Bugünkü olayları iyi değerlendirmek için yakın tarihi bilmek gerekir. Evrim bir süreçtir. Bu süreci olağan akışına bırakmayan, yönlendirmeye çalışan kişiler her
zaman çıkmıştır, çıkacaktır. Bu süreci etkileyen faktörler ekonomik, sosyal, ekolojik,,spor ve benzeri alanlarda görüldüğü gibi siyasal alanda da kendini gösterir. Bugün yaşadığımız gelişmeler bunun somut göstergesidir.
1998 yılında Ankara Gölbaşı Patalya Lakeside Resort Hotel’de yapılan bir toplantıda MSP kongresindeki başkanlık seçimlerinde Erbakan karşısında başarılı
olamayan Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan yönetiminde bir parti kurulması kararı alınır. Mehmet Haberal’ın sahibi olduğu aynı oteldeki bir başka toplantıda da var olan hükümetin yerine muhafazakar bir hükümetin getirilmesi liberal görünümlü ANAP ve DSP’nin saf dışı bırakılarak son seçimlerde parlamento dışında kalan CHP nin de bulunacağı iki partili bir sisteme dönülmesi öngörüldü,
Bu proje gereği MHP’in hükümetten çekilme şantajı ile erken seçime gidildi. Bülent Ecevit ve Mesut Yılmaz siyaset dışında bırakıldı. Seçimlerde yasaklı olduğu için milletvekili seçilemeyen Erdoğan, Deniz Baykal’ın anayasa değişikliğine verdiği destele yenilenen Siirt seçimlerinde milletvekili seçilerek Başbakan oldu.
Ülkeyi yönetecek yeterli kadrolara sahip olmayan AKP, 2009 yılına kadar Ecevit hükümetinin ekonomiden sorumlu bakanı Kemal Derviş’in ekonomik programını
danışmanlıklara getirdiği liberal ve TIP’li kadrolarla uyguladı.
Kuruluş felsefesinde dini unsurların ağır bastığı bir yönetim şekli olan AKP, bunun gerçekleşmesi için Atatürk ve Cumhuriyet ilkelerine karşı bir mücadele
başlattı. ”Vesayeti kaldıracağız “ sloganı ve FETÖ desteği ile Ergenekon ve benzeri girişimlerle etkisiz hale getirirken, Milli Eğitimi tarikatların eline bıraktı. Stadyumlardan Atatürk ismi, resmî kuruluşlardan TC rumuzu kaldırıldı. Bu sürece Yaşar Büyükanıt, Meral Akşener, Ali Babacan, Tuğrul Türkeş gibi
figüranlar katkı verdi.
15 Temmuz girişiminden sonra “Aldatıldık” diyen AKP lideri “Tek adamlık” totaliter bir rejim için “Verin yetkiyi görün etkiyi” sözleri ile Cumhurbaşkanı seçildi. Aynı zamanda mecliste MHP desteği ile Cumhurbaşkanının partili olmasını sağladı. Atatürk’ün karma ekonomi düzenini bir yana koyarak ,belli kişi ve kuruluşlarla dayanarak ortaya koyduğu ekonomik sistem halkın daha da yoksullaşmasına yol açarken, “Atatürk’ün askerleriyiz” sözü suç sayıldı. Bağımsızlığını kaybeden yargının kurbanı oldular.
Cumhuriyet ilkelerini yozlaştıran, ortadan kaldırmaya yönelik bu girişimler son olarak Atatürk’ün var ettiği CHP’yi hedef almış gözüküyor. Türkiye’nin en ücra
köşelerinde bile örgütlenmiş olan bir partinin varlığı kamuoyu önünde tartışmaya açılıyor. Partili olup olmadıkları kuşkulu kişilerin iddialarını kendi minderine çeken AKP “son kale”nin düşmesi için uğraşıyor.
Bunda 2009 yılında Deniz Baykal ve üst kısım MHP yöneticilerine, yine PATALYA otelinde kurulan kumpasların etkisi büyüktür. Öngörülen projede, Önder Sav tarafından Baykal’ın yerine önerilen Kemal Kılıçdaroğlu ve yandaşları, liyakatsız, ufku dar bir
yaklaşımla, koparılan “fırtınanın” Türkiye’yi bir uçurumun kenarına getirdiğini görmüyorlar. Tüm bunları Orta Doğu da gelişen olaylardan ayrı tutmak bir aymazlık olur. Asıl Hedef kişiler değil tüm bu olumsuz gelişmeleri engelleyecek olan Atatürk, Cumhuriyet ve ilkelerdir.