Deli Mahmut İzmir futbol tarihinin sararmış sayfalarının en önemli kahramanlarından birisidir... O sadece bir futbolcu değil çok renkli neşeli bir karakter müthiş yetenekli ve bir o kadar da hırslı bir kalecidir. Kimilerine göre de o kadar doğal ve kendine münhasır birisidir ki hiç bir senarist onu yazamaz, hiç bir aktör onu oynayamaz. O sanki futbolun neşeye sevgiye, aşka dönüşmüş halidir. Mahmut, 2’si kız 8 kardeşli Yaylım ailesinin altıncı evladıdır. Mahmut, Karşıyaka’nın 1926 yılında hiç gol yemeden şampiyon olan ve kupayı Atatürk’ün elinden alan Malik Yaylım’ın kardeşidir. Malik, ‘Mahmut benim kadar iyi bir kalecidir’ deyip Mahmut’u 1925 yılında yeni kurulan Göztepe’ye kendi elleriyle götürür. Diğer kardeşi Cemal’i ise yedeği yapar, bir diğer kardeşi İbrahim’i ise İzmirspor’da verir. 

deliimahmut (3)

Futbol o dönemlerde para getirmemektedir. Yaylım ailesinin gençleri  hem futbol oynamakta hem de evlerine ekmek götürmek için çalışmaktadır. Malik ekmek fırınında, Mahmut ise Karşıyaka Çarşı’da meşhur Mavi Köşe’de berberlik yapmaktadır. Kısa sürede Göztepe Mahmut’u, Mahmut Göztepe'yi o kadar sever ki ikisi de birbirlerinin en önemli parçası olur. Mahmut'un lakabı ‘Deli’dir… Çok renkli bir kişiliğe sahiptir. Maçlarda yaptığı hareketler ve davranışlar hakemleri, rakipleri çıldırtır, Göztepeli taraftarları ise coşturur… Dönemin futboluna tanık olanlar, “Göztepe’nin Mahmut'un gelmesiyle seyirci sayısının da arttığını söylerler. Sırf onu izlemek için Göztepe maçlarına gidenlerin sayısı az değildir. Berber dükkanı ise Göztepe’nin sarı-kırmızılı renkleriyle donatmıştır. Düşünsenize Karşıyaka’nın göbeğinde Göztepe’nin renklerine taşıyan bir berber dükkanı. Göztepe kazandığında sokağı Göztepe bayraklarıyla donatır, davul zurna çaldırıır, Karşıyakalıları kızdırırdı. Hele hele Göztepe ile Karşıyaka maçları o zaman bir başka güzeldi. Bir tarafta Malik, diğer tarafta Mahmut. Karşıyaka kazandığında Karşıyakalılar Mahmut’u sık sık berber dükkanında ziyaret eder kızdırır, Göztepe kazandığında ise Mahmut'un Karşıyaka'da yürüyüşü bile değişir, önüne gelenle dalga geçerdi.  Bu yüzden Mahmut’un en güzel maçlarını da abisinin takımı Karşıyaka’ya karşı oynadığı söylenirdi. Hatta Mahmut’un Karşıyaka maçlarından sonra vapura binip kaptan köşküne çıkıp kapıyı kilitlediği ve Karşıyaka’ya gelene kadar vapurdan kornayla Göz-Göz Göztepe çektirdiği söylenir. Mahmut fanatik Göztepeli olduğu için iki kale direğinin arasına Göztepe bayrağı asmadan maçlara çıkmazdı. Kendine has bir kaleciydi. Hakem haksız yere penaltı verdiyse kale direğine yaslanır, ellerini bağlar atılacak gole izin verir, kendince hakemi protesto ederdi. Bazen penaltı sırasında yaptığı hareketlerle rakip oyuncuyu kızdırırdı. Sait Altınordu hayatında tek penaltıyı Mahmut’a karşı kaçırmıştı. Bir Beşiktaş-Göztepe maçında ise yediği gole sinirlenen Mahmut, santraya gitmiş arkadaşından aldığı topla rakip kaleye kadar gitmiş kaleciyle karşı karşıya kalmış ama daha müsait durumdaki arkadaşına topu çıkartmış. Gol olacağını sandığı arkadaşı topu auta atınca çıldırmış. Mahmut, yüzde yüzlük golü kaçıran Göztepeli takım arkadaşını stadın etrafında kovalamış bu arada bırakın taraftarları hakem bile gülmekten yerlere yatmış. İşte Deli Mahmut böyle bir adammış.  Deli Mahmut’a ‘Gel Göztepe’ye burada berber dükkanı aç’ demeişler ama Mahmut, ‘Kesinlikle gelmem. Benim ocağım Karşıyaka. Ayrıca buradaki Karşıyakalıları kızdırmadan yaşayamam’ dermiş. Karşıyakalılar Deli Mahmut’u çok ama çok severmiş. Mahmut ise ölmeden önce yine yapacağını yapmış ve Karşıyakalılara, ‘Ben ölürsem tabutumu Göztepe bayrağı ile sarıp çarşıda dolaştırın’ demiş.  20 Ekim 1981’de vefat eden Deli Mahmut’un tabutu vasiyeti üzerine Kemalpaşa Camii’nden alınıp omuzlarda Karşıyaka Çarşı boyunca taşınarak İstasyon’da bekleyen cenaze arabasına yerleştirmiş. Mahmut, yıllarca kızdırdığı Karşıyakalıları bu kez hüngür hüngür ağlatmış. Deli Mahmut’un mezarı Çiğli Mezarlığı’nda ve üzerinde de Göztepeli Mahmut yazıyor…

