"İdari istikrar oluşturacak biçimde çok uzun zamandır bütün devlet okullarında ve hatta özel okullarda genç nesillerin anayasal vatandaşlık temelinde aidiyetini güçlendiren ve öğrencilerde değer oluşumuna katkı sunan ve her sabah ders başlamadan önce okutulması şeklinde uygulanan öğrenci andının kaldırılması, ancak bu değişikliği hukuka uygun kılacak bir bilimsel gerekçeye dayanması halinde olanaklıdır. Aksi tutum, idarenin sahip olduğu düzenleme yetkisini ve takdir hakkını hukuka uygun kullanmadığı anlamına gelecektir.."
Nokta.
İşte Danıştay 8.ci Dairesi'nin Andımız'la ilgili kararı.
Karar dersten de öte bir tokat niteliğinde.
Tokatın şiddetiyle sendelemiş vaziyette sağa sola saldırıyorlar.
Ne diyor Yüksek Mahkeme; Andımız öğrencilerin değer oluşumuna katkı sağlamaktadır diyor.
Siz bunu kaldırırken bilimsel bir gerekçeye dayanmadınız diyor.
Kararınız hukuka uygun değildir diyor.
Daha ne desin?
Mahkemenin söyleyemediklerine biz küçük eklemeler yapalım; Bu karar açılım-saçılım dönemlerinde alınan utanç verici kararlardan yalnızca biriydi.
Tek başına PKK'ya verilen bir ödün değildi.
Aynı zamanda emperyalizmin ve onun tetikçisi FETÖ terör örgütünün de desteklediği bir karardı.
Şimdi kıyameti koparıyorlar.
Neymiş yargı siyasete müdahale ediyormuş.
Bürokratik oligarşi devreye girecekmiş.
Sevsinler hukuka saygınızı.
Andımızın hangi cümlelerinden rahatsız olduklarını anlamak mümkün değil.
Bunu açık açık söylemekten de çekiniyorlar.
Türk olmak mı?
Doğru olmak mı?
Çalışkan olmak mı?
Hangisi bunları rahatsız ediyor?
Galiba en fazla rahatsız eden cümle şu;
"Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.”
Suçluların telaşı içindeler.
Türk milleti tüm engellemelere rağmen Büyük Kurtarıcı'nın gösterdiği hedefe durmadan yürüyecek.
Çabaları, debelenmeleri boşunadır. Kafalarındaki Türkiye'yi asla yaratamayacaklar...