İnsanlık tarihinin başlangıç noktasından bugüne kadar geçen süreçte insanlar, güçlerini göstermek, kazanımlarını sağlamak ve artırmak için sürekli yöntem ve sistem arayışı içersinde olmuşlardır. Bu arayışlar kimi zaman derebeylik, hakanlık, krallık gibi kendini göstermiş, kimi zaman da diktatörlük, faşizm, bürokrasinin egemen olduğu otokrat yönetimler olarak ortaya çıkmıştır. Antik Yunan’da ilk kez ifade edilen halkın kendini yönetmesi anlamında

algılanan DEMOKRASİ ise gelinen son noktadır.

Halk iradesinin sandığa taşındığı, toplumun gereksinmelerinin onların istemleri doğrultusunda sağlanmasını sağlayacak bu yöntem çağdaş kitleler tarafından kabul görmüş uygulama alanına girmiştir. Bu süreçte bu kavramın uygulayanlar tarafından farklı farklı algılandığı ortaya çıkmış, halk iradesi adeta rafa kalkmıştır.

Göstermelik kurulların seçtiği “SEÇİCİLERİN” belirlediği kişilerin oylanması demokrasi olarak gösteriliyor. Halkın kendisini yönetecek kişilerin seçilmesi ve sıralanmasında bir katkısının olmadığı bu sistemi “Halkın yönetimi” olarak nitelendirmek olanaksızdır.

Bugünün koşulları içerisinde ekonomik ve siyaset açısından güçlü olan lobilerin oluşturduğu demokrasi veya diğer yönetim sistemlerinin, halkın çoğunluğunun değil belli bir azınlığın çıkar ve güçlerini korumak amacının dışında bir işlevi yoktur.

Bu gücü kaybetmemek için her şeyi “mübah” gören bir anlayışla hareket edenler, yasa tanımamaktan rüşvete, devlet gücünü kullanmaktan sahteciliğe, yapay zeka kullanımından cinayete kadar her aracı kullanabilmektedirler. İhanet, bu kişi ve lobiler için sıradan bir olaydır. Bugün erk kavgası verenlere bir bakınız. Liderlerine ve yetiştikleri kurumlara ihanet eden bir topluluk olduğunu görürsünüz. Kişisel çıkarlarını toplumun çıkarlarının önüne çıkaran bir yönetim anlayışının kavgasını veriyorlar.

Bu “DEMOKRASİ OYUNU”na son vermenin yolu, halkın iradesini tam olarak sandığa yansıtacak bir siyasi partiler yasası, sahte oy ve zarfların kullanılmadığı, vereceği kararların tartışılmayacağı bir Yüksek Seçim Kurulu (YSK), bunları sağlayacak seçim yasasının uygulanmaya konulması, adalet ve özgürlük kavramlarının gerçek anlamlarının toplum katmanlarında benimsenmesinden geçmektedir.

Yerel seçimlere giderken bu gerçekleri unutmayın.