Bir buçuk ay daha nasıl tahammül edeceğiz? Televizyonu açıyoruz midemiz bulanıyor. Gazetelere bakıyoruz içimiz daralıyor. Nasıl bir yalan rüzgarı...
Halkı kandırmak en büyük maharetleri. Gözlerimizin içine baka-baka yalan söylüyorlar. Gelin mertçe, dürüstçe söyleyin niçin referanduma gittiğimizi.
Söyleyin; “Biz 15 yıldır bu ülkeyi yönetemedik. Ekonomide, iç ve dış politikada başarısız olduk. Son çare olarak tek adam sistemini getirmek istiyoruz. Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyeti ortadan kaldırmak istiyoruz. Meclis'i, milletvekillerini, hükümeti devre dışı bırakıp yasama, yürütme ve yargıyı bir kişiye bağlamak istiyoruz. Demokrasi, adalet, hukuk umurumuzda değil. Gelin Evet deyin, topallayarak giden demokrasiyi rafa kaldıralım.”
Söyleyemiyorlar, kırk yalanla halkı kandırmaya çalışıyorlar. Başbakan Yıldırım bir yerde itiraf ediyor;
“Tek adam ülkeyi yönetecek. İki adam yönetemiyor. Tabii ki tek adam yönetecek. Bir gemide iki tane kaptan olmaz. Olursa gemi batar.”
Bir gemide iki kaptan elbette olur. Bu geminin azametiyle ilgilidir. Tabii siz ülkeyi at arabası gibi görürseniz o zaman tek sürücü yeter.
Şimdi düşünebiliyor musunuz? Bir buçuk ay hangi televizyonu açarsanız bunları dinleyeceksiniz. Tayyip Erdoğan'ın 40 ilde miting yapacağını söylüyorlar. Buna yemek davetlerini, muhtar toplantılarını ekleyin. Eyvah ki eyvah. Başbakan'ın kampanyası da işin bonusu.
En güzelini Tunceli Ovacık Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu söylemiş;
“Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan bana çok şey kattılar. Bunu inkar edemem. Misal ne zaman televizyona çıksalar, kapatıp kitap okuyorum.”
Hadi televizyonu kapattık. Yalaka basını ne yapacağız. Manşetleri bile mide bulandırıyor. Kimi “Yeni sistem istikrarın güvencesi” diyor. Kiminin manşetinde “Yargı tarafsız olacak” cümlesi var. Hiç sıkılmadan okurlarını kandırıyorlar.
Bu yalaka basının yazarlarından biri de fütursuzca Cumhuriyete saldırıyor ,kin kusuyor."Evet " in arkasındaki amaçlarını itiraf ediyor;
“20. yüzyıl bizim için dondurulmuş bir tarihti ve buzlar çözüldü. Cumhuriyet bir geçiş süreciydi. Sıçramaya ramak kala bu kadar büyük saldırıların bize yönelmesi yüzyılların hesabıdır. İşte şimdi biz bu hesabı yapanların defterini dürüyoruz. 20'nci yüzyıl parantezini kapatıyoruz.”
Söylenecek çok şey var da, biz yine büyük usta Nazım'ın “Bir komik adem” adlı şiirinin ilk dizeleriyle kapatalım ;
“Gözleri, kulakları, elleri, ayaklarıyla
Han, hamam, apartman ve konaklarıyla,
16 sayfaları, baskı makinaları, tanklarıyla,
Çatal, bıçak, tabak ve bardaklarıyla,
Yamak ve yardaklarıyla
Hücuma kalktılar!...”