Kantaron yağının yara ve yanık tedavisi başta olmak üzere insan sağlığına birçok olumlu etkisi olduğunu okumuştum, ancak yakın zamana dek kendimde veya bir hastamda kullanma şansım olmamıştı. Önce burnumun üstünde çıkan küçük bir yarada, ardından yıllardır yaşadığım kepek sorununda, en sonunda da ensemdeki kas ağrısı sonrası yağlı masajla çok başarılı sonuçlar alınca, konuyu hem bilimsel, hem de internetteki güvenilir kaynaklardan araştırmaya çalıştım.
Türkiye’de daha çok kantaron olarak bilinen Hypericum bitkisinin dünyada 482 türü var ve bunlardan 96’sı ülkemizde mevcut. En çok bilineni ve kullanılanı sarı kantaron (Hypericum perforatum) dünyada yıllardır yara iyileştirici, dezenfektan, idrar söktürücü, iltihap giderici ve yatıştırıcı etkileri için kullanılmakta. Türkiye’de kantaron bitkisi daha çok, zeytinyağında bekletilmesiyle elde edilen kantaron yağı şeklinde kullanılıyor. Çay şeklinde tüketenler de var.

Hangi hastalıklarda etkili?


Mikrop öldürücü, ağrı kesici ve damar büzücü özelliğinin yanında, hücre yenilenmesini de hızlandırması nedeniyle, kantaron yağı Türkiye’de başta yanık, yara tedavisi ve bebeklerdeki pişik olmak üzere; yatak yarası, egzema, kaşıntı, sedef, akne, uçuk, sivilce gibi birçok deri hastalığında kullanılmakta.
Saçlı deride kepek sorununda haftada 1-2 kez banyodan önce saç derisine masaj yaparak uygulayıp, yarım saat bekledikten sonra şampuanla yıkama öneriliyor. Baş ve kas ağrılarında ağrıyan bölgeye sürüp masaj yapmak yarar sağlıyor.
Ağız yolu ile kantaron yağı veya çay şeklinde alındığında, mide ülseri, gastrit ve hemoroid tedavisinde etkili olduğu ve kan şekerini düşürdüğü de biliniyor. Ancak ağız yolu ile kullanıldığında, doza dikkat etmek şart; bitkisel olanlar dahil, her ilacın belli bir dozun üzerinde zehir etkisi olduğu bilinmeli. Kantaron yağının günde bir tatlı kaşığından fazla içilmesi önerilmiyor. Kan şekerinde aşırı düşme ve alerjik reaksiyonlara yol açabilir.

Bilimsel araştırmalar ne diyor?


Bilimsel araştırmalar ve dünyadaki kullanım yaygınlığı göz önüne alındığında, kantaronun depresyonu tedavi edici özelliği ön plana geçiyor. Yerel halkların bu amaçla yüzyıllardır kullandığı ilacın bu yönü, son 25 yıldır yoğun olarak araştırılmakta. Kantaron içerikli ilaçların en az standart antidepresanlar kadar etkin ve çok daha az yan etkili oldukları belirlenince, Avrupa’da yaygın olarak kullanılmaya başlanmış. Amerika’da da ilaca ilgi giderek artmakta.
Diğer araştırmalar kantaronun yara iyileştirici, ağrı kesici ve iltihap giderici etkilerinin yanında, güçlü bir bakteri ve virüs öldürücü etkiye sahip olduğunu, farklı kanser türlerinde kanser gelişimini önlediğini ve şeker hastalığı tedavisine destek olabileceğini göstermiş. Kısa dönemli sözel bellek üzerine olumlu etki yaptığına ilişkin araştırma da ilginç.
Kantaron yağının halk arasındaki yaygın kullanımına karşın, Türkiye’de yapılmış bilimsel araştırma sayısı son derece kısıtlı. Geçtiğimiz günlerde Antalya’da düzenlediğimiz Uluslararası 37. Türk Mikrobiyoloji Kongresi’ne katılan 600 bilim insanına Ayvalık Özgün Zeytincilik’in sahibi Ahmet Sucu birer şişe kantaron yağı hediye etmişti. Umarım bu bilim insanlarından bazıları, yakın gelecekte kantaron yağının farklı tıp alanlarındaki etkinliklerine yönelik araştırmalar yaparlar. Türk bilim insanları yaptıkları araştırmalarla bilime ve ekonomiye katkıda bulunurlar.