la fonten1

TÜRK FUTBOLUNUN

ÖNCÜSÜ LA FONTAİNE

Futbolun Türk topraklarında ilk oynandığı kent İzmir, semt ise Bornova’ydı… Bir dönem İstanbul’da bir stadyuma isminin verilmesi fikri ortaya atılan, önce İzmir Futbol Ligi’ni kuran, ardından da 1904 yılında İstanbul Futbol Ligi’nin kurucuları arasında yer alan ve ilk başkanı olan James La Fontaine, Bornovalıydı. La Fontaine’in yaşadığı ev günümüzde Suphi Koyuncuoğlu Lisesi’nin karşısında yer alan ve halen Ege Üniversitesi’nin kullanımında olan, kendi adıyla anılan köşktü. La Fontaine ve arkadaşlarının kurduğu İzmir Ligi, 1922 yılına kadar devam etti. Bornova’da dolayısıyla Türkiye’de futbolun ilk oynandığı yer, bugün Subay Orduevi olarak kullanılan, Davy Evi’nin sol tarafında kalan ve Yavuz Selim Ortaokulu’nun karşısındaki apartmanların bulunduğu yerdeki çayırlık alandı. Her ne kadar apartmanlar tarafından kaplanmış olsa da, Türkiye’de ilk futbol oyununun oynandığı o noktaya Bornova Belediyesi tarafından yaptırılan futbol temalı, anlamlı bir heykel dikildi. 

uc efsane

Üç efsane yan yana

Bu fotoğrafı bana Göztepe’nin efsane futbolcusu Fuat Göztepe’nin oğlu Mehmet Göztepe Amerika’dan yolladı. İlk kez benim İsyanla Başlayan Efsane Göztepe Kitabı’nda yayımlandı. Manevi değeri maddi değerinden çok ama çok yüksek. Çünkü, soy isimlerini kulüplerinden alan üç ismin formalarıyla günümüze kalan ilk ve tek fotoğrafı bu. 21 Haziran 1934’te soyadı kanunu çıktığında İzmir Nüfus Başkatibi Safi Bey Altay’dan Vahap, Göztepe’den Fuat ve Altınordu’dan Sait ile buluştu. Üç futbolcuyu da karşısına alan Safi bey, “Sizi kulüplerinizi, kulüplerinizin de sizleri ne kadar çok sevdiğini biliyorum. İsimleriniz kulüplerinizi kulüplerinizle ölümsüzleştirmeye ne dersiniz?” diye sordu. Kulüplerine büyük sevgiyle bağlı olan üç efsane futbolcu da, “evet” deyince soyadları ile ebedileşti. Ancak İzmir’e giren ilk süvarilerin komutanı Fahrettin Altay’ın soyadı dönemin kanunlarına göre Vahap’a verilemeyince Vahap da, ‘O zaman Özaltay olsun’ dedi. 

ilk transfer talat bey

İLK TRANSFER TALAT BEY

Göztepe lig maçlarına başladığı 1926-27 sezonunda ilk transferini de gerçekleştirdi.  Göztepe tarihindeki ilk transfer Aydın’dan geldi. Aydın’a Darüşşafaka’dan gelen ve takımı hem çalıştırıp hem de futbol oynayan Talat Bey, 1926-27 sezonunda Göztepe’nin kadrosunda yer aldı. Aydınlı araştırmacı ve tarihçi Ercan Dolapçı’nın Spor Alemi dergisinden derlediği bilgilere göre, Aydın’ın 1923’te kurulan ilk futbol takımında yer alan ve 1925 yılında Söke, Nazilli ve Denizli maçları kadrosunda yer alan Talat Bey, attığı gollerle takımını sırtlayan oyuncu olmuştu.  Talat Bey, bir sonraki sezon ise Göztepe’nin başarısı için ter döktü. (Kaynak İsyanla Başlayan Efsane Göztepe)