Ülkelerin geleceklerini ve rejimlerini belirleyenler yönetmeye talip olan siyasetçilerdir. Bunların öngörüleri, uyguladıkları politikalar ülkelerin ve halklarının varlığını birebir etkiler. Bunun için bu kişilerin “ÇAPLARI” önem taşır.

Yönetebilme bir sanattır. Olağanüstü bir birikim, kadro, ideoloji, öngörü, bunları
gerçekleştirecek politikaları üretmeyi gerektirir. Bunları yapamazsan ülkeni ve yaşayanlarını
sorunlarla karşı karşıya bırakırsın. Becerisizliklerini ambargo, dış mihraklar, terör gibi olayları öne sürerek örtmeye çalışırsın.
Ülkeyi deneme tahtası zanneden beraberlik, insan, doğa, hayvan sevgisinden yoksun “ÇAPSIZ SİYASETÇİLER”, ülkenin yeraltı ve üstü kaynaklarını rasyonel kullanmayan, çağdaş teknolojiyi üretime sokamayan, ideolojik bir altyapısı olmadığı için ufku dar bir anlayışla salt kişi ve belli gruplara yönelik politikalara öncelik vererek içte ve dışta geleceğe yönelik hiçbir olumlu işlev yapamazlar. Adalet, eğitim, sağlık, can güvenliği, her alanda üretim gibi insan yaşantısını doğrudan ilgilendiren konulardaki sorunlar bu siyaset anlayışı ile çözümlenemez.

***

“İhanet” anlayışına dayalı olarak oluşan bugünkü siyasi kadroların demokrasi anlayışı, “SEN-BEN” kavgasının ötesinde bir anlam taşımamaktadır. Küresel erdem ve ilkelerden uzak bu yaklaşım ülkelerin gelecekleri için alarm vermektedir.

Antik Yunan felsefesinin demokrasi anlayışının ortaya koyduğu politika (Çokyüz) kavramını, zümreler için değil, halkların yararına uygulayacak siyasetçilere gereksinim vardır. Geleceği öngörebilen, küresel gelişmeleri yakından izleyen, kalibresi yüksek yeni bir siyasi jenerasyon bu alanda bir “umut” ışığı olabilir. Aksi, ‘TÜRKİYE-DÜNYA’ nereye gidiyor soru ve sorgusunu gündemden düşürmeyecektir
Bunun için fütürist olmaya gerek yok…
Not: ‘TÜRKİYE NEREDE YANLIŞ YAPTI’” başlıklı 3’üncü kitabım Yakın yayınlarında. İlgilenenlere duyurulur.