Tükettiğimiz hazır tatlı içecek ve yiyeceklerin çoğunda bulunan, Türkiye’de sıklıkla ‘nişasta bazlı şeker’ denen yüksek fruktozlu mısır şurubunun (YFMŞ) içinde cıva bulunduğunu; bu ağır metalin çocuklarda metabolik süreçleri bozarak, nöronların yapısını değiştirebildiğini ve bu yolla zeka geriliğine, otizme, davranış bozukluklarına ve öğrenme güçlüğüne yol açabildiğini biliyor muydunuz?

Erişkinlerde ise uzun süre boyunca alınan cıvanın Alzheimer, multipl skleroz, kronik yorgunluk sendromu, kısırlık gibi birçok hastalıkla ilişkili bulunduğunu; uykusuzluk, depresyon, sinirlilik ve konsantrasyon güçlüğüne yol açabildiğini de belirtmeliyim. Bunlar YFMŞ’nin az bilinen zararları…

YFMŞ’nin Bilinen Zararları

Sağlık Bakanlığımızın geçen yıl oluşturduğu Bilimsel Kurul, YFMŞ’nin karaciğer yağlanması, siroz, gut, insülin direnci, şeker hastalığı, şişmanlık, kalp ve damar hastalıklarına yol açabildiğini rapor etti. YFMŞ’nin ayrıca, depolama sırasında düzeyi yükselebilecek hidroksimetil furfural ve içerdiği doğal olmayan bazı oligosakkarit ve şekerler aracılığıyla kanser gelişiminde etkili olabileceği de bildiriliyor.

Neden ‘Nişasta Bazlı Şeker’ Denmemeli?

YFMŞ lobileri, ürünlerinin adının içinde ‘şeker’ sözcüğünün yer almasını çok isterler ki böylece tüketici, YFMŞ’nin doğal şekerden çok farklı olduğunu algılayamasın. Bu isteklerine ABD’de ulaşamadılar; çünkü Gıda ve İlaç Kurulu, YFMŞ yerine ‘nişasta bazlı şeker’ veya ‘mısır şekeri’ gibi terimlerin kullanılmasını, tüketicinin bu durumda ürünü doğalmış gibi algılayabileceği gerekçesiyle, kabul etmedi. Oysa aynı lobi Türkiye’de bunu başardı; ürün halk arasında genellikle bu adlarla biliniyor.

YFMŞ’nin Doğal Pancar Şekerinden Farkları

Pancar yıkandıktan sonra dilimlenip önce şerbet, ardından lapa haline getiriliyor; lapa soğutulup kristalleştiriliyor. Yani pancar şekeri neredeyse tamamen ‘doğal’. YFMŞ üretiminde ise mısır öğütüldükten sonra, karbonhidratları parçalamak ve elde edilen şekerleri fruktoza dönüştürmek için özetle, önce asit eklenip, ardından, bazıları yüksek ısıl ortamda, alfa-amilaz, glikoamilaz, ksiloz izomeraz gibi birçok enzimle karşılaştırılıyor. Yani YFMŞ kesinlikle ‘doğal değil’, modifiye. Wikipedia’da “bu işlemler sırasında cıva klorürün (0,01M) kullanılması zorunludur”, gıda mühendisi Doç. Dr. Karaoğlu’nun bilimsel derlemesinde “ABD’de incelenen 20 YFMŞ’nin 9’unda 0,065 ile 0,570 μg/g oranında cıva saptanmıştır” bilgileri yer alıyor.

Şeker İhracatından Şeker İthalatına

“Yapmayın, etmeyin” dedik ama AKP, geçtiğimiz yıl 25 şeker fabrikamızdan 14’ünü özelleştirme kapsamında ihaleye çıkardı ve 10’unu sattı. Ve 1 yıl sonra Rusya, tarihinde ilk kez, Türkiye’ye şeker ihraç etti. İçimden bir ses, tüm bu süreçte YFMŞ lobisinin önemli etkisi olduğunu ve geçen yıldan bu yana farkında olmadan daha çok YFMŞ tükettiğimizi söylüyor.

Öneriler

Şeker pancarı üreticileri, ülkeyi yönetenlerin YFMŞ Lobisi’nin yanında yer aldığını, iktidar değişmediği sürece, sorunlarının katlanarak artacağını artık biliyor. Ortak hedefimiz, ürünün adının YFMŞ olarak değiştirilmesi, ‘nişasta bazlı şeker, mısır şekeri’ gibi terimlerin kullanılmasının yasaklanması, YFMŞ içeren ürünlerin üzerinde büyük puntolarla ‘YFMŞ içerir’ ibaresinin bulunma zorunluluğu olabilir.

YFMŞ içeren kolalı, gazlı ve tatlı içecekleri, hazır kek ve tatlıları tüketmemenizi, özellikle çocuklarınıza vermemenizi öneririm. Her tür şekerin fazlası zararlı; bir erişkinin günde tüketebileceği şeker miktarı 8 kesme şekerine eşdeğer. Meyve suyu yerine aşırıya kaçmadan meyve yemek daha sağlıklı. Evde yapılmış az şekerli sütlü tatlılar ve kekler en ideali.