Türkiye’de son yıllarda çeşitli olaylarla ilgili 600'den fazla yayın yasağı getirildi.
Örnek mi?;
"Çorlu tren kazası, Ankara'da Rus büyükelçisine yapılan saldırı" gibi...
Her gün yayın ve erişim yasakları ile karşılaşıyoruz.
Medyanın bir kısmının objektif özgür haberciliğini önleme gayretleri sürüyor. 
Eleştirel gazeteciliğe asla tahammül yok!
Yafta hazır; "Vatan haini", "terörist" vs.
Saklananan, duyulması istenmeyen haberleri yazan gazeteciler için işsiz kalmak, kovulmak , işten bile değil.
Linç edilmek de cabası...

***

RTÜK; Fox TV, Halk TV, Haber Global gibi kanallara "toplumu kin ve düşmanlığa sevk ettiği" gerekçesiyle yayın durdurma cezası verdi.
Muhalif yayın kuruluşlarından TELE1,  para cezalarına abone oldu(!)
Yazdıklarından ötürü gazeteciler cezaevinde.
İşte Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Murat Ağırel, Hülya Kılınç...
Cumhuriyet muhabirleri adliyede ifadede.
FOX TV Sunucusu Fatih Portakal hakkında hapis istemiyle dava açıldı. 
Basın İlân Kurumu Sözcü Gazetesi’ne 22 gün, Korkusuz Gazetesi için 19 gün ilân kesme cezası uyguladı.
Saldırıya uğrayanlar...
Neticede; "suskun kalem" olunması isteniyor gazetecilerin...
Unutmadan...
Salgın nedeniyle gazete tirajları da yüzde 22 ile yüzde 60 arasında düştü!
Baskı,  sansür, otosansüre karşın -sayıları az da olsa- "Gazetecilikten başka işi olmamış" yürekli onurlu gazeteciler, medya kuruluşları tüm engellere rağmen kamuoyunu "doğru bilgilendirme" çabalarını sürdürüyor.

**

Türkiye, Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün(RSF) Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde bu yıl 180 ülke arasında 154. sırada yer aldı. 
Türkiye’yi, Ruanda, Özbekistan ve Kazakistan takip etti. 
Rapora göre ülkemizde internet üzerinden de sansürün arttığı vurgulanıyor.
Bianet'in verilerine göre geçen yıl 586 haber internette sansürlenmiş.
Bu istastik bilgilerde Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Basın Özgürlüğü Raporu'ndan;
-85 gazeteci cezaevinde
-Son bir yılda 37 gazeteciye fiziksel saldırı
-Sektörde işsizlik oranı yüzde 25-30 bandında
-103 gazeteci gözaltına alındı, 76 soruşturma açıldı."

**

Meslek Örgütüm,  İzmir Gazeteciler Cemiyeti(İGC) açıklamasından da bir bölümü alıntılayalım;
"Hep söylüyoruz, gazetecinin görevi ona söyleneni yapmak, yazmak, söylemek değil gerçekleri halkla buluşturmaktır. Gazetecinin görevi nabza göre şerbet verip her devirden nemalanmak değil her devirde başını eğmeden, kimseye minnet etmeden, çıkar için kalemini satmadan mesleğini yapan insan olmaktır.
Günümüzde yandaş ve muhalif basın ayrımı yapılması ve yasakların, yaptırımların, ödül ve cezaların bu ayrıma göre belirlenmesi hem mesleğimiz hem de ülkemiz adına utanç vericidir (...)
Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 16 yıldır son sıralarda olmamıza muktedirlerin farklı sese tahammül edememelerinin neden olduğunu uzun süredir yaşadıklarımızla öğreniyoruz. Tehdit, baskı, ceza ve yıldırma hareketleri ‘Demokles’in Kılıcı’ gibi gazeteciler üzerinde sallanmaya devam ediyor. ‘Sus!’ diyorlar, ‘eleştirme, bizim 'da dışında yazma, konuşma!
Oysa basın özgür değilse toplum da tutsaktır. Basın Özgürlüğü, demokrasinin koruyucusudur.
Bugün 3 Mayıs…
Dünya Basın Özgürlüğü Günü.
Gönül isterdi ki özgürce bayram gibi kutlayalım bugünü.
Gönül isterdi ki bu günlerde, halkın sağlığı, halkın doğru bilgilenmesi için gazeteciler cezalandırma korkusu olmadan özgürce görevlerini yapsınlar. Gönül isterdi ki özellikle yerel basın dört bir yandan kuşatılmamış, soluk alamaz hale gelmemiş olsun; tüm gücüyle halkın sesi olsun.
Bugün kutlayamasak da basın emekçilerinin ne korkutulduğu ne de kollandığı, görevini özgürce yapabildiği, günümüzü bayram gibi kutlayacağımız yarınlara olan inancımızla birlikte onurlu meslektaşlarımızın her daim yanında olacağımızı bir kez daha belirtiyoruz."

**
Basın Özgürlüğü, hayati bir ihtiyaçtır demokrasisi gelişmiş çağdaş toplumlarda.
Haber, haberci; özgür olmalı.
Gazetecilik suç değildir!

**
"Basın özgürlüğü, belki de özgürlük düşüncesinin giderek aşağılanmasından en çok acı çekmiş özgürlüktür." der
Albert Camus...
Bugün  "Basın Özgürlüğü Günü" mü dediniz?