Kıyısından yürü yolun
hatırası upuzun yatmaktadır
belki çiğneyip geçeceğin bir ölünün


Konuşma önünden geçerken
hiç olmazsa sen kesme
kalbi kırılmasın yarım kalmış sözünün


Vaz geçtim yap hepsini
koşarak geç yollardan
konuş çağlayanları kıskandırarak
kahkaha at ürpersin tarih ve coğrafya!


Yarım bırakanlara eklen, sevinsin gidenler
üstelik öteki yarısını da biz yitirmeden
öyle ya bir ülke ya tümden mezara döner
ya da doğar bıraktıkları miras aşkına
gözyaşlarıyla yoğrulan cümle küllerden


Tam ortasından yürü yolun
tam ortasından
ve konuşarak
gidenlerden geleceklerden
hayattan ve aşklardan
en insani kelamlar üreterek


Çünkü yürümedikçe
kaybolan bir harita
konuşmadıkça unutulan
bir dile benzer her memleket


***

Gelenekmiş, öyle derler. Biten yılın son yazısı, yeni yıla dair umutlu, uçucu, keyifli ve ışıltılı olmalıymış. Ya gelenek, gerçekten kopuk bir mavradır, ya da bize düpedüz “yalan söyle” demektedir. Oyun, şiir, deneme… Bu güne dek, yazdığım hiçbir yazının, bu kandırmacaya hizmet etmemesi için çabaladım. İyi yazarım kötü yazarım, onu okuyanlar takdir eder. Ama inanmadığım tek harfi bile, sizinle paylaşamam. Ne diyordu o sevdiğim şiar: “Halka yalan söylemek suçtur!” Yeterince işlenen bu suça yardım ve yataklık yapamam. Uçucu, keyifli ve ışıltılı, öyle mi? İyi de, “dışarıda kar yağarken, içeride bahar olmaz” diyeni ne yapacağız?

2015’e dair değerlendirmeleri, yeni yıla bırakıyorum. Şimdi asıl, vicdanımızla, ahlakımızla baş başa kalmanın tam zamanıdır. Kan içinde debelenmiş bir yılın son gecesidir 31 Aralık, hiç olmazsa bu işe yarasın. Bu düşüncelerin kışkırtmasıyla, birkaç gün önce yazdığım şiirimi size sunuyorum. Dileyen bir “armağan” olarak kabul etsin, dileyen bir yoldaşın “iç döküşü”. Bana gelince, böyle şeyler yazılmayacak bir yeryüzü ve bir ülke istiyorum.

2016’nın tek gerçeği biziz, yani geride kalanlar. Ecelsiz gidenlerin ardında, mahvedilmiş coğrafyanın üstünde, heder edilmiş tarihin kıyısında duranlar.

Ya insan gibi yaşayacağız, ya da insan olduğumuzu sanarak takvimi ve birbirimizi kemireceğiz. Karar vermek ve eylemek için, aynada kendimize, sonra da birbirimize bakacak yüzümüz olsun. Hayat yazsın, insana yakışır şiiri ve o şiir “insan” elinden çıksın.

İnsanlık mutlaka kazanacak. İşte bunu kimse unutmasın.