3 gün sonra 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı nedeniyle çevre yazarı olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve dünya liderlerinin büyük saygı duyduğu Mustafa Kemal Atatürk’ün, bir çiftçiyle yaşadığı olay ve ölmeden birkaç gün önce manevi kızı Prof. Dr. Afet İnan ile bir diyaloğu yazarak anmak istiyorum. Anayasal hakları olan düşüncelerini söyledikleri için cezaevlerinde bulunan gençlerimizi unutmadığımızı ve biran önce özgürlüklerine kavuşmaları dileğiyle GENÇLİK BAYRAMLARI kutlu olsun.

Atatürk, yurt gezilerinden birinde, tarlasında çift süren bir çiftçi ile karşılaşır ve “Kolay gele, bereketli ola Ağa” der ve diyalog başlar. “Allah razı olsun Bey”, “Hayrola Ağa, öküzün tekine ne oldu?”, “Devlete vergi borcumuz vardı bey, icra kapımızı çalınca çaresiz kaldık koca öküzü satıp borcumuzu ödedik” büyük bir şaşkınlık yaşayan Atatürk bir müddet suskun kaldıktan sonra “Sağlık olsun ağa üzülme ” yanıtını veren konuşmasını kısa keser. Çiftçinin adının Halil Ağa olduğunu öğrenen Atatürk, yaveri Salih Bozok'u yanına çağırarak “Salih, yarın sabah git çiftçi Halil Ağa'yı bul, bana getir. Benim kim olduğumu sorarsa, bizim bey seni bir kahve içmeye çağırıyor dersin”. Ertesi gün Salih Bozok, Halil Ağa'yı bulur ve Atatürk'ün yanına getirir. Atatürk, çiftçiye dönerek “Halil Ağa, dün bana anlattığın şu öküzünü vergi borcunu ödümek zorunda kaldığın konuyu bir daha anlat” der.

ATATÜRK ÇİFTÇİYE ÇOK DEĞER VERİRDİ

Çiftçi sıkıla sıkıla tekrar anlatır. Atatürk kaşlarını çatarak İsmet Paşa ve Şükrü Kaya'ya dönerek “Arkadaşlar, biz İstiklal Savaşı'nı Halil Ağa'nın öküzünü icra yoluyla satalım diye yapmadık. Vatandaşı böyle mi koruyacağız? Gerekirse vergi borcu ertelenebilir. Köylünün çift sürdüğü öküzü elinden alınmaz. Bu konuşma üzerine, olayı fark eden Halil Ağa Atatürk'e dönerek “Sen Atatürk Paşamsın galiba, ne olur beni bağışla kusur ettim diye yalvaracak olur. Atatürk bir yandan tebessüm eder bir yandan da Halil Ağa'nın sırtını okşayıp “ Sana güle güle Halil Ağa, sen bizim gözümüzü açtın” der ve Halil Ağa'yı ayakta uğurlar. Eğer, bu güne kadar Atatürk zihniyetli yöneticiler bu ülkeyi yönetseydi, Türkiye’de tarımda dünyanın bir numarası olurduk. Türk çiftçisinin yaşadıkları sıkıntıları düşündükçe insan 103 yıl önce Atatürk’ün ne kadar büyük bir devlet adamı olduğunu daha iyi anlıyor.

Whatsapp Image 2025 05 16 At 09.40.01

MANEVİ KIZI AFET İNANDAN İSTEĞİ

Atatürk, yalnızca ülkenin kurtarıcısı, milletini özgürlüğe ve bağımsızlığa kavuşturan devlet adamı değil, aynı zamanda bir karış toprağın, bir tutam yeşilin önemini de milletine anlatmaya çalışan lider olmuştur. 87 yıl önce bu gün ebediyete göç eden Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü, rahmetle, saygıyla ve özlemle anıyorum. Prof. Dr. Afet İnan'ın anıları kitabından Atatürk‘ün sağlık durumu çok ağırdır. Dolmabahçe Sarayı'ndaki odasında bilinci kapalı yatıyor. Bir ara kendine geldiğinde, yatağın karşındaki duvarda asılı dört mevsim adlı tabloya gözleri takıyor ve başucundaki manevi kızı Afet İnan’a “Orman kenarına gidelim Afet. Her şeyi bırakalım. Şöyle basit bir ev, ocaklı bir oda. Çekip gidelim ormanlara. Hele ben bir iyi olayım da" diyerek ormanlara, doğaya ne kadar düşkün olduğunu özlemle dile getirmiş. Cumhuriyet döneminin en etkin gazetecilerinden ve Atatürk’e yakınlığı nedeniyle çok önemli olaylara tanıklık eden Falih Rıfkı Atay, yazdığı anı kitaplarında şöyle diyor; “Büyük önder çorak dağlarının ormanlaşması için bizzat uğraştı. Hemen, hemen her ağaçta hakkı vardır. Nerede birkaç söğüt görse pikniğe giderdi. Söğütözü, pek sevdiği köşelerinden biri olmuştur. Kendi ağzından bizzat dinlemiştim.

