Geçen haftaki ‘Kovid’de saklanan gerçekler’ başlıklı yazımı, Facebooksakıncalı’ bulup, kaldırdı ve itiraz etmeme karşın, halen geri koymadı. Sırf bu olay bile, Kovid konusunda bazı gerçeklerin halktan saklanmaya çalışıldığının kanıtı. Tüm köşe yazılarım dahil, yıllardır yoğun paylaşımlar yapmama karşın, ilk kez bir paylaşımımın kaldırılması ve yazının konusunun ‘halktan saklanan gerçekler’ olması düşündürücü.

Yazıyı defalarca okudum ve sakıncalı bir şey bulamadım. Bazı kararları verebilmeleri için halkın bilmesi gerektiğini düşündüğüm, tümü BioNTech’i pazarlayan Pfizer tarafından hazırlanmış ve ABD mahkemeleri tarafından, halkla paylaşılmasının değil, halktan saklanmasının ‘sakıncalı’ olduğu tescil edilmiş bilgiler, nedense ‘sakıncalı’ bulunmuş, sanırım. Yazıda “Pfizer o günden bu yana görülen yan etkiler konusunda halkı bilgilendirmeli” demiştim, ‘Omicron’a karşı aşı geliştirmede neden geç kalındığı’ da açıklanmalı. Facebook’un bazı paylaşımları kaldırırken yanlış kararlar verebildiğini, geri adım atarken yavaş davranabildiğini duymuştum. Kovid konusunda başka yazı yazmayı düşünmüyordum, ama madem birileri gerçeklerin ortaya çıkmasını istemiyor, o zaman yazmaya devam.

***

Önceki yazımda Türkiye’de saklanmaya çalışılan gerçeklere yeterince yer veremediğimi fark ettim. İlk varyantlara karşı son derece etkin iki aşıyı Türkiye’ye erken dönemde getirme başarısını gösteren yönetim, şeffaf davranmayarak birçok hata yaptı ve halkın gerçekleri öğrenmelerini engelledi. İlk yanlış, yükselen hasta sayısını örtmek için belirtisiz veya az belirtili hastaları ‘vaka’ olarak kabul edip, toplam sayıya dahil etmemek oldu. Bu dönemde birçok insan durumun ciddiyetini anlamayarak enfekte oldu ve ölümler yaşandı. İkinci yanlış, farklı aşı şemaları sonrası elde edilen koruyuculuk düzeyleri konusunda tüm dünyaya yol gösterecek mükemmel verilere sahip olmalarına karşın, bunları açıklamamalarıydı. Aksine, üçüncü hata yapılarak, Kovid konusundaki bilimsel araştırmalar bakanlığın iznine bağlandı, yani engellendi. Karpuz seçme işlemini manava bırakan halkımıza, hiçbir veri sunulmadan “Aşını seç” dendi ve meydan ‘algı yönetimi’ konusunda uzmanlaşmış ilaç firmalarına kaldı.

***

Gerçek ve doğru terimleri bazen karışır, ayrımını yapalım. Gerçek bir tanedir, doğru ise göreceli. Önünüzdeki kağıda 6 çizdiğinizde, karşınızdaki bunu 9 olarak görür; size göre 6 doğrudur, karşınızdakine göre 9. Aşıların özellikle ilk varyantlara karşı son derece yararlı olduğu bilimsel bir gerçektir. Ancak hangi aşının hangi koşullarda tercih edilmesi gerektiği konusunda farklı doğrular olabilir; son yıllarda yoğun bakımda çok sayıda hasta ile uğraşan, bazılarını tüm çabalara karşın kaybeden bir anestezist veya enfeksiyon hastalıkları uzmanı, koruyuculuğu fazla olan BioNTech’i önerirken, aşıların komplikasyonları ile uğraşan bir romatolog size Sinovac’ı önerebilir, örneğin.

Atatürk’ün manevi mirasçısı olarak, gerçeğin aydınlığına ulaşmak için bilimin yol göstericiliğinde tek başına kalsam da ilerlemeyi, bildiğim doğruları söylemeyi sürdüreceğim. Mehmet Akif Ersoy’un dediği gibi: ‘Hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım!’

Bakalım Facebook bu yazıyı da sakıncalı bulacak mı? Doğru söyleyeni 9 köyden kovarlarmış; gerçekleri ve kendime göre doğruları yazmaya devam. 10’uncu köyde buluşmak üzere…