Doğrudur Tükiye’nin gündemi ağır. Ancak İzmir de hiç geri kalmıyor.

Sadece son 1 yılda yaşadığımız kronik sorunlara bakalım.

Önce körfez kirliliği ve kokusu.

Körfezin rengi değişti, on binlerce balık öldü. Ve körfez hala ağır kirlilik yükü altında. Maliyeti 20 milyar TL’ye ulaşan sirkülasyon ve navigasyon kanallarının yapılması gerekiyor. Tek başına İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin altından kalkması mümkün değil.

Bu büyük sorunun üzeri, yeni bir krize kadar küçük çaplı önlemlerle örtülüyor.

***

Ardından işçi krizi patladı.

Sendikalar başka bir kentte olmadığı kadar İzmir’de ağır talepler öne sürdüler. İzmirliler günlerce hatta aylarca çöp yığınlarıyla yaşamak durumunda kaldı.

Merkezi idare tarafından dört yandan tırpanlanan bütçelerin kaldıramayacağı taleplerle uzlaşmak zaman aldı.

***

İşçi krizi bitmeden ‘konut kooperatifi krizi’ başladı’

Aralarında eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu'nun bulunduğu 137 kişi gözaltına alındı. 11’i tutuklu 65 kişi hakkında düzenlenen iddianame, mahkeme tarafından kabul edildi. İş dünyasının önde gelen temsilcilerinin de yer aldığı sanıklar hakkında 3 yıldan 45 yıla kadar hapis cezası istenirken bu konulardan uzak duran İzmir patronlar cephesi de karıştı.

***

Bitmedi…

Kent ateş topuna döndü

Ülkenin dört yanında yükselen alevlerden en yoğun etkilenen illerden biri oldu İzmir… Çıkan yangınlardan kent boğuldu. İzmir'de 1 Haziran-7 Temmuz arasında 26 bin 260 hektarlık alan kül oldu. 25 Haziran'dan bu yana 53 farklı şehirde orman yangını çıkmasına rağmen yanan 80 bin hektarın dörtte biri İzmir. Kabus dolu günler yaşadık.

Elektrik hatlarında 10 yıl boyunca yapılmayan yatırımlar mecburiyetten şimdi hummalı bir çalışma ile yapılmaya başlandı. Sürekli “Elektrik kesintilerinden dolayı anlayışınız için teşekkür ederiz” mesajı geliyor. Anlamıyoruz ki!

Yine bitmedi.

***

Şimdi kuraklık tehlikesi…

Çeşme bölgesi başta kuraklıktan kıvranmaya başladık. Yazın ortası. Yarımada bölgesinde işletmeler yılın 3 ayı tam kapasite çalışıyor. Şimdi su kesintileri, gece kesintiler. Haydi ikinci konutu olanlar daha az gider ama hangi restoran, beach veya gece klübünde güven duyarak yemek yiyeceksiniz, eğleneceksiniz? Çeşme’de susuzluk var diyerek tatilciler rotalarını değiştiriyor. Sezonda feryatlar daha da yükselecek.

***

Haydi son örneği kendimizden verelim.

İzmir Gazeteciler Cemiyeti olarak geçen hafta Cemiyetimizin 79. Türkiye’de örneği olmayan ‘Gazetecilerin Gazetesi’ sloganıyla yayımladığımız 9 Eylül Gazetesi’nin 13.kuruluş yıldönümüydü. Üstelik bizler için birer kıvanç olan Şehit Gazeteci Hasan Tahsin Meslek Ödüllerini takdim ettik o gece. Güzel bol katılımlı bir gece geçirdik. İzmirli vekillerimiz hariç. Eskişehir milletvekili bizimleydi, İzmir’in vekilleri yoktu.

Belli ki İzmir’in bölünmüş tablosunun bir yansımasıydı ama gerekçe ne olursa olsun. Bu kent Hasan Tahsin’in bağımsızlık meşalesini taşıyacak ve yanımızda vekillerimiz olmayacak?

Böyle ağır bir İzmir tablosunda herkes mi şehir dışında, herkes mi tatilde?

***

30 yıllık gazeteciyim, 4,5 yıldır İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yürütüyorum. Halen tanımadığım tanışmadığım, sokakta görsem bilemeyeceğim İzmir milletvekillerimiz var.

Kentin kaderi yeniden yazılıyor.

Sorunlar başa çıkılamaz noktalara geliyor. Sen, ben kavgasını çoktan geçen ağır problemlerin altında hepimiz kalmaya başladık. Ama tüm bu olaylarda açıklama yapan tek kişi görüyoruz. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay. O da sitemini ‘Milletvekillerimiz naif’ diyerek zarifçe yapıyor. Kimse bu kadar ağır sorunlarla tek başına başa çıkamaz, bunalır.

Öyle olacaksa İzmir milletvekilleri neden var?

Kimin ne kadar vebali olduğu tartışılır. Ancak İzmir’de bu kutuplaşma, hayati konularda dahi bir araya gelmeme hatta nefrete varan yaklaşımlar ve hatta ‘sorunlar artsın da prim bize yazsın’ diyenler birbirlerine değil bu kente kaybettiriyor. Birkaç vekil hariç çoğunluk ortada yok.

***

İzmir büyük bir sabır sınavı veriyor. Yüzümüz gülmüyor. Sorundan soruna taşınıyoruz. Ülkenin sıkıntıları zaten cendereyken, İzmir görece rahat bir kentti. Doğa ile bütünleşik yaşayan mutlu insanların kenti. Şimdi doğa eriyor, mutluluk kaybediyor.

Bu kadar ağır sorunlar da tüm dinamikleri bir araya getiremeyecekse, yapısal dönüşümlerde tek yumruk olmak yerine o yumrukları birbirimize sallayacaksak maçın skorunu kim alır bilemem ama İzmir nakavt olmak üzere…