Whatsapp Image 2025 05 16 At 09.39.53

ATATÜRK ÜLKENİN AĞAÇLANDIRMASINA ÇABA HARCADI

Bir gün genelkurmay başkanı İsmet Bey’le Diyarbakır çöllerinde atla gidiyorlarmış. Mustafa Kemal demiş ki: “Çabuk bana yeni bir din bul. Ağaç dini. Bir din ki ibadeti ağaç dikmek olsun. Atatürk’ün doğayı, ağacı sevmesinin en belirgin örneklerinden biri Atatürk Orman Çiftliğidir. Yalova kaplıcalarının yeşil cennet diyarı çam ormanları atamızın katkılarıyla gerçekleşmiştir. Ankara Gazi Orman Çiftliği, Yalova Baltacı Orman Çiftliği, Tarsus Piloğlu Çiftliği, Silifke Tekir ve Şövalye Çiftliği, Dörtyol Portakal Bahçeleriyle Karabasmak Çiftliği de”. Ülke yönetenlere örnek olsun. Atatürk’ün, askerlik, liderlik ve devlet adamlığı konusunda gösterdiği başarıları defalarca yazıldı ancak çevre ve doğaya olan düşkünlüğüne çok az değinildi. Bir iğde ağacının kesilmesine, bir tayın ölümüne ağlayan büyük önder, bir çınar ağcının dalının dahi kesilmesine karşı çıkmıştır. Çünkü, Atatürk için hayatı boyunca çınarlar, kayınlar, meşeler, çamlar, salkım söğütler en kutsal değerlerdir.
YOL İÇİN KESİLEN AĞACA AĞLADI
Aslında yaşamı boyunca Atatürk ağlarken çok az görülmüş. İlki Çanakkale'de topçu atışı başladığı sırada olmuş. Bir diğeri ise çok az kişinin bildiği iğde ağacının kesilmesi nedeniyle. O günlerin Ankara’sı kurak, çorak bir yermiş. Çankaya'dan meclise gelirken yol üzerinde sadece ama sadece bir tek iğde ağacı varmış. Atatürk o iğde ağacının önünden geçtiğinde arabasını durdurur, iğde ağacına selam verirmiş, yanındakiler, "Aman Paşam ne yapıyorsunuz?" dediklerinde, "Eee o yediğim meyvenin, sığındığım gölgenin, soluduğum havanın bir neferi o. En az diğer neferler kadar bunun da selama hakkı var” yanıtını verirmiş. Bir gün yanında bulunan arkadaşına "İşte bu benim..." derken bir de bakıyor ki ağaç yerinde yok ve hemen arabasından iniyor "Ne yaptınız buradaki iğde ağacına", "Paşam yolu genişletmek için mecbur kaldık kestik" yanıtını alınca "Yahu bana soraydınız bu ağacı kurtaracak bir yolu mutlaka bulurdum" diyor ve çok üzgün arabasına biniyor. Şoförü ve arkadaşının yanında kendini tutamayıp hüngür hüngür ağlıyor. 

Whatsapp Image 2025 05 16 At 09.39.48

ULUSAL  ÇEVRE  ANDI
…renkli bir zemin üzerine çevrçeve içinde verilebilir
**Şimdiki ve gelecek kuşakların,
** Temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğunu düşünerek,
**Çevreye duyarlı kalkınmadan yana olduğunu bilerek,
**Doğal kaynakların ekonomik kalkınmanın kaynağını oluşturduğunu,
çevrenin korunması ve geliştirilmesinde,
**Bireysel katkı ve katılımın gereğine ve önemine inanarak,
**Çevresel değerlere sahip çıkıp, zarar verenleri uyaracağıma,
**Doğal kaynaklardan faydalanırken tutumlu davranacağıma,
**Sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda hareket edeceğime,
**Bu yönde iş birliği ve dayanışma anlayışı içerisinde davranacağıma,
**Çevre ve doğanın korunmasında herkese örnek olacağıma söz veririm.