9 Eylül Gazetesi’nin ve de bu köşemin müdavimi değerli okurlarım, gönderdiğiniz belge ve mesajlarınızla bugüne kadar nice İzmir sevdalısının hayatına dokunarak sizlerle paylaştım. Her biri konularında kahraman kişilerdi. 65 Yıllık gazetecilik yaşantımda bu kahramanları, renkli kişi ve dostlarımı çalıştığım gazete, televizyonlardaki “Dostlar Vitrini” köşemde sizlerle tanıştırdım. Hatta bu dostlarımı aynı adlı bir kitabımda da toplamayı düşünüyorum… Kahraman, “tehlike karşısında ustalık, cesaret veya güç özellikleriyle zorluklarla mücadele eden gerçek bir insan veya edebi eserin ana karakterine” denir…Amerikalı romancı ve kısa hikâye yazarı John Simmons Barth’e göre “Herkes kaçınılmaz olarak, kendi hayat hikâyesinin kahramanıdır.” Amerikalı mizahçı ve sosyal yazar Will Rogers’da “Herkes kahraman olamaz, kimilerinin de onları alkışlaması gerekir.” der…

Geçen haftaki konuğum Girit’ten göç eden bir ailenin İzmir’de doğup, bu şehirde 77 yıldır spordan, sağlık ve sanata kadar durmadan hizmet veren bir ferdi, İbrahim Yüncü idi.

Özelikle spor yönüne değinip, Atlı Spor, Tenis ve Altay Kulübü’ne tesisler kazandıran Yüncü, konuşmamızda İzmir’in kalburüstü insanları ve de zamanın Beden Terbiyesi Bölge Müdürü Benim de dostum Bahri Vreskala’ dan övgüyle bahsetmişti. Kısacası onu kahramanı olarak göstermiş ve alkışlamıştı.

Türkiye Futbol Adamları Derneği (TÜRFAD) İzmir Şube Başkanı Bahri Vreskala beni arayıp, TÜRFAD yerine sehven TÜSAD yazmış olabileceğimi hatırlattıktan sonra İbrahim Yüncü’nün hizmetlerini detayları ile şöyle anlattı:

“Büyük Atatürk cennet ülkemizi gençlere emanet etmiştir. Spora hizmet, insana hizmettir. Dolayısıyla Spora, çocuklarımıza, gençlerimize ve tüm sporseverlere yapılan her yatırım ve hizmet her şeyin önüne geçer. Bu nedenle spora hizmet eden görevli yöneticilerin çok daha öz verili ve dikkatli çalışmaları çok önemlidir. İzmir Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü görevim sırasında yapılan spor yatırımlarında benzer olaylar yaşandı. Hizmetim sırasında hep 'BEN değil BİZ' olarak düşündüm ve uyguladım. Bu hizmetlerde İzmir sporuna hizmet için ortak kararlar aldığım spor yapanlar ve spor yöneticileri oldu. Ben bunlara spora hizmet eden gizli kahramanlar diyorum. Her branşta birlikte 'BİZ' olarak çok işler ve yatırımlar yapıldı. Bu yatırımlar yapılırken de her şeyi devletten beklemeden birlikte yapıldı. Örnek olarak Altay’a hizmet eden uzun yıllar yöneticilik yapmış olan aile dostum, arkadaşım eczacı İbrahim Yüncü’den bahsedeceğim. Ben yaptığım görev için devletten maaş aldım, ancak hizmetlerde manevi olarak benimle birlikte değerlendirmeler yapanlar devletten maaş almıyorlar. O benimle birlikte nedenle spora hizmet eden bu değerli spor adamlarına teşekkür borçluyuz. Spora gönül verenlerle birlikte yaptığımız yatırımlara gelince; Buca Kapalı Maneji… İbrahim Bey Atlı spor Kulübü Başkanlığı sırasında birlikte olduğumuz bir toplantıda, benden atlı spor camiasının ve İzmir’in 50 yıllık beklentisi, özlemi olan 'kapalı manej' yapılmasını istedi.. Ben de İzmir Valimiz Sayın Kutlu Aktaş’ın onayını alarak ihale yapmadan emanet usulü ile Atlı Spor Kulübü yöneticileri ile birlikte ihale maliyetinin onda bir fiyatına Genel Müdürlüğün izni olmadan İbrahim Yüncü ile işbirliğimizle şimdiki 'KAPALI MANEJİ' ata sporumuz olan binicilik sporumuza kazandırdık. Ancak daha sonra da izin vermeyen Genel Müdürlük kapalı maneji izin almadan yaptığım için bana müfettiş göndererek cezalandırmak istedi. Cezadan bu iş için bana yazılı onay veren Sayın Valim sayesinde kurtuldum.

