Bir bayramdan akılda kalan ne olmalı?
Aile ile birlikte olunan ve yaşın kaç olursa olsun seni küçük bir çocuk gibi güvende ve tasasız hissettiren anlar...
Eski dostlarla yeniden kaynaşılan, mesafelerin çabucak kapandığı buluşmalar...
Sık sık kahkahalarla bölünen sohbetler...
Bayram denilince, böyle şeyler gelmeli insanın aklına.
Zaten bayramlar ne için var ki? Birlikte olmak, dayanışmak, daha çok gülümsemek, sahip olduklarına bakıp şükretmek için kutluyoruz biz bayramları.
* * *
Ama bu bayram benim aklımda maalesef kötü kareler kaldı.
Bayramı zaten Van'da meydana gelen patlama haberi ile açmıştık. Daha ilk günden tadımız kaçmıştı, yüreğimiz yanmıştı.
Ailelerle, dostlarla bir araya gelip o tadı yakalamayı umduk, “biraz teselli buluruz” dedik.
Ama kaçamayacağım bir görüntü vardı ki; bu bayram bir kez daha beni hayattan usandırdı, insanlığımdan utandırdı!
Mini minnacık.... daha anne karnındaki gelişimini tamamlamamış kuzular.... Kan revan içinde yerde yatıyor. Dünyaya gözlerini açma şansları olmadı. Çünkü anneleri kurbanlık olarak satıldı.
Onu satan satıcıda vicdan yok. Zira hayvancılıkla uğraşan birisinin bir hayvanın hamile olduğunu farketmemiş olması imkansız. Yani bile bile hamile hayvanı satmış kurbanlık diye!
Kurbanlık olarak alanlar da bir güzel kesmişler koyunu. “Aslında koç olmalı” dememişler. Karnı neden bu kadar şiş diye de sorgulanmadı herhalde... “Ooh eti de bol” diye düşünüldü belki de?
Bayramdan aklımda işte bu kan donduran kare kaldı.
Bu ibadet midir şimdi?
Allaha ne kadar yakınlaşılır böyle bir adakla?
Ne kadar sevaptır bunu yapmak?
Böyle bir manzara sonrası o etler nasıl boğazdan geçer bir de, bunu da sormalı?
* * *
Bir başka kare daha vardı sosyal medyada dolaşan... Kesik bir koyun başı... Gözleri hala açık, yerde yatıyor. Bir çocuk eğilmiş, elinde su kasesi, hayvanın ağzına doğru tutmuş. Çocuk kalbi öyle sevgi ile dolu ki, öyle saf ki aklı hala, “Su versem iyi olur mu” diye düşünüyor. İyi olsun istiyor.
Ne kadar büyüse de hep kalbi çocuk kalsa insanların... Ne güzel olurdu dünya.