Tarih, bazen bir ismi unutur; bazen ise o ismin arkasındaki kişiyi gizlemeyi tercih eder. İzmir’in lirik sokaklarında yankısını yitirmiş bir kadın adıdır Hadiye Hümeyra. Adını bilen azdır, suretini gören hiç yoktur. Oysa onun kaleminden çıkan satırlar, kaybolmuş bir sesin izinde 1920’lerin ruhunu, kadınların iç dünyasını ve aşkın metropol çalkantılarındaki kırılganlığını taşır. Hadiye Hümeyra, unutulmamak için direnen bir kadın sesidir.

Tefrika halinde yayımlanan romanları ve hikayeleri dönemini etkilemiştir. Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nin eski hocalarından araştırmacı Değerli Ömer Faruk Huyugüzel ise hakkında hiçbir iz bulunmayan Hadiye Hümeyra’nın, aynı zamanda bir şair olan İzmirli Dr. Taşlızade Edhem Bey olma ihtimaleni güçlü bulmuktadır… Bezmi Nusret Kaygusuz’un İzmir anılarını içeren “Bir Roman Gibi” adlı eserinde yazdıkları da, Hadiye Hümeyra’nın gerçekte yaşamadığını, romanların Edhem Bey tarafından yazıldığı ihtimalini öne çıkarmaktadır…

Bir Roman Gibi-1

KİMLİĞİ BELİRSİZ BİR YAZAR

Cumhuriyet’ten önce yazı yazmaya başlayan, Millî Mücadele’yi destekleyen bir tutum izleyen, İzmir’in ilk kadın hikâye ve roman yazarlarından Hadiye Hümeyra hakkında doğru dürüst bir bilgiye sahip değiliz. Elimizde bir fotoğrafı da yok.

Sadece bazı yazıları dışında, Hadiye Hümeyra’nın Cumhuriyet öncesi ve sonrasında İzmir’in önemli gazetelerinden Ahenk’te ve İstanbul’da çıkan Yeni Şark gazetesinde çok sayıda hikâyesiyle birlikte üç romanı yayımlandığını biliyoruz.

Doç. Dr. Değerli Özlem Nemutlu da “Ahenk ve Yeni Şark Gazetelerindeki Hikâye ve Romanlarıyla Hadiye Hümeyra” başlıklı makalesinde bu kadın yazarın bulutlar ardında ortaya çıkan gölgedeki eserlerini inceleyerek, O’nu yazdıklarında var etmeye çalışmıştır. O’nu ve eserlerini tanımamız için makalesi İzmir’in yitik hafızası için çok değerlidir.

Yıkık Gönüller

UNUTULMUŞLUKTAN GÜN YÜZÜNE

Hadiye Hümeyra, ‘unutulmuş yazarlar kervanı’nda yerini almıştı ki; 1922 yılında Yeni Şark gazetesinde tefrika halinde yayımlanan “Yıkık Gönüller” adlı romanı neredeyse 100 yıl sonra Turkuvaz Kitap’ın hazırladığı bir seride basılarak adı yeniden gündeme gelebildi.

Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nin eski hocalarından araştırmacı Prof. Dr. Ömer Faruk Huyugüzel ise hakkında hiçbir iz bulunmayan Hadiye Hümeyra’nın, aynı zamanda bir şair olan İzmirli Dr. Taşlızade Edhem Bey olma ihtimalini güçlü buluyor.

Hadiye Hümeyra, hem Osmanlı'nın son günlerine hem de Cumhuriyet'in ilk yıllarına tanıklık eden bir yazar olarak, İstanbul’da çıkan Yeni Şark gazetesinde ve İzmir’in etkili yayın organlarından Ahenk’te imzasını bırakmıştır. Onun adını duymamıza vesile olanlar ise “Yıkık Gönüller” ve “Beyaz Kelebek” adlı romanlarıdır. Osmanlı/Türk edebiyat geleneğinde romanın doğuşu ve gelişiminde tefrika türü etkin bir rol oynamıştır. Edebiyat meraklıları ve yetenekli yazarlar, kaleme aldıkları romanları önce gazetelerde bir dizi sıralamasıyla yayımlamışlar, ardından bu eserlerin bazıları kitap olarak basılmıştır. Hadiye Hümeyra’nın sözünü ettiğimiz eserleri de 1922-1923 yıllarında tefrika edilmiştir. Ancak buna rağmen yazarı tanıyan, hayatına dair bilgi veren en küçük bir iz yoktur. Bugün elimizde kalan tek şey, Hadiye Hümeyra’nın kelimeleridir. Ve kelimeleri, yazarının gizemini çözmeye yetmez ama onu hissetmeye yeter. Kelimelerin izinde Hadiye Hümeyra’yı ararız.

