Öğreniminin hemen ardından eşiyle şehrimize yerleşen, İzmir’de Karataş Ortaokulu’nda uzun yıllar hocalık yapıp öğrencilerinin gönlünde taht kuran, ünlü öykücü ve romancı Kemal Bilbaşar’ı hatırlamak, hatırasını yaşatmak bu kentin vefa borçları arasında sayılabilir. Kemal Bilbaşar’ı hatırlatan Değerli Ustam, Şair-Gazeteci-Yazar Yaşar Aksoy oldu. Bu nedenle kendisine şükran borçluyum. Yaşar Usta’mızın Hürriyet Gazetesi’nde 2008 yılında yayımlanan, Kemal Bilbaşar’ın oğlu ile yaptığı röportajı anımsıyordum. Arşivden hemen buldum. Yaşar Aksoy da röportajına "Kemal Bilbaşar'ı Unutmak Kolay mı?" başlığını atmıştı. Romanları bir zamanlar Demokrat İzmir’de yayımlanan, daha geçtiğimiz yıl yine ünlü bir romanı Fransızca’ya çevrilen, ömrünün büyük bölümünü şehrimizde geçirmiş bu çok değerli edebiyatçımızı unutmak mümkün değil. (L’Emprise de Mer “Denizin Çağırışı” romanının Fransızca çevirisi, Petra Yayınları, Paris 2024)

Değerli Yaşar Aksoy’un 2008 yılında Kemal Bilbaşar’ın oğlu ile Taran Bilbaşar ile yaptığı röportajda kaleme aldığı aşağıdaki satırlar, benim hafızama hiç de boşuna kazınmamıştı. Sizin de belleğinizde yer edinmesi için, Yaşar Aksoy’un bu satırlarını özellikle hatırlatmak istiyorum:

“Karataş Ortaokulu'nun ünlü Tarih, coğrafya, yurtbilgisi öğretmeni hiç unutulur mu? Vefatının üzerinden 25 yıl geçmiş olmasına rağmen, hala vatanını seven ileri düşünceli Egeli aydınların masalarında 'Kemal Hoca' konuşulur, Kemal Bilbaşar (1910-1983) Türk edebiyatının 1960 sonrasında parlayan usta kalemlerinden biridir. Ağalık, aşıret ve sömürü düzenini gözler önüne seren romanları, ülkenin çarpık sosyo-ekonomik yapısını eleştiren öyküleri ile haklı bir saygınlık kazanmıştı. Bu namuslu, dürüst ve yurtsever öğretmeni kaybedişimizin 25’ci yıldönümünü yaşıyoruz. Değerli eleştirmen, yazar Doğan Hızlan'ın kısa bir süre önce Hürriyet'te yazdığı gibi, onu okumadan, özümsemeden, ülkemizi tanımamız gerçekten zordur."

Kemal Bilbasar
Bir Hayat Hikâyesi: Halktan Gelen Aydınlık

1910’da Çanakkale’de başlayan hayat, Anadolu'nun köylerinden kasabalarına uzanan bir öğretmen ve yazar ömrüne dönüştü. Gazi Eğitim Enstitüsü’nde tarih-coğrafya eğitimi alan Kemal Bilbaşar, eşi Bedia Bilge ile birlikte İzmir’e yerleşti. Hayatının büyük kısmını bu şehirde geçirdi. Karataş Ortaokulu’nda ders verdiği öğrenciler, onu sadece bilgiyle değil, ahlakla da hatırlar.

Geçimini sağlamak için gündüz öğretmenlik, öğleden sonra Anadolu Ajansı’na haber yazarlığı… Gece olunca kâğıda ve kaleme sarılırdı. Bu çift vardiyalı hayat, onun edebiyatını daha da hakiki, daha da yakıcı kılmıştı. Değerli Romancı, Öykücü, Yazar Kemal Bilbaşar, kendisini anlattığı bir metnin ilk girişin bölümünde örneğin şunları kaleme almıştı:

“Üvey babam sofu bir adamdı.

Geceleri ailece camilere, tekkelere giderdik. Biz çocukların en sevdiği cami, Kurşunlu Cami idi. Namazdan sonra ortaya çıkarılan kocaman doksandokuzluk tesbihi topluca çekmek, müzik dinlemek ve etekleri açılarak dönen dervişleri seyretmek oyundan tatlı gelirdi bize.

Kış ayları ailemizin tek eğlencesi masal ve hikâye okumaktı. Fukara Tatar mahallesinde toprak sıvalı evimizi bu gün arasam belki bulamam. Ama o evi Binbir Gece masallarından, Tuti Name'den, Kırk Vezir hikayesinden örülü renkli bir düş evreni içinde hatırlarım.

Ramazan gecelerinde mahallenin çocuklarıyle Karagöz'e, Meddah'a, tuluat tiyatrosuna giderdik. Gece gördüklerimizi, gündüzün mahalledeki yıkıntılar içinde, kendi aramızda tekrarlamak bir gelenekti. Meddah ve Karagöz taklitleri bizi her oyundan çok eğlendirirdi. Sanat mayamın bu oyunlar sırasında karıldığını şimdilerde daha iyi anlıyorum.

