Tüm dünyada ve Türkiye’de can almaya devam eden COVID-19’u daha iyi anlamaya ve yeni tedavi yöntemleri geliştirmeye olanak sağlayan ‘bradikinin hipotezi’, bilim dünyasında heyecan yarattı. Yeni hipoteze göre virüs, kilitsiz ikinci kat penceresinden sızdığı evin altını üstüne getiren; tüm kapı ve pencereleri ardına kadar açarak, suç ortaklarının hızla yağmalamalarını sağlayan bir ‘hırsız’ gibi davranıyor.

Jacobson ve arkadaşlarının eLife’ta yayımladığı hipotez, Tennessee’deki Summit adlı süper bilgisayara 17.000 genetik örneğin 40.000’den çok genine ait veri yüklenip, 2,5 milyardan çok genetik kombinasyon incelendiğinde ortaya çıkmış.

COVID-19 enfeksiyonu genellikle virüsün burundaki Anjiyotensin Dönüştürücü Enzim 2 (ACE2) reseptörleri yoluyla vücuda giriyor ve aynı reseptörleri bulunduran akciğer, bağırsak, böbrek ve kalp gibi birçok organa yayılıyor. Sistemi ele geçirerek ACE2 reseptör sayısını arttırıyor ve bu organlara ait belirtilere ve ölüme yol açabiliyor; ‘hırsız’ benzetmesinin nedeni bu.

Vücuttaki renin–anjiyotensin sistemi, bradikinin düzeyi dahil birçok yolla, kan basınç sisteminin düzenlenmesine yardım eder. Virüs, bazı reseptörleri duyarlı hale getirerek ve bradikinini parçalayan ACE düzeyini düşürerek, bradikininin aşırı artışına yani ‘bradikinin fırtınası’na yol açıyor. Hastalarda görülen ölümcül etkilerin birçoğundan bu artış sorumlu.

COVID-19 solunum sisteminden çok, damarları tutan bir hastalık. Geçirgenliği artan damarların sızıntılı hale gelmesinden en çok akciğerler etkileniyor; hem içi sıvı doluyor, hem de sızan bağışıklık hücreleri yangıya (iltihap) yol açıyor. Farklı bir mekanizma ile üretimi artan hyaluronik asit, sızan sıvı ile birleşince ortaya çıkan hidrojel yapısı akciğerleri dolduruyor. Akciğerler su dolu birer balona dönüşünce, solunum aşırı güçleşiyor ve basınçlı oksijen sağlayan ventilatörlerin etkisi bile kısıtlı kalıyor.

Bradikinin fırtınası’ COVID-19’lu bazı hastalarda gözlenen kalp ritim bozuklukları ve düşük kan basıncını; beyin damarlarında görülen sızıntı ve kan-beyin bariyerinin hasar görmesi sonucu oluşan beyin hasarını ve baş dönmesi, felç, bilinç kaybı gibi nörolojik belirtileri; tiroid tutuluşunu, ayak parmaklarındaki şişme ve morarmayı da açıklıyor. X kromozomunda yer alan bazı reseptörler, kadınlarda ölüm oranının düşük olmasını da kısmen açıklayabilir.

Araştırmacılar, virüsün bradikinin düzeyini yükselten ACE inhibitörü ilaçlar gibi davrandığını; bu ilaçların yol açtığı kuru öksürük, yorgunluk, kanda potasyum yüksekliği, tat ve koku kaybı gibi yan etkilerin COVID-19’da da gözlendiğini bildiriyor.

Bradikinin hipotezi’ kanıtlanmamış olsa da, hastalığın mekanizmasının anlaşılmasına katkı sağlarken, tedavide farklı bakış açıları sunmaktadır. Danazol gibi bradikinin düzeyini düşüren bazı ilaçların ve D vitamininin bradikinin fırtınasını durdurmada yardımcı olabileceği ve hasta ölüm oranını azaltabileceği düşünülüyor.

Hipotez özetle böyle. D vitamini düzeyi düşük COVID-19’lu hastalarda ölüm oranının daha yüksek olması da hipotezi destekliyor, ancak şu uyarıyı yapmalıyım: “D vitamini, yağda eridiği için fazla alındığında idrarla atılamaz ve vücutta birikerek, kalp ritim bozukluğu, tansiyon yüksekliği, böbrek taşı gibi ciddi tablolara yol açabilir; doktor kontrolünde ve gerektiğinde kullanılmalıdır.”

Öneriler

Yazın son günlerinde aşırıya kaçmadan güneşlenmenizi, sardalye, uskumru gibi yağlı balıkları yiyerek doğal yolla D vitamini depolamanızı ve iyi uyumanızı önerebilirim.

Özetle: “Güneş, balık, Ayvalık”