Bugün içimden geldiği gibi tatil havasında biraz ondan biraz bundan yazmak istiyorum...
Önce ilimiz Torbalı ilçe sınırlarındaki Fetrek Çayı'ndan bahsedelim. Bu çay yatağı Küçük Menderes Havzası’nda, önemli bir yüzeysel su kaynağı. Ancak uzun yıllar boyu kimi kaçak kimi resmi izinli kum ve mıcır ocaklarının aldıkları malzemeler nedeniyle oyulmuş, göletler oluşmuş, dere yatağının şekli ve akışı değişmiş. Bir de üstelik etrafına granit ve mermer kesme tesisleri de gelip mermer çamurlarını bu çaya atınca, onun üstüne de diğer sanayi atıkları da ilave olunca Fetrek Çayı yıllar boyu atık çayı haline dönüşmüş.
Bu durumu yıllardan beri bu yatağın ıslahından sorumlu DSİ yetkilileri de görüyor ve biliyor aslında! Ne zaman ki geçtiğimiz yıl Orman ve Su İşleri Bakanı Sn.Veysel Eroğlu alanı gelip gördüğünde, “Burayı derhal ıslah edin, buranın adı Sultanlar Vadisi olsun, bir cennet haline dönüştürün” deyince, DSİ kolları sıvıyor Sultanlar Vadisi yaratmak için! Sıvıyor da bu sefer de 'vur' deyince öldürüyor, sanki orada ne sanayi tesisleri, ne yüksek gerilim hattı, ne doğalgaz hattı, ne de yağmur suyu kanalı hiçbir şey yokmuş gibi mevcut altyapıları göz önüne almadan başlıyor bizim 50 yıllık Fetrek çayını Sultan vadisi yapmaya! Çözümü de yağmur suyu kanalları dahil ne varsa kapatıp yok saymak! Bu sefer civarında belki 30-40 yıldır faaliyette bulunan sanayi tesisleri başlıyor isyana; “Benim buradan yağmur suyu kanalım, yüksek gerilim veya doğal gaz hattım geçmekte siz bunu dikkate almadan projelendirdiniz, biz şimdi ne yapacağız” diye, tartışmalar gırla! Şimdi DSİ ile sanayi tesisleri çözüm arayışında! Bir yeri ıslah etmek, düzenlemek güzel ve doğru... Hatta bu alan için çok geç kalınmış bir proje ama bir projelendirme, düzenleme veya iyileştirme yaparken önce alanda neler var diye bakılmalı, alanın gerek fiziki, gerek biyolojik tüm unsurları tespit edilmeli, önce alanın envanteri çıkarılmalı, ilgili kurum kuruluşlarla mevcut alt veya üst yapı ne çalışmaları var o alanda diye bakılmalı, sonra alanla ilgili projelendirme ve faaliyetlere geçilmeli. İşte bir alanı yönetmek ve mühendislik bu noktada başlıyor.
Bürokraside kurumlar arası koordinasyon eksikliği hep sıkıntı! Belediye bir proje yapar, diğer kurum başka bir hat geçirir, aynı yer defalarca kazılır kapatılır ne yazık ki bunlara yıllar boyu alıştık! Bu konuda bir diğer örnek ise arıtma tesisleri! Yasal olarak İl Çevre Müdürlükleri yatırımcıdan arıtma tesisi yapmasını istiyor. Arıtmadan çıkan arıtılmış su bir yere deşarj edilecek haliyle! Bu noktada İl Çevre Müdürlüğü çoğu zaman DSİ veya Tarım Müdürlüğü'ne görüş soruyor. DSİ bir çok yerde, “Benim burada kurutma kanallarım veya kuruma ait yapılarım var” diyerek olumsuz görüş veriyor, Tarım Müdürlüğü ise Çevre Bakanlığı'nın Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği varken, kendisinin Su Ürünleri Yönetmeliği'ndeki daha katı ve sağlanması imkansız kriterlerinin sağlanmasını istiyor. Üstelik bu alanların su ürünleri üretimi ile ilgisi bile yokken! Bu durumda Çevre İl Müdürlüğü istediği için bir sürü para harcayıp doğaya atığını direk bırakmamak için çaba harcayan tesis sahipleri ne yapacağını şaşırıyor, kurumlar arasında pin pon topu gibi gidip geliyor, yazıktır günahtır!
Evet atık suların arıtıldıktan sonra doğaya verilmesi gereklidir ve bu bir yasal zorunluluktur ama bu yasal zorunluluğa riayet edip gereğini yerine getiren yatırımcıların da canından bezdirilmemesi, kurumların kendi içinde ortak bir çözüm yolu bulması gereklidir!
Bu arada Greenpeace plastik kökenli mikro granüllere karşı bir imza kampanyası başlatmış; “Amerika’da ve Kanada’da, plastik mikro taneciklerin kullanımı yasaklandı. Türkiye’de de bu zararlı plastiklerin kullanımı yasaklanmalı. Gerek olmadığı halde kozmetik sektöründe kullanılan mikro tanecikler, denizlerimize ve denizlerde yaşayan canlılara zarar veriyor. Her gün kullandığımız diş macunu ve yüz yıkama jellerine, gerek olmadığı halde zararlı plastik "mikro tanecikler" ekleniyor. Bu tanecikler filtrelenemeyecek kadar küçük oldukları için denizlere akıyor, deniz canlıları bu plastikleri yiyor ve bazı türler yok oluyor!” diyor.
Denizlerimiz ve deniz canlıları için, tüm dünyada mikro plastiklerin kullanımı yasaklanmalı.