İyi şair, iyi yazar ve iyi çevirmen olmanın bütün özellikleri ondadır.

Tam 65 yılın birikimiyle yazar, yazar, yazar!..
Aydın hareketleri içinde sorumluluk alarak yazar!
“Alnında duyduğu ışığı” topluma yansıtarak 
yazar Ataol Behramoğlu !..
Çizgisinden ve coşkusundan bir şey yitirmeden yazıp çizer...
"Şiirin Kanatlarında Bir Adam" da derler Ataol Behramoğlu'na.
Dünya Şairimiz Nazım Hikmet’ten sonra şiirleri yabancı dile en çok çevrilen Türk şairdir...
Rus dilinden Türkçe ’ye yaptığınız Puşkin, Çehov, Gorki, Turgenyev ve daha nice çevirileri vardır.

**
Şiir eleştirmenlerine göre işte Ataol Behramoğlu;
"Türkçenin duruluğunu en iyi kullanan şairlerimizden biridir. 
Ülke, doğa ve insan sevgisiyle eserlerini harmanlamıştır.
 Türk aydınlanmasının taşıyıcılığını üstlenmiştir hep. Edebiyatın sınırlarını aşmış ve çevirileriyle o sınırların dışına okurlarının da erişmesine köprü olmuştur. Bizleri bambaşka şairlere götürür yıllardır…"

**
Genç şairlerce de çok sevilen bir dost,
bir ağabeydir.
Sevecen, hoşgörülü, yaklaşımcı, yabancı dil zenginliğiyle kendisini donatmayı bilmiştir.’
Şair-i Azam'dır o
(ülkenin halen en büyük şairi anlamındaki isim tamlaması)
Nâzım Baba
ülkesinin şairidir o! 
Ne büyük onur...
Ne büyük keyif sizinle yan yana olmak, elinizi omzumda görmek!
İyi ki varsınız Ataol Abi.
Çok çok teşekkürler...

**
“Aşk İki Kişiliktir” ve “Ben Ölürsem Akşamüstü Ölürüm.” ,"Bu Aşk Burada Biter", "On Ayrılık Şiiri", "Ne Çok Hain", "Kendime ve Herkese Sorular", "Düello" en sevdiğim şiirleri arasındadır...

**
Ve işte o mükemmel şiir;
"Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var”;
 "Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya
Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına

İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın,
ırmaklara, göğe,
bütün evrene karışırcasına,
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana..."

**
Yazıya, şiire adanmış bir ömürdür
Ataol Behramoğlu...
Ben de Ahmet Erhan'ın ona ithafı dizelerle sonlayayım yazıyı;
"Severim Ataol Behramoğlu’nu/ Gözlüğünün camlarına dünya üşüşürken..."
Nice nice yıllara, sağlıklı yaşlara...