Muharrem İnce Cumhurbaşkanlığı seçimini şimdilik kaybetti. Fakat İnce, Türkiye’nin gönlünü kazandı. Umudun, birlikte yaşamanın meşalesini yaktı. Türkiye’nin her yerinde yaptığı mitinglerle coşkuyu artırdı, dokunmayı sağladı ve gençlerin umudu olduğunu gösterdi. Kim ne derse desin Muharrem İnce, partisi tarafından önü açılan yeni ve genç bir lider. Herkes gibi o da şimdilik kaybedebilir.
Kaybetmek, kazanmanın yolunun açılacağı yeni bir süreçtir. Seçim sonuçlarını Türkiye’nin 81 ilinde incelediğimde gördüğüm tablo şudur:
CHP, hiç milletvekili çıkaramadığı Orta Anadolu’nun 13 ilinden 13 milletvekili çıkarmayı başardı. Muharrem İnce, içtenliğiyle, sevecen duruşuyla halkın gönlünde bir iz bıraktı ve her kesimden hatırı sayılır oy topladı. Muharrem İnce, geleceğe umut olmuş. İnce hiç kuşkusuz geleceğin cumhurbaşkanı… Türkiye genelinde yüde 30’u aşan bir sonucu yakalamıştır. AKP, bu seçimde 7 puan kaybetti ve 49.5 olan oyları, 42.5’e düştü. 24 Haziran seçimi, Cumhur İttifakı için elbette bir başarıdır. Bunu kabul etmek gerekir. Erken koalisyon (Cumhur İttifakı) Recep Tayyip Erdoğan’ı yüzde 52 oranıyla cumhurbaşkanı yapmıştır. MHP’nin yüzd 10’u aşmasının temel gerçeği dünyada ve Türkiye’de milliyetçilik duygularının yükselmesi… 24 Haziran seçimleri adil koşullar altında yapılmamıştır. OHAL koşulları altında gerçekleştirilmiştir. Başta tüm medya kuruluşları olmak üzere, devletin bütün organları ve erkleri seçimde Sayın Erdoğan’ın yanında yer almıştır. Seçimlerin güvenliği konusundaki kaygılar her zaman olduğu gibi vatandaşın güvenini sarsmıştır. Yani vatandaş, verdiği oyun güven içinde partisine yansıdığı konusunda hep şüphe duymuştur. Seçimlerin güven içinde yapılmasını sağlayacak YSK artık toplumun gözünde güvensiz olmuştur. Bir vatandaş olarak, geçtiğimiz 16 yılda, yaşadığım ve sevdiğim bu ülkenin, gün be gün an be an biraz daha batağa saplandığını görüyorum ve bundan duyduğum acıyı yüreğimde hissediyorum. Emeklisi, işçisi, köylüsü, memuru, işsizi giderek yoksullaşan bir Türkiye tablosunu görüyorum. Belli kesimler arasındaki gelir dağılımı adaletsizliğinin patlama noktasına geldiğini görüyorum. AKP bu ülkeyi 16 yıldır yönetmekte. 16 yılda işsizlik büyümüş, ülkenin ekonomik gücü tükenmiş, üreten Türkiye, tüketen bir Türkiye konumuna getirilmiştir. Türkiye’nin ithalat yükü artmış, ihracat hacmi azalmıştır. Şimdi artık Türkiye yeni bir sisteme geçmiştir. Yürütmenin başında şimdi tek adam vardır. Devleti artık tek adam yönetecektir. AKP’nin bugüne kadar sürdürdüğü ve öngördüğü politikalar ‘bağımlı’ politikalardır. Bundan sonra da benim öngörüm şudur: Yeni sistemde de yine sömürü düzeninin daha ağır süreceğini, emeğin daha çok gerileteceğini ve halkın daha da yoksullaşacağını düşünüyorum. Ülkenin bu çıkmazdan kurtulmasını sağlayacak tek güç, yerleşik politikaları bir yana itip Türkiye’nin her bölgesinde güce tapan örgütler değil, kendini hissettiren, halkla bütünleşen, yeni şeyler düşünen, gücünü CHP’den alan, güçlü ve yeni bir anlayışa ve ruha sahip olan örgütler olacaktır. Bu ruh ve anlayış, emeğin yanında yer alacak halkçı politikalardan vazgeçmemektir. Bu ruh, halktan başka kimsenin önünde eğilmeyen Mustafa Kemal’in kurduğu CHP’nin ruhudur.