Bir bilge kişi, çölde öğrencileriyle otururken demiş ki;

“Gece ile gündüzü nasıl ayırt edersiniz? Tam olarak ne zaman karanlık başlar, ne zaman ortalık aydınlanır?”

Öğrencilerden biri atılır.

“Uzaktaki sürüye bakarım demiş, koyunu keçiden ayıramadığım zaman akşam olmuş demektir.”

Başka bir öğrenci söz almış ve “Hocam, incir ağacını, zeytin ağacından ayırdığım zaman, anlarım ki sabah başlamıştır” demiş.

Bilge kişi, uzun süre susmuş.

Öğrenciler meraklanmışlar ve “Siz ne düşünüyorsunuz hocam?” diye sormuşlar.

Bilge kişi şöyle demiş;

“Yürürken karşıma bir kadın çıktığında, güzel mi çirkin mi, siyah mı beyaz mı diye ayırmadan ve yine yürürken önüme çıkan erkeği, zengin mi yoksul mu diye bakmadan, milletine, ırkına, dinine aldırmadan, “kardeşim” sayabildiğimde anlarım ki sabah olmuştur, aydınlık başlamıştır…”

***

Yıllardır aynı şirkette çalışan genç işadamı, patronundan artık bir zam istemeye karar vermişti. Evden çıkmadan önce bu durumu karısına anlattı.

Gün boyunca kendini çok gergin ve geleceği için endişeli hissediyordu.

Çünkü patronu zam teklifini kabul etmezse belki işinden bile olabilirdi.

Nihayet öğleden sonra tüm cesaretini toplayıp patronunun yanma çıkmaya karar verdi ve patronu zam yapmayı kabul ederek genç adamın çok mutlu olmasına neden oldu.

***

Büyük bir sevinçle eve gelen adam, muhteşem bir sofranın onu beklemekte olduğunu gördü.

En iyi yemek takımları ve şamdanlar masadaki yerini almıştı.

Nefis yemek kokularını içine çekerken ofiste birlikte çalıştığı arkadaşlarından birinin eşini arayıp güzel haberi müjdelemiş olduğunu düşündü.

***

Karısını mutfakta yemek için son hazırlıkları yaparken buldu ve mutlu haberin tüm ayrıntılarını hevesle anlattı.

Karısının hazırladığı harika sofraya oturmadan önce birbirlerine sıkıca sarıldılar ve dans ederek tüm evi dolaştılar.

Tabağının hemen yanında özenle yazılmış bir el yazısıyla şu notu buldu.

“Tebrikler sevgilim. Bu zammı alacağını biliyordum. Bu özel yemeği, seni ne kadar sevdiğimi ve her zaman yanında olduğumu göstermek için hazırladım.”

***

Daha sonra tatlı servisine yardımcı olmak için karısının arkasından mutfağa ilerlerken yerde karısının cebinden düşen bir başka kart buldu.

Yerden kartı aldığında şu sözleri okudu:

“Zammı alamadığın için üzülme... O zam senin hakkındı ama belki bir dahaki sefere. Bu özel yemeği seni ne kadar sevdiğimi ve her zaman yanında olduğumu göstermek için hazırladım.”

***

Kıssadan hisse:

Bir;

Güzel, çirkin, erkek, kadın, fakir, zengin bizim yarattığımız kavramlar.

Onları aşıp, insan olduğumuzu anlayabildiğimizde mutluyuz.

Ruhumuz aydınlığı ancak böyle bulur...

İki;

İnsan dünyaya hangi bakış açısından bakarsa, dünyayı o bakış açısının gerektirdiği gibi görür.

Mutluluk, başarının da başarısızlığın da içinde vardır...