Böl, parçala, yönet emperyalist ve dikta rejimlerinin vazgeçilmez bir aparatıdır.

Ancak bu yaklaşım yarattıkları kendi dünyalarından doğan, marjinal odakların silahlı arayışlarının oluşturduğu bir anarşi ortamının meydana gelmesine yol açıyor.

Paylaşımın adil olmadığı, özgürlüklerin rafa kalktığı, çevrenin katledildiği, kadının ve gençlerin adının okunmadığı yerlerde bu anarşi ortamını görmek olası. Ortadoğu, Kafkasya, Güney Doğu Asya, Kızıldeniz, Güney Amerika bundan nasibinialan bölgeler.

Bunların getirdiği odaklardan biri de ABD. Göçmen sorununu sınıra ve Rio Grande nehrine tel örgü çekerek çözmek isteyen Teksas valisi ile Federal Hükümet arasındaki anlaşmazlık farklı boyutlara evriliyor. Biden’in tel örgüleri kaldırtmak için görevlendirdiği federal güçler, yerel güçlerle karşı karşıya gelirken, yüksek mahkemenin aynı yönde aldığı kararı uygulamayan Teksas valisi, kendine destek veren 25 eyaletle birlikte Federal Hükümete “kafa” tutuyor. ”Gerekirse konfederasyon yönetimden çıkarız” diyor Teksas valisi. Son başkanlık seçimlerinden sonra Kongre’yi basan Trump ve taraftarlarının da desteklediği valinin yaklaşımı Kasım ayında yapılacak olan başkanlık seçimlerine giderken sandıkta yaşanacak bir “Kuzey-Güney” savaşının seçim sonrası sokağa taşıp taşmayacağı endişesini de beraberinde getiriyor.

Kartellerin egemen olduğu dünya yönetimindeki bu “anarşik” gelişmeler ideolojik görüşlerin yeniden değerlendirilmesini, Marks haklı mıydı sorusunu gündeme taşıyor. İnsan hak ve özgürlüklerinin olmadığı bir anarşi ortamının yarattığı bu “KAOS”u ortadan kaldırmak önümüzdeki yılların en büyük uğraşısı olacaktır.