİYE…

Dostlar Vitrini niteliğindeki bu köşem bilirsiniz tüm okur ve dostlarıma açık. Yeri geldikçe sizlerle bunu paylaşıyorum. Spor konusunda TÜFAD İzmir Şube Başkanı Dr. Şaban Acarbay ile TÜRFAD Şube Başkanı ve Olimpiyat Komite üyesi sevgili dostum Bahri Vreskala gerekli açıklamaları yapıyor. Siyaset, sanat, ekonomi, adli ve güvenlik konularında da elimde birikmiş notlar var. Örneğin Bahri Vreskala’ nın üzüldüğü her fırsatta kendisini isyan noktasına getiren şu sözleri ile yazıma nokta koymak istiyorum: “Beni çok üzen bir konuya da değineceğim. Yine Devlette ve Özeldeki görevim boyunca gittiğim tüm yurt dışı karşılaşmalarda, toplantılarda çok önem verdiğim bir husus da Cennet Ülkemizin ismidir. Bilindiği üzere, tüm dünya ülkelerinin vatandaşları bizden söz ederken veya yazarken, TÜRKİYE değil TURKEY diye bahsediyorlar ve yazıyorlar! Halbuki bu çok yanlış; zira TURKEY İngilizce’ de “hindi” demektir ve aydın (!) geçinen Amerika’da bile hala TURKEY in bir Ülke olduğunu bilenler hiç yok denecek kadar azdır! Sporun gücünü bilen biri olarak her ortamda ve her fırsatta, bunun yanlış olduğunu, doğrusunun TÜRKİYE olduğunu devamlı olarak vurguladım, ama pek başarıl olamadım! Nihayet 04 Aralık 2022 tarihinde yayınlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile bundan böyletüm dünya ülkeleri ile yapılacak ihracatlarda, yazışmalarda “Made In Turkey” değil, “Made In Türkiye” diye yazılacağı resmen yürürlüğe girdi. Bu konuda emek ve hizmeti olanlara çok teşekkür ediyorum. Saygılarımla.”