“Kanla, irfanla kurduk biz bu cumhuriyeti.
Cehennemler kudursa ölmez nigahbanıyız.”
Böyle haykırıyor genç harbiyeliler marşlarında. Cumhuriyetin yılmaz bekçileri olduklarını ilan ediyorlar.
Şimdi OHAL kapsamında 31 Temmuz tarihinde çıkarılan bir Kanun Hükmünde kararnameyle, Harp Okulları, Askeri Liseler ve Astsubay Hazırlama Okulları kapatılacak. Bunlar Milli Savunma Üniversitesi çatısı altında birleşecek. Bu okullardan bu yıl mezun olanlar subay ve astsubay olamayacak.
Elbette gerekçe 15 Temmuz darbe girişimi ve bu okulların bu girişimde oynadıkları rol. Harp Okulu öğrencilerinin, Kuleli Askeri Lisesi öğrencilerinin, Harp Akademililerin bu hain girişimde yer aldıkları yadsınamaz bir gerçek.
Ancak bir gerçek daha var ki bu öğrencilerin bir bölümü bu hain girişimden haberdar değil. Kandırıldıklarını, tatbikata, törene gittiklerini söylüyorlar. Tabii bu söylemler hain örgütün yıllardır bu okullarda sistemli bir şekilde yuvalandığı gerçeğini değiştirmiyor.
Bu okulların kapatılması kolay yoldur. Suçlu, suçsuz demeden girişilen girişilen tasfiye hareketi toplumda onulmaz yaralara yol açar. Yıllarca Fetullah Terör Örgütü bu okullara sızarken, sınav sorularını çalarken, devletin istihbarat örgütleri neredeydi?
Eski Maarif Nazırı Emrullah Efendi ne demişti;
“Şu mektepler olmasaydı, ben Maarif'i ne güzel idare ederdim.”
Hayır, izlenecek yol bu olmamalı. Belki bir yıllık bir ara verilebilir. Ancak sağduyu ile hareket edilip, demokratik kurallar içinde karar verilmeli, hain terör örgütün bu irfan yuvalarına sızması önlenmeli, ordu da bu pisliklerden temizlenmelidir. Okulların kapatılması sorunun çözümü değildir.
Polis Akademilerinin kapatılması nasıl ki FETÖ'nün polis içinde yuvalanmasını önleyemediyse, Harp Okullarının da Milli Savunma Üniversitesi'ne bağlanması yeterli olmayacaktır.
Aynı sorun Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) için de geçerlidir. Doğrudur bu ihtisas hastanesinde de yuvalanmıştır hainler. Ancak Sağlık Bakanlığı'na ait hastanelerde Fetullahçı personelin bulunmadığını kim iddia edebilir? Yapılması gereken bunların belirlenerek temizlenmesi ve sızmaların önlenmesidir.
Bir başka sorun da vakıf üniversitelerinde. CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel konuyu gündeme getirdi. Tam 15 üniversite KHK ile kapatılarak, suçsuz binlerce öğrenci ve akademisyen mağdur edildi. Bu üniversiteler YÖK izniyle devlet tarafından kuruldu. Bunların kapısına kilit vurmak bir başka kolaycı yol. Şöyle diyor Atila Sertel;
“O okullardaki öğrencilerin çoğunun hiçbir suçu yok. Öğretim üyelerinin birçoğu da profesyonel olarak görev yapıyor. Araştırılsın, incelensin, FETÖ örgütüyle direkt bağı olan öğrenci, akademisyen veya yöneticiler gerekli cezayı alsın. Şimdi sağduyu zamanı. Kararlar çok iyi düşünerek alınmalı. Hukuk ve demokrasiden uzaklaşılmamalı. Bu tür hayati kararlar mutlaka Meclis'e getirilmeli, muhalefet partileriyle uzlaşarak ortak bir yol bulunmalıdır.”
***
Bugün emperyalizme karşı verilen ulusal kurtuluş mücadelesinin önemli kilometre taşlarından Anafartalar Zaferi'nin yıldönümü. Kurmay Albay Mustafa Kemal'in Çanakkale'de süngü savaşıyla destan yazdığı gün. Başta Ulu Önder olmak üzere tüm şehitlerimizi minnetle anıyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz.