Ah Bay Curi, siz söylemiştiniz!

Tevellüt ortaya çıkmasın diye tam tarih vermesem mi. Haydi söyleyelim 35 yıl öncesi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi eski başkanlarından Burhan Özfatura’nın ilk dönemi. Bendeniz belediyede henüz çömez bir basın danışmanıydım.

İzmir Körfezi o dönemlerden beri kokuyor ve ülkenin/şehrin tarihinde ilk kez İzmir Büyük Kanal Projesi başlatılıyor.

Zaman zaman Çevre İşleri Daire Başkanlığı’na gelip giden bir hoca var. Hatırladığım kadarıyla şu cümleleri ilk kez ondan duyuyorum:

“Mesele bütüncül bir bakışla ele alınmalı. Sorun sadece körfez değil. Çamur arıtma havuzlarından Katı Atık Yönetim Planı’na kadar stratejik hamleler gerekiyor. Katı atıktan elektrik üretecek tesisler yapılmalı.”

Harmandalı Çöp Depolama Alanı da böyle ortaya çıkıyor.

Türkiye’de ilk kez Çevre Bilimleri Enstitüsü kuran Prof. Dr. KritonCuri hocamız ışıklar içinde uyusun.

Ya bugün.

Körfez sorunu kronikleşti, İzmir’i zaman zaman çöp dağları sarıyor. Neredeyse Çemişgezek Belediyesi bile çöpünden elektrik üretiyor; İzmir hâlâ yer tartışıyor, izin tartışıyor.

Neden böyle oldu?

Çünkü taş düşmeyip baş yarılmadıktan sonra büyük yatırım gerektiren konular “sen-ben” kavgalarına meze oluyor. Süresi bitenler ağır problemleri gelecek dönemin kucağına atıyor ya da ağır maliyet gerektiren sorunların çözümü öteleniyor.

Akdeniz’in incisi kent, Akdeniz’in çevre faciasına doğru gidiyor.

YAVAŞ İŞLEYEN SÜREÇ

“İzmir Katı Atık Yönetim Planı” 2018’de hazırlandı; kent 5 bölgeye ayrıldı ve optimum bertaraf noktaları saptandı.

Bu noktalardan en bilineni Harmandalı Tesisi. Önceki yönetimin çalışması sonuç verdi ve 1992’de dönemin belediye başkanı Yüksel Çakmur tarafından Türkiye’nin ilk düzenli depolama tesisi olarak açıldı. Proje ömrü 15 yıl olarak planlanmıştı. O dönemde büyükşehir belediyesinin sorumluluk sınırları sadece 9 metropol ilçeyikapsıyordu. Ancak zamanla yasa değişiklikleriyle büyükşehirin sorumluluğu 30 ilçeye yayıldı.

Planlanan 5 tesisten Bergama ve Ödemiş’teki tesisler devreye alındı. Bu tesislerde atık önce geri dönüşüm bantlarından geçiriliyor, organik kısımdan elde edilen gaz enerjiye dönüştürülüyor, kalan bakiye atık depolanıyor. Güney ilçeler için Menderes, batı ilçeler için Urla’da tesisler öngörüldü; ancak izin süreçleri tıkandı.

Harmandalı ise kentin önemli atık yükünü çekmeye devam edebilmesi için revizyonlarla çalışmayı sürdürdü. Hatta depolanan atıktan çıkan gazın değerlendirilmesiyle yaklaşık 180 bin hanenin ihtiyacını karşılayacak enerji üretimi gerçekleşti. Fakat 2020 İzmir depremi sonrası bölgede oluşan heyelan nedeniyle tesisin konutlardan uzak olan bölümü kullanıma kapatıldı ve yerleşime yakın bölgelere atık depolamak durumunda kalındı.

Gelinen noktada, yöre sakinlerinin açtığı dava sonucunda mahkeme önce Harmandalı Atık Depolama Tesisi’nin kapatılmasına hükmetti. Bunun üzerine transfer istasyonlarında büyük TIR’lara yüklenen atıkların uzak mesafedeki tesislere taşınması gerekti ve taşıma döngüsü böyle aksamaya başladı.

YENİ TESİS AÇILINCAYA KADAR NE OLACAK?

Sonra malum sahneler. İzmir’in çöp dağları o kadar canımızı yaktı ki, kent yeniden “çöpler birikecek” sendromu yaşıyor.

