O'nu ilk dinlediğimde yirmili yaşların başlarındaydım. Romantik şarkıları, ruha huzur veren sesiyle bir anda dikkatleri üzerine çekmişti. Yıllar içinde hep kendini geliştirdi. 1970'li yılların sonlarında ise şarkıları dillerden düşmüyordu.

Sevdan olmasa”, “İşte Öyle Bir Şey”, “İçimdeki fırtına”, “Bir de bana sor”, “Deli divane” ve daha daha niceleri...

Sevgililer, sevgili adayları, eşler, birbirlerinin gözlerinin içine bakarak, ellerini tutarak O'nun şarkılarını söylüyorlar, O'nun şarkılarıyla coşuyorlar, terk edilenler, yalnız kalanlar O'nun şarkılarıyla hüzünleniyorlardı.

Yıllar O'nu hiç eskitemedi. Eski şarkılarıyla anıları tazelerken, yeni şarkılarıyla da genç-yaşlı geniş kitlelerin gönlünde taht kurdu.

Atatürk devrimlerinin ve Cumhuriyet ilkelerinin saldırıya uğradığı son yıllarda da konserlerine Kurtuluş savaşı'nı ve Atatürk'ü anlatan, adını Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın “Üç şehitler Destanı”ndan alan “Mustafa Kemal'i gördüm düşümde” adlı türkülerden, şiirlerden ve anekdotlardan alan bir bölüm ekledi.

Ve böylece kafasına tokmak indirilmesini hak etti(!) şarkıcı, sunucu, oyuncu, mimar Erol Evgin..

Bir süre önce verdiği bir röportajda “Okuma yazma bilmeyen, oy'una parmak basan bir kişiyle, üç üniversite bitirmiş birinin birer oy hakkı olması adaletli mi geliyor size?” deme açık yürekliliğinde bulundu.

Sen misin bunu diyen? İlk tepki Recep Tayyip Erdoğan'dan geldi;

Bunlar ne cins adamlar. Sen sanatçı olsan ne olur. Profesör olsan ne olur. Önce millete saygı duyacaksın saygı. Bu milletin hiçbirini küçümsemeyeceksin.”

Aslında Erol Evgin'in sözlerinde asla milleti küçümsemek gibi bir amaç yoktu. O yalnızca gerçek demokrasilerde eğitimin önemin, vurgulamak istemişti.

***

Tayyip Erdoğan 1977 yılında partisinin düzenlediği bir toplantıda tanışmıştı Emine Gülbaran'la. 1978'de henüz 23 yaşındayken hayatını birleştirdiği Emine Hanım'la ile ilgili duygularını yıllar sonra şöyle açıklamıştı;

Hakikaten o güne kadar hiç yaşamadığım bir duyguydu.”

Demek ki Erdoğan o yıllarda dillerden düşmeyen “İşte Öyle bir Şey”, “Sevdan Olmasa” şarkılarını hiç mırıldanmamış, belki de hiç dinlememişti.

Halbuki o yıllarda hiç yaşamadığı duyguların içinde bu şarkılardan birkaç kırıntı dahi olsa belki bugün Erol Evgin'e karşı bu kadar acımasız davranmayacaktı.

Tayyip Erdoğan böylesine acımasız davranır da yalaka medya durur mu? Paçavra gazetelerinde konuya aç kurtlar gibi saldırdılar. Linç kampanyasında alçakça bir yarış içine girdiler. Sanattan nasibini almamış bir yığın örümcek kafalı yobaz, İmam-Hatip gazetecileri demokrasi havarisi kesilerek, Erol Evgin üzerinden Atatürk ve Cumhuriyet'i hedef aldılar.

Erol Evgin onlara en güzel cevabı yine konserlerinde verecek. “Mustafa Kemal'i Gördüm Düşümde” temasıyla vereceği konserler eminim bundan sonra daha coşkulu, daha heyecanlı olacak.

Büyük önder Atatürk'ün sanata verdiği değer, O'nun sanata ve sanatçıya yaklaşımları bir kez daha anımsanacak.

Sanatkar el öpmez, sanatkarın eli öpülür” sözleri saray soytarılarına bir ders olacak.

***

Fazıl Hüsnü Dağlarca Üç Şehitler Destanı'nda şöyle diyor;

Mustafa Kemal'i gördüm düşümde

'Daha' diyordu.

Uğruna şehit olasım geldi hemen.

'Sabaha' diyordu.

Al bir kalpak giymişti, al.

'Zafer ırak mı?' dedim;

'Aha' diyordu.