''Gecenin en karanlık anı, şafağa en yakın anıdır.’’ demiş ünlü Fransız yazar Victor Hugo. Bu kez de öyle olacak. Şafak çok yakın. Elimizi uzatıp tutabileceğimiz kadar yakın. Umuda ihtiyacımız var. Umudumuzu büyütmek, paylaşmak zorundayız.
Karanlık aydınlığa, karamsarlık iyimserliğe, baskılar, zulümler özgürlüğe, adaletsizlikler hukukun üstünlüğüne, yoksulluk refaha dönüşecek. Hiç şüphemiz yok çocuklarımız güzel günler görecek.
Böyle karanlık günlerde, aydınlığa umudunu hiç yitirmeyen büyük ozan Nazım şöyle seslenmiş gelecek nesillere;
''Güzel günler göreceğiz çocuklar.
 Motorları maviliklere süreceğiz.
Çocuklar inanın, inanın çocuklar
Güzel günler göreceğiz güneşli günler.
Hani şimdi bize
cumaları, pazarları çiçekli bahçeler vardır,
yalnız cumaları, yalnız pazarları.
Hani şimdi biz
bir peri masalı dinler gibi
seyrederiz,
Işıklı caddelerde mağazaları,
Hani bunlar
77 katlı yekpare camdan mağazalardır.
Hani şimdi biz haykırırız,
Cevap;
açılır kara kaplı kitap; Zindan.
Kayış kapar kolumuzu,
kırılan kemik, kan.
Hani şimdi bizim soframıza
Haftada bir et gelir ve
Çocuklarımız işten eve sapsarı iskelet gelir.
Hani şimdi biz
İnanın güzel günler göreceğiz.
Motorları maviliklere süreceğiz
Çocuklar.
Işıklı maviliklere süreceğiz...''