Bilbaşar Çocukluğunda

Üvey babama kalsa, biz iki oğlan, hafız olacak ve zenaatkâr yetişecektik. Ne var ki kurtuluştan sonra ortaya çıkan ağabeyim Burhan Bilbaşar'ın direnci ile bu istek gerçekleşmedi. Ağabeyim öğretmen olarak atandığı Seyitgazi'ye birlikte götürdü bizi. İlkokulu bitirdikten sonra da Edirne Erkek Öğretmen okulu'na yerleştirdi.

Edebiyatla ilgilenmeğe Gazi Eğitim Enstitüsü öğrenim yıllarımda başladım, o sırada yabancı dilden çevrilen natüralist ve realist hikaye ve romanlar gözde olduğundan bu tür kitaplar elimizden düşmezdi. Hocamız Ahmet Hamdi Tanpınar ve Hakkı Tonguç ile bu kitaplar üzerinde yaptığımız konuşmalar beni edebiyata daha sıkı bağlamıştır.”

Zaten bu sıcak, içten anlatımdan da net anlaşıldığı gibi Büyük Romancı Kemal Bilbaşar’ın edebiyat dünyası sevgiyle donanarak, belli ki çocukluğunun dünyasında gelecekte görülecek bir rüya gibi şekillenmeye başlamış, giderek de kocamanlaşmıştı…

Kemal Bilbaşar-1

Edebiyatta Sükûnetle Yükselen Bir Direniş

Kemal Bilbaşar kendini anlatan metninin ilerleyen bölümünde, ilk ödül alışını ve edebiyat anlayışına da şöyle aktarmıştı:

“Yazdığımız şiir ve hikayeler Nurullah Ataç, Va-Nu, Halit Fahri gibi gazetelerde sütunu olan kişilerin ilgisini çekmişti. O sırada Budakoğlu adlı hikayem ilk edebiyat ödülünü kazanınca dünyalar benim oldu. Bu ödül güvenimi ve hızımı arttırdı.

Ardı ardına yazdığım hikayeler türlü dergi ve gazeteler¬de çıkıyordu.

Arkadaşlarımın öğüdüne uyarak hikayelerimi kitap halinde topladım. 939'da Anadolu'dan Hikâyeler, 1941'de Cevizli Bahçe yayınlandı, ve... arkası bu güne sürdü, geldi.

Fikirde toplumcu, sanatta gerçekçi görüşe bağlı idim. Memleketimiz insanlarının dertlerini, toplum gerçeklerini ancak bu edebiyat tekniğiyle gün ışığına çıkarmak, onlara çözüm yolunu göstermek mümkün olacağına inanıyordum. Eserlerimde meddah taklitlerine, halk masal ve hikaye deyişlerine de yer veriyordum. Bununla eserimi halkıma daha rahat okutacağım, sanatımda geleneksel bağlantıyı sağlayacağım kanısındaydım. Batı mükemmelliğine ulaşabilmek için eski sanat değerlerimizin tümünü inkar etmek, geleneksel bağlardan arınmak gereğini savunanlara katılmıyorum. Bizim halk edebiyatımız zengin bir dil ve sanat hazinesine dayanır, ölü değil, yaşayan bir dil hazinesidir bu. Olanakları geniştir. Halk için yazan bir sanatçı, bu hazineyi görmezlikten gelir, ondan faydalanmazsa, ister istemez halkla arasına mesafe koyar. Bu hazineden faydalandıkça yapıtın milli yanının güçleneceğini ve halklara daha rahat ulaşacağını CEMO ispatlamıştır.”
Kemal Bilbaşar, Türk edebiyatında toplumcu gerçekçiliğin halkla buluşmuş hâlidir. Anadolu’nun yoksul insanlarını, kasaba aydınlarını, ağalık düzenine başkaldıran gençleri yazdı. Onun dili yalın, sesi derin, amacı apaçık: halkı anlamak, halka anlatmak…

İlk romanı Denizin Çağırışı, psikolojik yabancılaşmayı ilk işleyen Türk romanı olarak edebiyat tarihine geçti. Cemo ve Memo, Güneydoğu insanının yalnızca çilesini değil, uyanışını da temsil eder. Yeşil Gölge, yozlaşan iktidarın küçük kasabalardaki izdüşümüdür.

Kemal Bilbaşar Eşiyle Birlikte.

Edebi Değerlendirmeler:

Ustaların Gözünden Romancı Kemal Bilbaşar

Kemal Bilbaşar üzerine yazılmış değerlendirmeler, onun sanatsal kudretini her yönden aydınlatır:

Tahir Alangu:

“Kemal Bilbaşar, öncü hikâyecilerimizdendir. Tasvirci, gözlemci, tenkitçi gerçekçi bir anlayışı vardır. Bozuklukları kişilere değil, ilk sebeplere bağlamaya çalışır.”

