1954 yılında tamamen kapatılan Köy Enstitüleri, Cumhuriyet'in örnek eğitim projesiydi. Özgün ve samimi bir çabaydı. Bu eğitim ve kalkınma seferberliğini yerle bir eden zihniyet, son yıllarda yerlerde sürünen eğitim sistemimizden pek de şikayetçi değil. Öyle olmasa cahile methiyeler düzen, cehalette feraset icat eden üniversite yöneticilerinin varlığından söz edebilir miydik!

Köy Enstitüleri, onu yok edenlere "Peki yerine ne koydunuz" diye sorulamayan, sorulsa da cevabı alınamayan büyük bir eğitim projesiydi. Savaşlar ve yoksulluklardan yorulmuş halkının çok büyük bir bölümünün, bırakın bilim, sanat ve düşünce üretmeyi, okuma yazma bilmediği yıllarda, üzerine örtülmüş ağır cehalet örtüsünü atmaya çalışan bir ülkenin ayakta kalma ve ilerleme çabalarının sembolüydü.

Köy enstitüleri, karma eğitim ortamında öğrencilerin temel derslerin yanı sıra müzik, sanat, edebiyat hakkında bilgi ve beceri sahibi olduğu, en az bir yabancı dil öğrendiği laik eğitim kurumlarıydı.

Karma eğitim ortamında öğrencilerin temel derslerin yanı sıra müzik, sanat, edebiyat hakkında bilgi ve beceri sahibi olduğu, en az bir yabancı dil öğrendiği laik eğitim kurumlarıydı Köy Enstitüleri. Bu özelliğiyle doğal olarak dini siyasetin doğal harcı yapan radikal islamcı kesimlerin hedefi haline gelmişti. Anadolu'da umut meşaleleri olan okullar kapatıldıktan sonra Türkiye'de eğitim her geçen gün biraz daha geriledi. Bu süreci anlamak, son iki yüz yılda, Cumhuriyet sonrasındaki son yetmiş yılda, özellikle de son yirmi iki yılda nereye savrulduğumuzu idrak etmek demektir.

PLANLARININ MİLADIDIR

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Yayınları arasında yerini alan Prof. Dr. Kemal Kocabaş'ın hazırladığı ve 18 yetkin imzanın yazılarıyla katkıda bulunduğu 'Köy Enstitüleri', iç burkan bir nostaljiyle o günlere götürüyor insanı. Kökü 200 yıl öncelerine dayanan ve Cumhuriyetle birlikte ivme kazanan aydınlanma çabalarının simgesi olan Köy Enstitüleri'nin kapatılması, yetmiş yılda nüfusunun çoğunluğu büyük şehirlerin varoşlarına hapsedilmiş, ısrarla ikna ve teskin edilmiş, susturulmuş milyonların oyuyla şekillenen siyaseti ve seçilen siyasetçilere mahkum etmiştir bizi. İki dönemi yeterince kıyaslarsanız, çaresizliklerini 'kaderimiz buymuş' diyerek karşılayan yığınların ne amaçla yaratıldığını da anlarsınız. Çalışıp üretmeye, emeğinin karşılığını talep etmeye değil, sadakaya, lütufa, avantaya ve küçük Ramazan kolilerine muhtaç hale getirilmiş kuşakları yetiştirme planlarının miladıdır bu enstitülerin kapatılması.

HER KUŞAK ÖNCEKİNİ ARATTI

Planlanmış, teşvik edilmiş ve göz yumulmuş göç dalgaları sonrasında şehrin varoşlarında, atmış yetmiş kişilik sınıflarda suskun ve cahil bireyler olarak yetiştirilen 10 milyonlarca gencin şaşkın kinizmi, aslında yıllar öncesinden hesaplanmış Orta Doğu usulü post modern köleleştirme hesaplarının acı ve çürük meyvesidir. En aklı başında olduğunu iddia edenlerimizin bile analitik düşünce yeteneğine sahip olamamasının, en basit sebep sonuç ilişkilerini bile çözümlemekten uzak yetişmişliğimizin nedenidir bu okulların yerine inşa edilmiş eğitim sistemi.  Bazen kazançlar ve başarılar değil hayatın kayıpları ve yenilgileri anlatır hakikati. Önü kesilmiş eğitim devrimimize bu açıdan da bakmak gerek. Görselliği ve dönemi yansıtan ilginç fotoğraflarıyla da göz okşayan 'Köy Enstitüleri' başarılı bir derleme. 568 sayfalık kitap, ülkenin dört bir yanında hizmet vermiş 21 Köy Enstitüsü'nün nasıl kurulduğunu, yoksul köy çocuklarının nasıl sanat ve bilim ve beceriyle buluşturulduğunu merak edenler için zengin bir kaynak.

Köy Enstitüleri / Hazırlayan Kemal Kocabaş / İBB Yayınları

2 Arturonun Adası

Morante'den bir büyüme hikayesi

İlgisiz babası, köpeği ve küçük kayığıyla Procida Adası’ndaki şaşalı devirlerini geride bırakmış köhne evde yaşayan Arturo, gündüzleri adanın yeşil kırlarında avarelik edip akşamları kitaplara gömülerek vakit geçirmektedir. Ancak bir gün babası evlenip de mutlak bir biçimde kendisinden uzaklaşınca hayatın zannettiği gibi bir cennet olmadığını ve kendisini zorlu ve endişe yüklü bir geleceğin beklediğini fark eder.