1922 Tarihli Yeni Şark Gazetesi

BEYAZ KELEBEK: LİRİK BİR ROMAN

Hadiye Hümeyra’nın ikinci tefrika romanı “Beyaz Kelebek”, 1922 yılı Aralık ayında başlar ve 1923 yılı Ocak ayında sona erer. 51 bölümden oluşan bu roman, Şam’dan İstanbul’a uzanan bir hikâyeyle, Doğu ile Batı, gelenek ile modernlik arasında salınan hayatları konu alır. Roman, özellikle Şamlı karakterler etrafında şekillenir. Bu yönüyle Türk romanında sık rastlanmayan bir coğrafî çeşitlilik sergiler. Mekân olarak adı geçen Hotel Viktorya, Şam’da gerçekten var olmuş bir oteldir. Bu ayrıntı, yazarın yaşanmışlıklarla iç içe yazdığını düşündürür. Ancak bu “gerçeklik”, kimliği daha da gizemli hâle getirir. Romanda kadın anlatıcı sıkça öne çıkar. Anlatım dili hissî, zaman zaman melankoliktir.

Mektup ve hatıra gibi tekniklere başvurulur. Bu yönleriyle “Beyaz Kelebek”, bireyin iç dünyasına yönelen modern roman estetiğini yansıtır.

Bir Zamanlar Saat Kulesi

KADIN MI, ERKEK Mİ?

İşte bu noktada asıl soru başlar: Hadiye Hümeyra bir kadın mıydı? Bu sorunun ardında yatan ihtimal, edebiyat tarihimizin en tartışmalı sahnelerinden birine dönüşür. İzmirli akademisyen Prof. Dr. Ömer Faruk Huyugüzel, Hadiye Hümeyra’nın aslında İzmir’in tanınmış doktoru ve şairi Dr. Taşlızade Edhem Bey olduğunu öne sürer. Gerekçesi de açıktır: Dönem yayınlarında erkeklerin kadın mahlasıyla yazdığına dair çok sayıda örnek vardır. Nitekim Celal Nuri’nin “Ahir Zaman” romanını “Afife Fikret” adıyla tefrika ettirdiği bilinmektedir. Dr. Edhem Bey’in yazı hayatına Ahenk ve Hizmet gazetelerinde başladığı, Hıfzı’s-Sıhha dergisini yönettiği ve zaman zaman edebî yazılar kaleme aldığı belgelenmiştir. Kadın mahlasıyla yazı yazma ihtimali de yüksektir. Yine de konuya bilimsel bir pencereden yaklaşan Prof. Dr. Ömer Faruk Huyugüzel eldeki verilerin yetersizliği nedeniyle, kesin bir hükümden kaçınır ve “Bu ismin gerçek bir kadına ait olma ihtimali de göz ardı edilmemelidir” der.

YIKIK GÖNÜLLER: GÜN IŞIĞINA

ÇIKAN DEĞERLİ BİR HATIRA

Sonuçta Hadiye Hümeyra, kim olursa olsun, metinlerinde kadına biçilen sınırlara sessizce başkaldırır. Yazdığı kadın karakterler kültürlü, sanata düşkün ve duygusal olarak derinlikli figürlerdir. Ahenk gazetesindeki hikâyelerinde yer alan bu kadınlar, bir kadının kaleminden çıktıklarını hissettirir. Bu da bizi başka bir soruya taşır: Eğer bu metinleri bir erkek yazdıysa, bu kadın dünyasına nasıl bu kadar nüfuz edebildi? Belki de mesele tam da budur:

Kadın yazarlığın tarihini, yalnızca biyografik izlerle değil, anlatı estetiğiyle de okumak gerekir. Hümeyra’nın yazı dili, kadına dair güçlü bir sezgi ve empati taşır. Ve bu, onun kadın kimliğini savunurcasına metinlere işlenmiştir.

Uzun yıllar unutulan Hadiye Hümeyra’nın adı, Turkuvaz Kitap tarafından hazırlanan bir seriyle yeniden hatırlatıldı. “Yıkık Gönüller” Latin harflerine çevrilerek günümüz okuruna sunuldu. Bu sürecin ardında edebiyat sevdalıları Ruken Alp ve Ruhat Alp bulunuyor. Onların kaleme aldığı açıklayıcı önsöz, yalnızca bir romanın değil, bir tarihin de gün yüzüne çıkmasına vesile oldu. Onlara teşekkür borçluyuz. Çünkü “unutulmuş” bir kadını ya da “gizlenmiş” bir yazarı edebiyat tarihine geri kazandırdılar.

Ve Pasaport

EDEBİ BAŞARI

Sonuçta bugün elimizde en azından bir avuç belge, birkaç tefrika ve yeniden basımı yapılmış bir roman var: “Yıkık Gönüller”. İlk kez 1922’de İstanbul’da çıkan Yeni Şark gazetesinde yayımlanan bir eser. Roman, Şişli’nin kibar gençlerinin tutkulu, kıskançlıkla örülü ilişkilerine odaklanıyor. Tıpkı dönemin pek çok kadın yazarı gibi, Hadiye Hümeyra da duyguların, iç dünyanın, bireysel çırpınışların peşinde. Günlükler, mektuplar, hatıralar anlatısının omurgasını oluşturuyor. Ancak romanın önsözünde yazılanlar can alıcı bir gerçeği gözler önüne seriyor: Yazar hakkında neredeyse hiçbir bilgi yok. Bir fotoğrafı bile bulunamayan Hümeyra’nın yaşamına dair hiçbir tanıklık yok.