Şükran Kurdakul:

“Romanlarında çağdaşlaşma sürecinin sancılarına eğilmiş, belleğimizde yer eden karakterler yaratmıştır.”

Behçet Necatigil:

“Refik Halit’le başlayan memleket hikâyeciliğini hicivci ve sert bir gerçekçilikle sürdürür.”

Atilla Özkırımlı:

“Sanatın coğrafyasını değiştiren kuşaktandır. Gerçekçilik, onun edebi anlayışının omurgasıdır.”

Kemal Sülker:

“Yaşadığı yerlerde yıllarca araştırma yaparak gerçekçi yapıtlarını ördü. Sözcüklerini ilmek ilmek işledi.”

Olcay Önertoy:

“Yoksul halkı, yerel ağızları ve gelenekleriyle, açık seçik bir anlatımla dile getirir. Mizahı da yok değildir.”

Metin Günaydın:

“Unutulmuş kahramanları yazdığı gibi, kendisi de unutulmaya yüz tutmuş bir kahramandır.”

Doğan Hızlan:

“Kasaba anlatımı, siyasal geçişlerin eşiğinde Türkiye'ye ışık tutar. Onu okumadan ülkeyi tanımak mümkün değildir.”

Feridun Andaç:

“Kemal Bilbaşar, insanı ve toplumu tanımadan ne yaşanabileceğini ne yazılabileceğini gösterir. Roman, onun ellerinde bir insanlık keşfine dönüşür.”

Selim İleri:

“Kemal Tahir, Yaşar Kemal ve Orhan Kemal’in yanına ‘dördüncü Kemal’ olarak adını yazdırmalıydık.”

Serdar Güven:

“Toplumu ikiye bölen siyah-beyaz kalıpları yıkıp, geçişkenlikler çizen serinkanlı bir gerçekçidir.”

Çağlayan Çevik:

“Coğrafyası en geniş yazarlardandır. Türkiye’yi mekânıyla ve insanıyla anlatan bir ustadır.”

A. Ömer Türkeş:

“Romanları başyapıt niteliğindedir. Özellikle Denizin Çağırışı, varoluşsal yabancılaşmayı çok erken dile getirir.”

Kemal Bilbaşar İbrahim Çallının Sergisinde

Yaşar Aksoy’un Kaleminden ve Taran Bilbaşar’ın Hafızasından

Yaşar Aksoy’un röportajında, Kemal Bilbaşar’ın oğlunun şu cümleleri belleğe kazınır:

“Babam tarih dersini sinema gibi anlatırdı. Öğrenciler evimizin tadilatına yardım ederdi.
Kuyudan altın çıktığında komşu bize bağırmıştı, meğer onların kasasına denk gelmişiz…
Ama babam sadece kitap değil, bize dürüstlük mirası bıraktı.”

Zaten Kemal Bilbaşar’ın öğrencilerinden harç karmasını istemesi değil, hiçbir haram lokmanın eve girmemesi için gösterdiği çaba, onu öğretmenlerin öğretmeni yapmıştı.

Yapıtları ve Yayın Serüveni

Öyküleri:

Anadolu’dan Hikâyeler, Cevizli Bahçe, Pembe Kurt, Kurbağa Çiftliği, Irgatların Öfkesi

Romanları:

Denizin Çağırışı, Ay Tutulduğu Gece, Cemo, Memo, Yeşil Gölge,

Zühre Ninem, Kölelik Dönemeci, Bedoş, Başka Olur Ağaların Düğünü, Yonca Kız

Senaryoları ve Oyunları:

Gecekondu Mahallesi, Teoman’ın Oğlu, Şifalı Muska,

Cemo, Kölelik Dönemeci

Çeviri Eserler

Eserleri UNESCO dizisinde yer aldı. Cemo, İngilizce, Slovakça, Fransızca yayımlandı. Denizin Çağırışı, 2024’te Paris’te yeniden yankı buldu.

“Çancının Karısı”, “Kel İmamın Fesleri”, “Sale of Saltanat” gibi öyküler Almanca, Bulgarca, Felemenkçe, Rusça ve İngilizce antolojilerde yer aldı.

Kemal Bilbaşar’ı Okumak:

Geçmişi, Bugünü ve Geleceği Anlamaktır

Eserlerinin her satırında Anadolu’nun bir yüzü, kasabanın bir gölgesi, halkın bir gözyaşı vardır. Onu okumak, geçmişi duymak, bugünü kavramak, geleceği inşa etmeye başlamak demektir.

Kemal Bilbaşar, Türk edebiyatının “sessiz devrimcisi”dir. Onu unutmak, sadece bir yazarı değil, bir vicdanı da yitirmek olur.

Kaynaklar:

(Kemal Bilbaşar, CEMO'nun öngirişi, 2. baskı 1967)
(Ailesinin hazırladığı kemalbilbasar.com web sitesi)
Kemal Bilbaşar’ın farklı yayınevlerinden yayımlanan romanları