Cumartesi günü hikaye, fıkra yazmaya başladığımdan bu yana sağolun sürekli destek oluyorsunuz.
Fıkra ve hikaye desteğinizle konu bulmakta hiç zorluk çekmiyorum.
Böyle olunca da genellikle o hafta memleketin haline uygun ya bir hikaye ya da bir iki fıkra alıyorum.
Birikenleri okuduğumda kahkahadan kırılacak derecede olanlara rastlıyorum.
Bu yüzden önce hepinize teşekkür.

***

Sonra haftanın fıkralarında sıra.
Alışverişten sonra evine dönen kadın, kocasını yatakta genç ve güzel bir kadınla yakalayınca dehşete düşer.
Ortalığı dağıtmaya kalkışacağı sırada kocası onu durdurur.
“Şöyle açıklayabilirim…” der.

***

“Eve dönerken bu zavallı kızı gördüm.
Çok yorulmuştu.
Onu arabama aldım.
Karnı da acıkmıştı, o yüzden onu eve getirdim ve senin buzdolabında unuttuğun rostoyu pişirdim.
Kızın ayakkabıları delinmişti.
Modası geçti diye artık giymediğin ayakkabılarından bir çift verdim ona.
Üşümüştü, o yüzden sana doğum gününde aldığım fakat rengini beğenmediğin için hiç giymediğin süveteri ona verdim.
Kızın pantolonu parça parça olmuştu, artık senin kalçalarının sığmadığı bir pantolonunu da verdim. Tam çıkmak üzereyken bana “Karınızın artık kullanmadığı başka bir şey var mı bu evde?” diye sordu.
Ve işte buradayız...”

***

Ve bizim Temel...
Dursun, Temel’e sormuş:
“Oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyebilirsin Temel?”
Temel duraksamadan “100 tane yiyebilirim” demiş.
Dursun basmış kahkahayı.
“Hadi oradan, yesen yesen bir tane yiyebilirsin. Ondan sonra orucun bozulmuş olur, gerisini oruçsuz yemiş olursun” demiş.
Bu espri Temel’in çok hoşuna gitmiş.
Bir gün sonra Temel yolda giderken Cemal’i görmüş ve hemen sormuş:
“Uşağum oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyebilirsin?”
Cemal biraz düşünmüş ve, “50 tane yiyebilirim” demiş.
Temel aldığı yanıta bozulmuş.
Cemal Temel'in halini görünce neden şaşırdığını sormuş.
Temel yüzünü ekşitmiş.
“Ha uşağum 100 tane deseydin sana müthiş bir espri yapacaktım da” demiş.

***

Kıssadan hisse:
İlk fıkrada ders çıkaracak bir şey ben de bulamadım.
İkinci fıkraya gelince.
Temel bu.
Ne desem boş...