Tahir Şahin... 16 Yıldır Yıldıztepe'de yobazların vahşetini anlatıyor. Laik cumhuriyetin erdemlerini vatandaşlarla paylaşıyor. İzmir Valisi bir talimatla bu yıl konuşmasını yasaklıyor. Menemen Belediye Başkanı Şahin, bu yıl ilk kez yobaz katillerce öldürülen kahraman Türk öğretmen ve Subayı Kubilay'ın ölüm yıl dönümünde laik cumhuriyeti savunamayacak.

Yasak İzmir Valisi'yle bitmiyor. Genel Kurmay Başkanlığı da Kubilay'ı anma törenine iktidarın yayın organları TRT ve Anadolu Ajansı dışında hiçbir basın mensubunun alınmayacağını duyuruyor.

Nedir bu korku? Menemen Belediye Başkanına “Sen sus konuşma!” demenin amacı nedir? Yobazların gerçek yüzünü göstermenin, laikliğin önemini vurgulamanın ne gibi sakıncaları olabilir ki?

Genel Kurmay Başkanlığı'nın kararını anlamak da mümkün değil. Yüzlerce subayın sahte delillerle hayatını karartan Balyoz Davası'nda, saçma sapan casusluk davalarında, eski başkanlarının teröristlikle suçlandığı davalarda çıtı çıkmayan Genelkurmay, laikliğin en fazla vurgulanması gereken bir ortamda, tarafsız basına yasak koyarak, halkın gerçek haber alma hakkını engelliyor.

Bunlar beyhude çabalar. Bu ülkede Atatürk devrimlerinine bağlılığın, laiklik ilkesinin ve cumhuriyet sevdasının engellenmeyeceğini artık herkesin öğrenmesi gerekiyor. Bugün, korkunç cinayetin 87. yıl dönümünde Yıldıztepe'ye gelecek on binlerin haykırışına engel olamayacaklar. Onlar “Türkiye laiktir, laik kalacak” haykırışlarına kulak tıkasalar da, bu sesler en hızlı şekilde milyonlara ulaşacak.

Yöntemleri kanlı IŞİD örgütüne benzeyen, bu canilerle aynı kafa yapısına sahip bu katil sürüsünü daha yakından tanımak için, devrimci yazar Hasan İzzettin Dinamo'nun ünlü “Kutsal Barış” eserinden bir bölümü birlikte okuyalım;

Menemen'e girmeden önce uzun bir dinlenme gereksinimi duyarak, ertesi sabah bir kuytuda kendilerine geçici bir avcı kulübesi kurdular. Hoca'nın evinden buraya taşınarak, burada bir hafta boyunca esrar çekip, Nakşibendi yöntemi zikir çektiler...

Korkunç olaydan sonra İzmir, Balıkesir ve Manisa bölgesinde üç yüz kadar kişi gözaltına alındı. Balıkesir'de yakalanan 25 kişinin dokuzu kadındı. Hem de genç güzel kadınlardı. Bu kadınlardan biri olan Necla'nın baldırlarında, göğüslerinde barutla işlenmiş ayetler bulunduğu haber verildi. Genç kadının yoklanması sonucunda, denilenlerin doğruluğu anlaşıldı. Yirmisekiz yaşında bulunan Necla, Akhisar'da bir süre önce kapatılmış bulunan Nakşibendi tekkelerinden birinin müritlerindendi.

Kadın sorguya çekildiğinde özeyle şöyle dedi;

İki yıl önce kocamdan ayrıldım. Fatma adında bir kadın beni tarikata soktu. Şeyh Esad'ın halifelerinden Tevfik Hoca ile tanıştım. Hoca beni soyarak göğsümün üzerine boyalı üç ayet yazdı. Hoca ayetleri yazdıktan sonra, 'yanlış oldu' diyerek, yalayıp yeniden yazdı.”

Tevfik Hoca, Asker Mahkemesinde olayı savcıya şu şekilde anlattı;

Ben salt Necla Hanım'ın göğsüne yazmadım. Daha pek çok kadın Necla Hanım gibi, bana başvurup, göğüslerine ayet yazdırdılar.”

İşte kafa kesen kanlı IŞİD örgütünün kökenindeki yobazların içyüzü. Konulan yasakların gerekçesi acaba bu gerçeklerin öğrenilmesini engellemek mi?