Benzer çalışmalarla Altay Sosyal Dayanışma Derneği Lokali, Gaziemir Spor Tesisleri var…Yine İbrahim Yüncü bir ziyareti sırasında, bana hitaben ‘Müdür Bey, siz Altay’a çok destek oluyorsunuz. Ama bana göre bu yeterli değil; kalıcı bir eser bırakırsanız çok daha iyi olmaz mı?’ dedi. İbrahim Bey haklıydı doğru bir istek idi. Ben de kolları sıvayıp hemen aynı yollardan kanunen ilerleyerek Gaziemir’e iki futbol sahası, Konaklama yerleri, eğitim merkezi, toplantı salonu vb. tesisler yapıldı. Futbol sahalarının yapımına bizzat nezaret ettim ve inşaatları çok ucuza mal ettim. O yıllarda Bulgaristan’dan ülkemize gelen soydaşlarımız sahaların inşaatında kaçak işçi çalıştırdım diye Bölge Çalışma Müdürlüğü’nden gelen müfettişler hakkımda zabıt tuttular ve mahkemeye vereceklerdi. Ancak Sayın Valim beni mahkemeye gitmekten kurtardı.

“Dolayısı ile Bahri Vreskala şu sitemini de yapmadan geçemedi: “Ancak ne acıdır ki, Altay’a risk alarak kazandırdığım bu eserlerin açılışında emeği geçmeyenlere, bu olayda hiç katkısı olmayanlara, inanmayanlara teşekkür plâketleri verilirken bana bir teşekkür bile edilmedi. Buna vefasızlık denir, sağlık olsun.”

ETEV– Ege Tenis Eğitim Vakfı'nın kuruluşuna öncülük eden Vreskala diyor ki: “Katkıda bulunduğum ve 2004 yılından beri başkanlığını yapmakta olduğum Ege Tenis Eğitim Vakfı çalışmalarımda yine gizli kahraman İbrahim Yüncü ve tenis severlerle, ortak akılla hayata geçirdiğimiz proje ile birçok fakir çocuğa tenis eğitimleri verildi. Birçok mahalleye tenis kortları yapıldı, Tenis kortu olmayan mahallelerde tenise yatkın çocuklar servis araçları ile Fuar’daki Kültürpark Tenis Kortlarında eğitime alınıyor tenise kazandırılıyorlardı. Devamında eğitiminde ve teniste başarılı olanlara eğitim bursu veriliyordu. Herkesin zengin sporu dediği tenisi fakir çocukların da yapmaları sağlanıyordu. Diğer spor dallarında da benzer çalışmalar, sporseverlerle, çalışan elemanlarımızla birlikte İzmir’e kazandırdığımız tesislerle birçok gencimizin kötü alışkanlıklardan korunmalarına da katkımız oldu.”

Aslında Vreskala’nın bana anlattıkları, yapılanların denizdeki buz dağının su üstünde görünen kısmı! Son sözü de şu oldu: “İzmir her şeyin en iyisine layıktır. Eğer biraz hizmet edebildiysem Vatanıma, Dünya Lideri Büyük Atatürk’ümüzün ülkemizi emanet ettiği gençlerimize ve insanlarımıza olan aşırı sevgim ve saygımdandır. Dünyaya bir daha gelsem bir daha spor hizmetinde olmak isterim.”