Bu boşluk, edebiyat tarihinin en ilginç sorularından birini doğuruyor: Hadiye Hümeyra gerçekten var mıydı? İşte bu soru hep gündemde kalacak.

Yine de özellikle kadın yazarların sayısının bir elin parmakları kadar olduğu yıllarda, “Beyaz Kelebek” ve “Yıkık Gönüller” gibi romanları tefrika ettirmek, ciddi bir edebî başarıydı. Hadiye Hümeyra; Halide Edip, Fatma Aliye, Suat Derviş gibi öncüllerinin yanında adının daha fazla anılmasını hak ediyor. Üstelik bu iki roman, içerdiği duyarlık ve mekânsal çeşitlilikle Türk roman tarihine çok yönlü katkı sunar.

Hadiye Hümeyra, bu anlamda bir gölge değil; ışığını yitirmiş bir yıldızdır. Onun ışığını yeniden yakmak, biz edebiyat okurlarına ve araştırmacılara düşer.

Belki bir gün bir arşivden fotoğrafı çıkar, belki bir mektup, belki bir hatıra defteri… Belki de hiç çıkmaz. Ama yazdıklarıyla var olan biri, asla yok sayılamaz.

İzmir’in meçhul yazarı Hadiye Hümeyra’ya, bugünün kadın okurları adına bir selam gönderiyoruz: Seni okuyoruz. Seni arıyoruz. Ve seni unutmuyoruz.

DR. TAŞLIZADE EDHEM BEY KİMDİR?

Hadiye Hümeyra’nın ardındaki isim olup olamayacağı yönünde tartışmalara konu olan Dr. Taşlızade Edhem Bey ise yalnızca bir hekim değil, aynı zamanda bir şair ve faydalı bir toplum insanı olarak tanınır. Manastır kökenli bir aileden gelen Edhem Bey, 1888 yılında Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye’den mezun olmuş, Kuşadası’na atanmış ama itmemiş, göreve İzmir’de başlamayı tercih etmiştir. Hizmet ve Ahenk gazetelerinde tıbbî ve edebî yazılar yazmış; sosyal meselelerde de aktif bir figür olmuş, yardımseverliği ile öne çıkmıştır.

Edhem Bey 1899 yılında, yazıları nedeniyle Şair Avukat Gazeteci Tevfik Nevzad ile birlikte sürgün edilip 1900 yılında İzmir’e dönmüş; 1908’de milletvekili seçilmiş, sonra seçimde bir başka kişiye yapılan haksızlık nedeniyle mebusluktan istifa etmiş, ardından kısa süreli belediye başkanlığı da yapmıştır.

İzmir Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin kurucularındandır. Dahiliye uzmanı olarak Gureba-yı Müslimin Hastanesi’nde uzun yıllar görev yapmıştır. Edhem Bey’in en bilinen eserlerinden biri, 1894 yılında yayımlanan Tedâbir-i Sıhhiye-i Etfal (Çocuk Sağlığının Korunması) adlı sağlık kitabıdır. Bezmi Nusret Kaygusuz’un “Bir Roman Gibi” adlı hatıra kitabında onun için yazdığı şu cümle, belki de Edhem Bey’in Hadiye Hümeyra ile örtüşmesini düşündüren izlenimin özeti gibidir; “Paraya, servete ve debdebeye zerre kadar ehemmiyet vermezdi... Ancak ahir ömrü pek perişan geçti. İki defa evlendi, lâkin mesud olamadı.”

Bezmi Nusret Kaygusuz’un ilerleyen satırlarında, Edhem Bey’in bazı yazılarını kendi ismini kullanmak yerine arada kadın imzasıyla kaleme aldığını da öğreniriz. Bunların yansıması, sanki Hadiye Hümeyra romanlarında yankılanan kırılgan ruh hâline edebî bir yankı gibidir. Ne diyelim gerçek ve gölge bir aradaysa da, ruhları şad olsun…

KAYNAKÇA

Huyugüzel, Ömer Faruk Kitapları

Alp, Ruken – Alp, Ruhat (haz.). Yıkık Gönüller (Hadiye Hümeyra),

İstanbul: Turkuvaz Kitap, 2020.

Nemutlu, Özlem. “Ahenk ve Yeni Şark Gazetelerindeki Hikâye ve Romanlarıyla Hadiye Hümeyra” başlıklı makale.

Kaygusuz, Bezmi Nusret. Bir Roman Gibi, İzmir Kent Kitaplığı