İzmir’in günlük çöp yükü yaklaşık 5 bin 500 ton; bunun 3 bin tonuHarmandalı Düzenli Atık Depolama ve Enerji Üretim Tesisi’ne dökülüyor. Malum, Harmandalı’nın kullanımı heyelan tehlikesi nedeniyle Danıştay tarafından kapatılmasının ardından salgın riskine ramak kala tekrar açıldı ama yalnızca bir aylığına. O bir ay göz açıp kapayıncaya kadar geçti ve mecburen izin tekrar uzatıldı.

ÇŞİD Bakanlığı tarafından belirlenen teknik koşullar doğrultusunda 31Aralık 2025'e kadar 977 t/g atık kabulü yapılmaya devam edilmesi uygun görüldü.

Ama yıl sonu da artık eli kulağında geldi.

Ayrıca Harmandalı’da heyelan tehlikesi olmayan alanlar da vardı; fakat o kısımlar için kamuoyu baskısının da etkisiyle başvurular yapılmamıştı ki, geçenlerde adım atıldı ve başvuru yapıldı.

Ve şimdi çöp, yeni planlar hayata geçinceye kadar kaos olmaya devam edecek. Mesela ilk soru, Harmandalı izni uzatılmazsa yıl başından itibaren ne olacak?

YÜKSEK MALİYET, ZOR YATIRIM

Atık yönetimi büyük bütçeler gerektiriyor. Bir yakma tesisi için 500 milyon dolar gibi rakamları telaffuz etmek mümkün. 2020 yılı sonuna kadar devletin uyguladığı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması (YEKDEM) sayesinde özel sektör yatırımcıları atık bertaraf tesisi yatırımlarına ilgi göstermekteydi. Ancak teşviklerin cazibesi azalınca yatırımcı ilgisi de düştü.

Halen Karşıyaka (Yamanlar Yakma ve Enerji Üretim Tesisi), Bornova Naldöken (Atık Geri Kazanım ve II. Sınıf Düzenli Depolama Tesisi), Çiğli Harmandalı (1182 parsel II. Sınıf Düzenli Depolama Tesisi) ileHafriyat Depolama Sahaları olarak İBB’ne ait alanlarda Torbalı Mustafa Kemal Mahallesi ile Urla Uzunkuyu Mahallelerinde özel sektörde ise İzmirim Atık Hafriyat Nak. San. Tic. Ltd. Şti. Şahil Madenciliğin alanlarında yeni yatırımlar sürdürülüyor.

Yine Kemalpaşa İlçesi Sütçüler Mahallesi’nde de inşaat/yıkıntı atıkları geri kazanım tesisleri için harekete geçildi.

GEÇİCİ SÜRECİN MALİYETİ BÜYÜK

Ancak yeni tesisler devreye alınıncaya kadar taşıma maliyetleri de ciddi bir yük oluşturuyor. Her gün binlerce ton çöpün TIR’larla Bergama, Ödemiş, Manisa’ya taşınırken günlük yaptığı yol on binlerce kilometreyi buluyor. Belediyelerin toplama ve bertaraf için yaptığı harcamalar ise bir yandan katı atık bedeli olarak vatandaşa yansırken öte yandan başa çıkılması zor maliyetler oluşturuyor.

Evsel atık bertarafında yetki büyükşehir belediyelerinde olduğu için her il kendi sınırları içinde atığını yönetmek zorunda. Bu durum zaman zaman uygulamayı güçleştiriyor. Örneğin Manisa’nın atık bertaraf tesisi İzmir sınırına yakın bir konumda olmasına rağmen, İzmir kendi atığını uzak ilçelerindeki kendi tesislerine götürmek zorunda.

İZMİR ÇÖP DAĞLARINA YETER!

İzmir Büyükşehir Belediyesi, ilçe belediyelerine günlük döküm için Bergama, Ödemiş ve Tire gibi farklı ilçelerdeki depolama alanlarını gösterdi. Fakat Bergama’nın günlük kapasitesi 600 tondu. Son iyileştirmelerle 800 tona çıktı.

İlçe belediyelerinin sorumluluğu çöpleri toplamaktır. Çöplerin nakli ve bertarafı ise Büyükşehir Belediyesi’nin sorumluluğundadır. Evlerden çıkan çöpler ilçe belediyeleri tarafından toplanıyor, büyükşehir belediyesine ait transfer istasyonlarına götürülüyor. Burada küçük araçlardan büyükşehir belediyesinin TIR’larına aktarılan atıklar bertaraf tesislerine taşınıyor.

