Son 15 yılda dış politikada bir tek doğru adım atıldığına tanık oldunuz mu? Doğrusu benim böyle bir tanıklığım yok.
Nereden tutarsanız tutun elinizde kalıyor. Türkiye son yılların en yalnız ülkesi. Dünyada hemen hemen hiç dostu kalmamış, bütün komşularıyla kanlı-bıçaklı. İtibarı derseniz ne söylenebilir ki?
Şimdi başımızda bir de Barzani belası var. Hani Ankara'da kırmızı halılarla karşılanan, Devlet Başkanı muamelesi yapılan, kendi bölgesinin bayrağı Ankara ve İstanbul'da göndere çekilen, peşmergeleri bir 29 Ekim günü, Türk güvenlik güçlerinin korumasında topraklarımızdan geçirilen Barzani işte bu Barzani...
Dahası var. Yaklaşık bir milyon varil petrolün kaçak anlaşmalar yapılarak, Bölgesel Kürt Yönetimi'nin Türkiye üzerinden uluslararası piyasaya sürmesi daha dün gibi. Bir de bunun yandaş şirketlerin Barzani'nin kontrol bölgesinde petrol çıkarma ve taşıma işine sokularak servet kazanmaları var tabii.
Görüyor musunuz? bugünkü oluşumlara nasıl gelmişiz? Şimdi biraz da iç politikaya gaz vererek "Bir gece ansızın gelebilirim" diyorlar. Biraz basiret lütfen. Bugüne bir adım ötesini hesaplamadığımız için geldik. Askeri çözümler her zaman en son düşünülmesi gereken çözümlerdir. Bunun için dış politika uzmanı olmaya gerek yok. Dünyadaki konjonktüre şöyle bir bakmamız yeterli. Amerika referanduma karşıymış, Irak'ın toprak bütünlüğünden yanaymış. Geçiniz efendim.
Bu Amerika'nın her zamanki (Tavşana kaç, tazıya tut) politikası. Barzani'nin böylesine palazlanmasının ve de küstahlaşmasının arkasında görünen ülke İsrail de olsa, Amerika'nın yılların desteğini görmezden gelmek mümkün mü?
Bugün sınırda Türk Silahlı Kuvvetleri'yle ortak manevralar yapan Bağdat hükumetinin böyle bir harekata sıcak bakacağını düşünebilir misiniz? Referanduma en sert tepkiyi gösteren İran'ın dahi, Türkiye'nin Kuzey Irak'a müdahalesi onaylamayacağı gayet açık.
Peki Rusya? Son yıllarda Barzani ile anlaşmalar yapan,bölgede petrol ve doğalgaz yatırımlarına başlayan bu ülkenin, böyle bir harekata nasıl bakacağını görmek içi bir dış politika uzmanı olmaya gerek yok.
Hal böyle iken, önümüzde diplomatik, siyasal ve ekonomik önlemler dururken, Erdoğan'ın “Bir gece ansızın gelebiliriz” Ya da Bahçeli'nin “Gerekirse güneşe ateş taşır, gerekirse buzdan ateş yakarız, gerekirse cepheden cepheye kan naklederiz” gibi hamaset dolu açıklamalarının, sorunun çözümüne katkı sağlamayacağını herkesi anlaması gerekir.
Dış politikayı hiç bilmezseniz de önümüzde Büyük Atatürk'ün “Yurtta Barış, Dünyada Barış” sözleri kapı gibi duruyor. Açın o kapıyı ve doğru adım atın!