Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim: “Laikliğin gerekli olmadığını düşünen ve bunu dile getiren biri, LAİK Türkiye Cumhuriyeti’nin Millet Meclisi’ni yönetemez, yönetmemelidir.”
Tüm muhalefet milletvekilleri bu konuda uzlaşmalı ve bu istifa gerçekleşene kadar direnmelidir.
Sadece milletvekillerine değil, bizlere de çok önemli görevler düşüyor. Bir kurtarıcı gelip bizi kurtarmayacak; bizi ancak biz kurtarabiliriz.
Emre Kongar’a göre demokrasinin iki zaafı var: Demokratik hak ve özgürlüklerin, demokrasiyi yok etmek için kullanılabilmesi olasılığı ve iktidar demokrasiyi ortadan kaldırmak istediğinde, rejimi korumanın zorluğu… Demokrasinin bu zaaflarını azaltmak için Türkiye’de de bazı kanunlar konmuş.
‘Laik’ bir ‘hukuk’ devleti olan Türkiye’de, hangi görevde olursa olsun, herkes kanunlara uymak zorunda. Geçerli kanunlara uymayanları, yeminlerine sadık kalmayanları, görevlerini yerine getirmeyenleri uyarmak her vatandaşın en doğal hakkı, hatta görevi.
Kendini kanunların üzerinde sananların ve bunlara uymayanların hangi cezaya çarptırılacakları yine kanunlarla belirlenmiş durumda. Örneğin Anayasa’yı uygulamamak için fiili durum yaratmak; yetkili değilken, ‘Yeni Anayasa’ yapma bahanesi ile geçerli Anayasa’yı ilga etmek (ortadan kaldırmak) çok ağır suçlar… ‘Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmak’ da Anayasa'nın 69. maddesinin 6. fıkrası gereği, partiler için kapatma nedeni. Görevlerini ihmal eden devlet memurlarına da ağır yaptırımlar var.
Bir de soru geliyor aklıma: “Koruyacaklarına ilişkin üzerine yemin ettikleri Anayasa’nın değiştirilemez ilkelerine karşın bunları yapanlar, bu anayasa kalkarsa neler yaparlar?”
Halka doğru bilgi vermeyen, iktidar baskısıyla kendine sansür uygulayan yazılı ve görsel basını uyarmak da görevimiz. İki hafta önce “Hadi bir deney yapalım” demiş ve sizden Ahmet Hakan’a ve Tarafsız Bölge’ye “Tarafsız Bölge programınıza Sabih Kanadoğlu ve Onur Öymen’i davet etmenizi istiyoruz” şeklinde bir e-posta atmanızı rica etmiştim. Ricamı kırmayan çok sayıdaki okuyucuma teşekkür ederim. Hiçbirimizi yanıtlamayan Ahmet Hakan, dünkü yazısında neredeyse tüm gazete ve köşe yazarlarını ‘taraf’ olmakla suçlamış. O zaman deneyin ikinci aşamasına geçelim ve lütfen iki soru gönderelim [email protected] ve [email protected] adreslerine:
“Türk halkının çoğu gibi laik hukuk devletinden yana TARAF olan Sabih Kanadoğlu ve Onur Öymen’i neden yıllardır TARAFSIZ BÖLGE programınıza konuk etmiyorsunuz? Yoksa TARAFSIZ değil misiniz?”
Son söz de laikliğin bu duruma gelmesinde büyük pay sahibi olan muhalefet liderlerine:
“Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Bahçeli…
Sayenizde o koltukta oturan KAHRAMAN’ınızı da alın ve GİDİN!”