Arturo’nun Adası/ Elsa Morante/ Can Yayınları

Necip Mahfuz'dan fantastik öyküler seçkisi

Çağdaş Arap edebiyatının en önemli yazarının beş öyküden oluşan bu öykü derlemesi, onun zengin edebiyat anlayışının bambaşka bir yüzünü yansıtması bakımından çok önemli. Mezarında rahatsız edildiği için öfkeyle uyanan bir mumya... Oğlu ve yakınları tarafından ihanete uğrayan firavun... Sürgün edilen erdemler ve hırs! Necip Mahfuz'un ilk dönemöyküleri, Antik Mısır'ı tarihi karakterler, kadim metinler ve şiirleri günümüze taşıyor.

Mumyanın Uyanışı/ Necib Mahfuz/ Can Yayınları

Kral Cador'un unuttuğu sihir

Kız Kardeş Şarkısı, folklorik-fantastik romanlara meraklı okurları hayal kırıklığına uğratmayacak öyküsüyle dikkat çekiyor. Eski Dumnoni krallığında bir sihir vardı. Kral Cador'un zamanla unuttuğu bir sihir. Kralın üç çocuğunda istekler ve türlü yeteneklerle tezahür eden, Britanya'nın kaderini belirleyecek bir sihir. Riva bütün yaralarını iyileştirebiliyordu, Keyne olduğu gibi kabul görmek için savaşıyordu, Sinne'nin derdi ise dünyayı keşfetmekti.

Kız Kardeş Şarkısı/ Lucy Holland/ İthaki Yayınları

Ergenlik çağını anlamak

Ergen ve Ayrılık yalnızca alanın uzmanlarına değil, ergenlerle çalışan öğretmenler, eğitmenlere ve anne babalara da hitap ediyor. Kitap, yazarının bizzat dahil olduğu klinik uygulamalardan yola çıkarak, erginlikte yaşanan yas, ayrılık, nesnenin kaybolması, ölüm korkusu gibi deneyimlere odaklanıyor. Yazarın okuruna verdiği en önemli mesaj ise şu: Ergenlik sürecindeki en temel sorun, bir 'kendine doğuş alanı ve zamanı yaratmak' meselesidir.

Ergen ve Ayrılık/ Isée Bernateau/ Yapı Kredi Yayınları

Kiev Knezliği'nden modern Rusya'ya

Ülkenin bin yıllık tarihine yeni bir yaklaşım getiren kitap; Rusların her daim çağın ve coğrafyanın değişen gereklerine ayak uydurmaya çalışan, kendi öyküsü üzerine tekrar tekrar düşünen bir ulus olduğuna vurgu yapıyor. Kitap, Kiev Rus Knezliği’nin 10'uncu yüzyıl başlarındaki kuruluşundan Putin’in Ukrayna’yla savaşına kadar, Rusya’nın yaşadığı uzun tarihsel sürecin arkasındaki anlatıları araştırıyor.

Rusya’nın Öyküsü/ Orlando Figes/ Yapı Kredi Yayınları

Dayatılan teslimiyetçilik ve kadın olmak

Manon Garcia'nın kitabı, kadın meselesine çok farklı bir açıdan bakıyor. Kadının bilinç düzeyi ne olursa olsun ilgi odağı haline gelmekten bir biçimden hoşlandığı iddiasıyla yola çıkan Garcia, 'kadınların erkeklere teslimiyet haline' odaklanıyor. Yazar, yaşanan kadınsı kafa karışıklıklarını, felsefeyle ve bilhassa Simone de Beauvoir’ın felsefesiyle ele alıyor, kadına dayatılan teslimiyet meselesinin sebep ve sonuçlarını irdeliyor.

İtaat Etme: Kadınlık Üzerine Bir İnceleme / Manon Garcia / Minotor Kitap

Fiziksel evrim sosyal hayata nasıl etki eder

İnsan türünü fiziksel olarak değiştiren evrim, insan davranışlarını da etkilemiş midir? Bu soruyu cevaplamak üzere yola çıkan çalışma, evrimsel psikoloji, sosyal hayatı etkileyen, evrimsel dinamiklerin izini sürüyor. Gündelik hayatı sürdürme, yemek yeme, cinsellik, evlilik, statü ve servet edinme, iktidar, siyaset, şiddet, ırk, etnik köken, din ve sanat gibi konularda insan davranışlarının tarihi ve evrimsel boyutları üzerinde duran ilginç bir kitap.

İnsan Doğası ve Toplumun Evrimi / Stephen K. Sanderson/ Bilgi Üniversitesi

Çıraklıktan ustalığa Thomas Mann

1893-1912 yılları arasında kaleme alınan, aralarında “Küçük Friedemann”, “Tristan” ve bu kitaba adını veren “Zor Saat” gibi ünlü örneklerin de bulunduğu 23 öyküden oluşan bu seçki, verdiği okuma zevki bir yana, ünlü Alman yazarın edebiyat anlayışının edebi gelişimini izlemek açısından da çok önemli, Mann'ın bu öykülerindeki ortak temalar ise “kendinde olmayana sahip olma arzusu” ve “sanatçının çektiği acılar” olarak özetlenebilir.

Zor Saat / Thomas Mann / Can Yayınları

Ünlü şairden gotik korku romanı

St. Irvyne ya da Gül-Haçlı; bir Romans, İngiliz edebiyatının ünlü şairi Shelley’nin henüz 18 yaşındayken kaleme aldığı gotik korku romanı, Oxford Üniversitesi’nden Bir Beyefendi imzasıyla 1811’de yayımlanmıştır. Şiirlerinin gölgesinde kalmasına rağmen Shelley’nin dehasını yansıtmasıyla dikkati çeken ve gotik korku tarzının sınırlarını zorlayan St. Irvyne, İngiliz edebiyatının en romantik şairinin yazdığı iki romandan biridir.

St. Irvyne / Percy Bysshe Shelley / Everest Yayınları