''Yaşamak bu yangın yerinde,
Hergün yeniden ölerek.
Zalimin elinde tutsak,
Cahile kurban olarak.
Yalanla kirlenmiş havada,
Güçlükle soluk alarak.
Savunmak gerçeği , çoğu kez
Yalnızlığını bilerek
Korkağı, döneği, suskunu
Görüp de öfkeyle dolarak....''
Ünlü Ozan Ataol Behramoğlu, bir bölümünü paylaştığımız bu güzel şiirinde yangın yerini ne kadar güzel betimlemiş.
Peki ya bugün? Yangın devam etmiyor mu? Görüntüde yalnızca ormanlar var. Aylardır yurdun her yerinde ciğerlerimiz yanıyor. Ancak yananlar yalnızca ormanlarımız mı? Yüreğimiz de yıllardır alev-alev. Evler çarşı-pazar birer yangın yeri değil mi? Bakın son verilere; Açlık sınırı 25 bin 952 Liraya, yoksulluk sınırı 89 bin 768 liraya ulaşmış.18 Milyon kişi sosyal yardımlara muhtaç. Bu yardımlarla ayakta durmaya çalışıyorlar. Evine meyve götüremeyen, sebzeyi taneyle alanlar , pazarlarda akşam saatlerini bekliyor. Haliyle mutfaklar da yangın yeri.
Emekliler yaşamlarındaki en derin ekonomik krizin içindeler. Yangınlar onlara bu dünyada cehennemi gösteriyor. Yaz geldi, geçti. Tatil yapan emekli yüzde 4 bile değil. Yaz sıcağında parklarda çay ve simitle zamanını geçiren milyonlarca emekli, kış mevsiminde AVM'lerdeki banklarda ısınmaya hazırlanıyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek göreve geleli 26 ay olmuş, bu süre içinde 208 bin esnaf kepenk indirmiş. 118 bin işletme kapanmış, konkordato isteyen işletmelerin sayısı yüzde 821 artmış.
Okulların bir kısmı açıldı, bir kısmı da pazartesi günü öğretim yılına girecek. Bir öğrencinin okul maliyeti son 7 yılda yüzde 1074 artmış. Kırtasiye, temel giyecekler, beslenme, servis ücretleri içinden çıkılmaz bir hale gelmiş.
TÜİK bugün enflasyon verilerini açıklıyor. (Bu yazı yazılırken TüiK uzmanları rakamlara son makyajlarını yapmakla meşguldüler büyük olasılıkla). Tutmayan enflasyon tahminleriyle milyonlarca memur ve emekliyi 2026'da da açlık ve sefalete sürükleyecekler.
Yangın yeri yalnızca cüzdanlar değil şüphesiz. Milli Eğitime bakın; Bakan Yusuf Tekin iki yıl önce yaptığı açıklamada ne demişti:
''2023 itibarıyla geçerli 2 bin 709 tane protokolümüz var. Bunların içerisinde sizin 'tarikat-cemaat dediğiniz, bizim 'STK' dediğimiz yapılarla toplasanız 10 tane protokolümüz vardır. Onlarla protokol yapmaya da devam edeceğiz.''
Yangının açıkça itirafı olan bu açıklama üzerine başka bir söz söylemeye gerek var mı? Yer-yer karma eğitimden vazgeçilmesi, Büyük Önder Atatürk'ün ölüm yıldönümü olan 10 Kasım'da okulların tatil edilmesi yangının diğer alevleri...Sahte diploma skandallları bazı kesimlerce küçük yangınlar olarak nitelenmekte.
TÜİK yepyeni bir kavram getirdi işsizliğe; 'Ev Genci'.
Nedir Ev Genci? İşsiz ordusu içerisinde ne eğitimde olan, ne de herhangi bir işte çalışan gençler. Rakam korkunç; Tam 5 milyon genç evde oturmakta.
Hukuktaki, adaletteki, yargıdaki yangınlar anlatılacak gibi değil. Silivri'nin üzerinden çıkan alevler neredeyse bütün ülkeyi sarmış durumda.
Anlaşılan o ki elinde körükle dolaşan bu iktidarla yangınların sönme olasılığı yok.
Yangının sönmesinin bir tek çözümü var; Erken seçim. Yangınlardan zarar gören seçmenin önüne koyulacak sandık, zaman içinde yangını kontrol altına alacak ve bir süre sonra da söndürecektir.
Ataol Behramoğlu'nun yazdığı, Zülfü Livaneli'nin bestelediği ''Yangın Yeri'' adlı şiirin ilk dizeleriyle başladık. Son dizeleriyle sonlandıralım;
''Yaşamak görevdir bu yangın yerinde,
Yaşamak, insan kalarak.''