Ülkelerin geleceklerini ve rejimlerini belirleyenler yönetmeye talip olan siyasetçilerdir.Bunların öngörüleri, uyguladıkları politikalar ülkelerin ve halklarının varlığını birebir etkiler.Bunun için bu kişilerin “ÇAPLARI” önem  taşır.
Yönetebilme bir sanattır.Olağanüstü bir birikim, kadro, ideoloji, öngörü bunları gerçekleştirecek politikaları üretmek ister.Bunları yapamazsan ülkeni ve yaşayanlarını sorunlarla karşı karşıya bırakırsın.Becerisizliklerini ambargo, dış mihraklar, terör gibi olayları öne sürerek örtmeye çalışırsın.

Ülkeyi deneme tahtası zanneden beraberlik, insan, doğa, hayvan sevgisinden yoksun “ÇAPSIZ SİYASETÇİLER” ,ülkenin yeraltı ve üstü kaynaklarını rasyonel kullanmayan, çağdaş teknolojiyi üretime sokamayan, ideolojik bir alt yapısı olmadığı için ufku dar bir anlayışla salt kişi ve belli gruplara yönelik politikalara öncelik vererek içte ve dışta geleceğe yönelik hiç bir olumlu işlev yapamazlar. Adalet, eğitim, sağlık, can güvenliği, her alanda üretim gibi insan yaşantısını doğrudan ilgilendiren konulardaki
sorunlar bu siyaset anlayışı ile çözümlenemez. Üzerinde güneş batmayan imparatorluk olarak nitelendirilen İngiltere’nin
dünya ülkelerine miras olarak bıraktığı Keşmir, Tayvan, Filistin, Kıbrıs gibi “ pimi çekilmiş el bombası” bıraktığı bölgelere ABD’nin “ Hegonomik” yaklaşımları Vietnam, Afganistan, Pakistan, İran, Irak, Suriye gibi ülkelerde eklenmiş durumdadır. “İhanet” anlayışına dayalı olarak oluşan bugünkü siyasi kadroların demokrasi anlayışı “SEN-BEN” kavgasının ötesinde bir anlam taşımamaktadır.Küresel erdem ve ilkelerden uzak bu yaklaşım ülkelerin gelecekleri için alarm vermektedir.
Antik Yunan felsefesinin demokrasi anlayışının ortaya koyduğu politika (ÇOkYÜZ) kavramının, zümreler için değil, halkların yararına uygulayacak siyasetçilere gereksinimi vardır.Geleceği öngörebilen, küresel gelişmeleri yakından izleyen, kalibresi
yüksek yeni bir siyasi jenerasyon bu alanda bir “umut” ışığı olabilir.Aksi,”TÜRKİYE-DÜNYA” nereye gidiyor soru ve sorgusunu gündemden  düşürmeyecektir
Bunun için fütürist olmaya gerek yok…