1980'lerde tek kanal döneminde ünlü dizilerdendi.Eski bir polis ve olağanüstü arabası Kara Şimşek. Konuşuyor, havalanıyor, kendi kendine hareket ediyor, suçluların peşinden gidiyor, onları kıstırıyor, hepsini doğduklarına pişman ediyordu.Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de popüler olmuş bir diziydi.
Günümüzde ise ülkemizde ünlenen başka bir Kara Şimşek(!) var. Ne yazık ki bu Şimşek suçluların, hırsızların peşinden gitmiyor, yoksulu, dar gelirliyi, emekliyi, işsizi hedef almış onları doğduğuna pişman ediyor. Maliye ve Hazine Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek'in kara şimşek olması rengiyle ilgili değil, dar gelirlinin fakirin-fukaranın üzerine kara bulut gibi çökmesinden , karabasan yaşatmasından, günlerini karartmasından kaynaklanmakta.
Şimşek adeta bir Robin Hood.Ancak işlevde bir terslik var.Robin Hood zenginden alıp, fakire verirdi, bizimki fakirden alıp zengine veriyor. Bir yerde sermayenin, holdinglerin, yandaş işadamlarının, müteahhitlerin Robin Hood'u...Aslında Mehmet Şimşek'in önceki bakanlardan çok fazla bir farkı yok; Onlar da yoksuldan alan zengine veren, servet transferi yapan , faiz verip kuru baskılayan politikalar gütmemişler miydi? Bakan Nebati'nin saçma sapan anlaşılmaz açıklamalarla halkı yanıltmaya çalıştığı politikası da aynı değil miydi ?
''Dünyanın neresinde bayramlarda emeklilere ikramiye ödeniyor?''
Yerden göğe kadar haklı sayın Bakan.Şimdi biz de kendisine soralım;
''Dünyanın neresinde emekliler açlık sınırının altında maaş alıyor ? Dünyanın neresinde 50 milyon dolara uzaya adam gönderirken, emekliler akşam pazarlarında çürük sebze-meyve toplamak zorunda kalıyor? Dünyanın neresinde yandaş iş adamlarının vergi borçları silinirken, emekli maaşlarına haciz konması gündeme geliyor? Dünyanın neresinde enflasyon rakamlarıyla vahşice oynanırken, emekliler bütün gününü parklarda simit yemekle geçiriyor ? Bu soruları çoğaltmak mümkün. Soruları yanıtlayamayan Şimşek ise tarihe 'Kara Şimşek' değil 'Kapkara Şimşek' olarak geçecek.
Bugün Finansal çarklar artan borçlarla çevrilmeye çalışılıyor. Cari açık 16 milyar dolara ulaşmış.Üretim kapasitesi giderek düşmekte. Sözde büyüme, sokağa gerçekte fakirleşme olarak yansıyor. Çıkış yolu belli; üretim artırılacak, özellikle kamuda katı tasarruf önlemleri uygulanacak ve en önemlisi hukukun üstünlüğü sonucu yatırım için güven ortamı sağlanacak.Seçim sisteminin değişmesi, kurumlara liyakatli kadroların atanması ve yargı bağımsızlığı olmazsa olmazlardan. Ancak mevcut sistemle bunların hiçbirinin gerçekleşmeyeceği açık-seçik ortada. Görünen, iyice köşeye sıkışan iktidarın erken seçime razı olarak sandığı seçmenin önüne koyması oluyor...