İnsanlık tarihi sürecinde dünya birçok afetle karşı karşıya kaldı. Bunları ikiye ayırmak gerekli; doğal afetler, insanların kendi yarattığı afetler. Sel, heyelan, deprem gibi doğal afetlerin oluşumunun bir bölümünün temelinde de insanların öngörüsüzlüğü, yeterli önlemleri zamanında almaması yatmaktadır.

Ateşin, tekerin bulunmasından bu yana insanın ve ülkelerin evriminde çıkar hesapları hep
ön plana çıkmış, bunu sağlamak için çeşitli aparat ve yöntemler kullanılmıştır. Savaş da bunlardan biridir.

İlk önce toprak kazanmak için yapılan savaşlar daha sonra sanayi, beyin göçü, teknoloji, bilim, fen, yeni keşifler, din, kültür için yapılmıştır. 1'inci ve 2'nci dünya savaşları, Mısır'da Kral Faruk'un devrilmesi, Cezayir, Vietnam, Libya'daki iktidar değişimleri, Afrika'da batı ülkelerinin kurduğu "koloniyel" sistem daha fazla güç kazanmak için ülke yönetimleri ve onları yönlendiren "çıkar lobileri"nin ihtirasları sonucu oluşmuştur. Afganistan'a giren Rusya' ya, daha sonra aynı işlevi üstlenen ABD'ye bir tepki gösterilmemiş, kimyasal silah bahanesiyle Irak'a saldıran ABD (ve kuzenleri İngiltere, Kanada) yanlış istihbarat deyip "özür" dilesede bir milyon kişi ölmüş, Suriye'de ve Irak'ta PKK'yı destekleyerek stratejik ortaklığın (!) ne anlama geldiğinin örneğini vermiş ve hala bu desteği sürdürmekte olan ABD, Libya'da Kaddafi'yi linç ettirmiş, Hollanda askerlerine emanet edilen Kosava'da ve Bosna'da Sırpların yaptıkları katliama göz yumulmasına, Karabağ'ın Ermeniler tarafından işgali ve soykırımına görmezlikten gelinmesine hiç bir ses çıkarmayan "Demokrasi Havarisi" ABD ve Batı, şimdi de Ukrayna'yı yalnız bırakmışlardır.

Yaptırımların ne kadar etkili olacağını zaman gösterecektir. Bu aşamada iki önemli gelişme oldu. Birincisi Putin'in Çin Başkan'ı Çi ile görüşerek Şahangay Beşlisi'nin desteğini sağlaması ve onlara Pasifik ve Hint Okyanus'unda gelişebilecek politikalara (Tayvan, Singapur, Seylan) destek vereceğini belirtmesi, ikincisi ise uzay teknolojisi için gerekli olan uranyum, toryum, bor, palladyum gibi madenlerin çok fazla değer kazanması ve bunlara sahip olma hırsının artması.

Ukrayna şu anda sel felaketine uğramış bir ülkeyi andırıyor. İnsanlar can güvenliklerini korumak, kışı geçirmek ve ısınmak için selin getirdiği çalı çırpıyı toplamak uğraşı içerisindeyken bir takım ülkelerde "pusuya" yatmış, yeni kurulacak dünya düzeninde KÜTÜK kapma arayışına girmişlerdir.

Türkiye'nin dikkat etmesi gereken BM ve NATO'nun işlevini yitirdiğini gösteren bu gelişmeler çerçevesinde kıyılarımıza iki kilometre uzaklıktaki Meis Ada'sını ABD ve Batı'nın desteği ile silahlandıran Yunanistan'ın aynı destekleri sağlayarak kara sularını 12 mile çıkarmaya kalkışmasıdır. Pusudaki Yunanistan'ın gözüne kestirdiği "Kütük" budur.

Özellikle çocuk ve kadınların gözyaşlarının akmadığı bir dünya için çıkar hesaplarını bir tarafa bırakıp BARIŞ sağlanmalıdır. Geç kalınırsa insanlık kendi elleriyle hazırladığı bir felaketle karşı karşıya kalacaktır. Unutmayın, geç kalan teselli, önlem idamdan sonraki affa benzer.