KENT ATIK YÖNETİM PLANI

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay çok yönlü mücadeleye girişti ancak çöp sadece Büyükşehirin sorunuymuş gibi yaklaşmak doğru değil. Bakanlık tarafından zamanında verilmeyenizinlerin şimdi verilmeye başlanması ya da Harmandalı’yı Demoklesin Kılıcı gibi İzmir’in başında tehdit unsuru olarak tutmak kim ne derse desin siyasi manevralardır. Bakanlık, Valilik, Büyükşehir, İlçe Belediye Başkanları tek bir masa etrafında İzmir’in çöp sorununa çözüm formülü üretmeli ve İzmir’e açıklamalı.

Eli kulağında yıl sorunu geliyor ve İzmir ne Harmandalı’nın akıbetini, ne Bergama ve Manisa’ya her gün binlerce ton atığın gönderilme maliyetini biliyor.

Harmandalı tam bir muamma… Ne olacak izin her 3 ayda bir uzatılacak mı, yoksa yeniden kaderimizle baş başa mı kalacağız?

Evet yerinde dönüşüm çöplerin ayrıştırılması çok önemli ama bu kültür İzmir’de yerleşinceye kadar ne yaşayacağız?

Katı atık yönetiminde sürdürülebilir bir modelin hangi aşamalarla, hangi yıllarda sonuç getireceği İzmir’le paylaşılmalı.

Sonuçta yıllar boyu çok yazık edilmiş bir kent İzmir.

Umarım 33 yıl önce bunları öngören Bay Curi’nin kemikleri sızlamıyordur.

TEMİZ ÇEVRENİN YILMAZ SAVUNUCUSU

Prof. Dr. Kriton Curi, Türkiye’de ve dünyada “Çevre Mühendisliği” ve “Çevre Bilimi” alanında seçkin bir akademisyen, köktenci çevre gönüllüsü, ülküleri ve düşünceleriyle temiz ve barışçı bir dünyanın yılmaz savunucusuydu.

1942’de İstanbul’da doğan Kriton Curi, ilk ve orta öğretimini Kadıköy Rum İlkokulu ve Zoğrafyon Rum Lisesi’nde tamamlamış, çevreye olan ilgisi lise döneminde başlamıştır. Ardından Robert Kolej İnşaat Mühendisliği dalında lisans (1966) ve Çevre üzerine yüksek lisans (1968) derecelerini almıştır. Robert Kolej’de çevre konusunda yüksek lisans çalışması yapan ilk öğrencidir.

ÇÖPLÜK ALGISI YIKILMALI

Atık bertarafına artık “çöplük” gözüyle bakılmıyor. Doğru işletilen tesisler âdeta birer fabrika gibi çalışıyor. Nihai çözüm ise dünya genelinde birçok metropolde uygulandığı gibi “yakma tesisleri”. Eskiden baca emisyonları tartışma konusu olsa da modern filtre teknolojileriyle çevreye uyumlu hale geldiler. Ayrıca yüksek oranda elektrik üretimi sağlıyorlar. Hatta birer mimari ve sosyal değer olarak da ilgi çekiyorlar:

• Kopenhag’daki atık yakma tesisinin çatısında bir kayak pisti bulunuyor.

• Shenzhen’deki dünyanın en büyük atıktan enerji tesisinin tasarımı bir yarışma ile belirlendi.

• Viyana ve Şanghay’da da benzeri atık yakma tesis örneklerini görmek mümkün.

Ancak bir atık bertaraf tesisi için yola çıkıldığında en az 20 farklı izin aşamasından geçmek gerekiyor. Alanın tarım, mera, sit veya su havzası gibi özel statülere sahip olmaması zorunlu. Ayrıca tesis tasarımında toprağın, yeraltı ve yüzey sularının korunması, oluşabilecek çevresel etkilerinin engellenmesi büyük önem taşıyor. En kritik unsur ise kamuoyu tepkisi. Hiç kimse evinin yakınında çöp tesisi veya çöp TIR’larının geçeceği bir güzergâh istemiyor.

İzin süreçlerine inşaat süresi de eklendiğinde, tesisin tekniği ve kapasitesine bağlı olarak tamamlanması 3 ila 7 yıl arasında bir zaman gerektiriyor.