Benim öldü.. Kör oldum.. Aldılar, yıkadılar, gömdüler.

Ben ne son kez görmeye gidebildim morga, ne de vedalaştım.. Gözlerim kanayana kadar ağladım . Günlerce ağladım...Hatta başka bir erkek için bu kadar çok ağlarsam yanlış anlaşılır dedi biri... O gün bitti benim için o biri.. Sen olsan kızma derdin.. 

Bir hafta önce konuşmuştuk, buluşacaktık ama ben erteledim.. Zaten görürdük birbirimizi illaki... İki yıl görmesek de görüşünce kaldığımız yerden devam ederdik.. O gün öğrendim hiçbir şeyi ertelememek gerektiğini.. Çok karışık bir dönemimdi..
Aklımın ucundan geçmezdi senin ölebileceğin.. Çünkü sen hep oradaydın.. Ne zaman üzülsem, ne zaman zorda olsam gelirdin, arardın... 
Bir gün akşam ağabeyimden gelen telefonda duydum.. "Sezai öldü" dedi... Olamazdı, sen ölemezdin.. Senin bizi bırakma ihtimalin yoktu.. Belki isimler benziyordu.. 

Saçma sapan bir trafik kazasında, kolun kırık hastanede yatarken, iç kanama geçirdiğini anlayamadıkları için ölemezdin.. Ölmemeliydin.. Daha görecek çok yerin, öğrenecek çok şeyin ve düzeltmek için mücadele edeceğin günler vardı.. Nefret ettim her şeyden.. Bu kadar kötü insan nefes alırken, senin gitmiş olman en büyük adaletsizlikti!
Bir bahar sabahı paylaştığın son fotoğraftaki o beyaz güvercin gibi uçtun gittin.. Mezarına 3 yıl sonra gelebildim..
İçinde uçup gitme isteğin hep vardı fakat böyle gidebilme ihtimalini hiç düşünmemiştim... Seninle aynı gün olan doğum günümü kutlamaya utandım.. 

Aylarca anneni arayamadım, yanına gidip destek olmaya çalışmadım, özür dilerim.. En son gördüğümde hiç bir cümlenin, hiç kimsenin anneni teselli edemeyeceğini anladım.. Ve hala yas tutuyor.. Eşinle bir süre görüştük, hala çok seviyorum onu ama hayat çok müsaade etmedi arkadaşlığımızı devam ettirmeye.. Hep mutlu olsun.. 

Senden sonra çok şey değişti.. Gezi Parkı için direndik günlerce.. Olsaydın beraber türküler söylerdik Kordon’da biliyorum.. Mücadeleden vazgeçen varsa önüne geçerdik.. Soma’da kaybettiğimiz maden işçileri için birlikte mücadele ederdik… Görüyorsan eğer bizi çok üzülmüşsündür, biliyorum.. Ülkede olan bunca kötülüğe kahrolurdun ama beraber direnirdik… Bir deprem felaketi yaşadık, yaşıyor olsan acıdan kahrolurdun ama beraber yardım ederdik oradaki insanlara, biliyorum..

Sen gittikten sonra daha da kötü oldu dünya… 
Üniversitedeki bahar şenliğine gelebilmem için Server’i ikna edip ardından seni eve biz taşımıştık… İlk bahar şenliğini senin sayende görebilmiştim.. Teşekkür ederim..  Zaten bir daha da hiç o zamanlar gibi güzel olmadı şenlikler..
İlk gençlik yıllarımda yaşadığım her zorlu süreçte hep yanımda olduğun için,
İlk defa bir türkü bara götürdüğün için,
Bana platonik aşık olan o çocuğun kulağına bağıra bağıra türkü söyleyip, korkuttuğun için,
Üniversitenin önemini bana anlatıp, hayatımın farklı bir yön almasını sağladığın için,
İyi bir insan olmanın erdemlerini bana anlattığın için,
Varlığın için…
Ve sayamadığım daha bir çok şey için çok teşekkür ederim.. 

Şanslıyız ki kısada olsa seni tanıdık, sevdik ve senin tarafından sevildik…
Seni her geçen gün daha çok özlüyoruz… Umarım huzurlusundur gittiğin yerde…

Çılgın zamanlarda yaşamak bize düştü,
Ölümün acımasızlığı her zamankinden beter…
Gidenler, gelenler, düşenler….
Ah zamanın sonsuzluğunu anlamayanlar.
Düştük yola, güzel şeyler bulmak umuduyla, ışıklarıyla büyük şehirler yol oldu bize..
İz sürdük yalnızlığa..